viii

1.9K 164 112
                                    

cevaplara ihtiyacım vardı ancak alamıyordum.

bir haftadır ashton'a michael'la olan olayları yüzünden musallat olmuştum ama ne zaman konuyu açsam konuşmayı bitiriyordu.

calum ailesini görmek için tatil gibi bir şeydeydi. yarın dönmüş olacak ama ben zar zor bekliyorum.

odamızda yürüyerek alt dudağımı kemiriyordum. cevabın tek kaynağı michael'dı, ancak ona sormak bir bombanın pimini çekmek gibiydi. riskli ve tehlikeli.

"kafanı meşgul eden ne?" dedi michael sonunda kafasını mısır gevreğinden kaldırarak.

"hiç." kısaca iç çektim.

michael omuzlarını silkti ve ayağa kalkıp tabağını lavaboya koydu. tişört giymiyordu, benim için kutsanmış ve lanetlenmiş bir şeydi bu. mürekkebın kazındığı açık göğsünü seyretmek harikaydı, aynı zamanda nefes kesici ve dikkat dağıtıcıydı.

pijama altında bir şişlik fark ettim, kasık bölgesindeydi. fesat aklım ilk olarak erekte olduğunu düşündü ama hemen fark ettim ki mor saçlı çocuk sadece kocaman bir penise sahipti.

"penisimi izlemeyi kes," ipeksi sesinden mizah akıyordu.

gözlerim genişledi ve ağzım şaşkınlıktan aralandı. bu sırada beni yakalamasını beklemiyordum. aklıma hızla bir cevap geldi.

"üzg-"

"siktiğimin kelimesini söylersen, kafatasını duvara çarparım." öldürücü bir şekilde ciddi görünüyordu.

yutkundum ve kendimi durdurdum. çünkü diyeceğim şey kesinlikle "üzgünüm"dü.

bundan sonra ağzımdan çıkan kelimelerin uygunluğuna dikkat etmeliydim. beynimin duvara saçılmasını istemezdim.

"ashton'la senin neyin var?" konuyu değiştirmek adına sordum.

michael'ın yeşil gözleri bana karşı kararmaya başlayınca olduğum yere sinerek dudağımı ısırdım.

"istemiyorsan cevaplamak zorunda değilsin!" göz kamaştırıcı oda arkadaşımın bana sinirlenmesini istemeyerek hızla ekledim.

"büyük bi mesele değil." michael omuzlarını silkti, daha sakin görünüyordu. "ash ve ben eskiden manyak yakındık, bir kabukta iki bezelye gibiydik. sonra bir gün bana calum'a aşık olduğunu söyledi. uzun lafın kısası: işin üstüne çullandım, calum'a çıkma teklifi ettim, bana aşık olmasını sağladığımda acımasızca kalbini kırdım. işte bu yüzden ash benden bu kadar nefret ediyor."

"yani gaysin?" seslice düşündüm.

"hayır, göğüslerle ilgileniyorum, kasıklarla değil." kısaca cevapladı.

"neden en yakın arkadaşının onu beğendiğini bildiğin halde ve düz olduğun halde calum'a çıkma teklifi ettin?" meraklıca sordum.

"oyun gibiydi ve eğlenceliydi," tatlıca gülümsedi. "birisi aşık olana dek."

kaşlarımı kaldırdım. boğazıma bir şey hapsolmuş gibi hissettim, bu boğucu hissi öylece boşverememiştim. michael'ın yüzündeki gülümseme beni kötü yönde ürpertiyordu.

michael parmaklarını salladı ve odayı sessizce terk etti.

bedenim duvarla buluşuncaya dek geriledim. soluklarımı düzene sokmaya çalıştım ancak üzerimdeki garip hissi atamıyordum. titrek bir nefese izin verdim saçlarımı düzelttim.

michael clifford tüm beynimi beceriyordu.

roommates ♢ muke (türkçe)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin