-10- Fare

11.1K 415 84
                                    

Multi ; Dolunay

Bölüm şarkısı : Enrique Iglesias Ft. Wisin - Duele el corazon

Gün içinde yeşil görmeniz çok olağandı. Ağaçların yaprakları, çimler, bazı evler ya da bazı insanların üzerindeki yeşil giysiler... Ama hangisi sizi daha çok etkileyebilirdi? Hangi yeşil bu kadar etkileyici olabilirdi? Bakışlardaki yeşiller mi? Onun yeşil gözleri... Olabilir miydi? O her yeşillerini yeşillerimle buluşturduğunda gecenin bi vakti metrelerce yukarıdan dünyayı izliyormuş gibi hissediyordum. Bana bakarken uçuyormuş gibi hissettiriyordu. Gözlerini kaçırdığında nasıl düşecek gibi oluyordum? Gözlerini gözlerimden ayırıp yere çakılmama izin mi verecekti? Ya da tam düşecek gibi olurken gülümseyip beni daha yükseklere mi çıkaracaktı? Kuşlar etrafımda cıvıldarken bende onun gibi gülümseyip kendimi salıverecektim heralde. Bu his güzeldi.

"İçeri gel"

Yutkundum. Sonunda şaşkınlığını bi kenara bırakıp beni içeri davet edebilmişti. Yavaş adımlarla kapıdan içeri girerken gözlerini benden almıyordu. Nedenini bilmiyordum ama biraz çekingendim. Bu sefer gizlice bahçe kapısından değilde davet edilerek, kapıdan girdiğimdendi heralde. Gerçi normal bi kız olsam gizlice girerken çekingen olmalıydım.
Beni salona alıp oturmamı işaret ettiğinde onu dinleyip oturdum. Karşıma oturup bana sorarca baktığında konuşma gereği duydum. Ama ne diyecektim?

"Şey" deyip "Niye geldiğimi merak ediyorsunuz biliyorum. Ben" diye eklerken "İstediğin zaman gelebilirsin" diyerek beni susturdu. Ağzım açık kalmıştı. Aslında şuan su içmeye ihtiyacım vardı. Çünkü ağzımın içini kupkuru hissediyordum.

Heyecanımı bastırmaya çalışarak "Su alabilir miyim?" diye sordum.

"Tabi" diye ayağa kalkarken onunla birlikte ayağa kalktım ve giderken kolundan yakalayıp "Ben alırım. Siz oturun" dedim.

Kolunu kurtarıp "Olmaz öyle" deyip ilerlerken yetişmeye çalışıp "Gerçekten ben alabilirim" dedim.

Beni umursamadan mutfağa girdiğinde bende onunla birlikte girmiştim. Su doldururken onu izleyip bana uzattığında alıp sandalyeye oturdum ve içmeye başladım. O da o sırada ocaktaki tavanın altını sondurdu. Mutfak mis gibi sucuklu yumurta kokmuştu. Diğer insanların tersine bu kokuyu seviyordum.

Zihnimi okumuş gibi "Güzel koktu dimi?" diye sorduğunda başımı olumlu anlamda salladım.

Tavayı masadaki nihalenin üstüne koyup ekmek çıkardı ve yarıya bölüp bi yarısını önüme koydu. Karşıma geçip yemeye başlarken onu izledim. Ağzındakini çiğnerken bana bakıp göz kırptı ve tavayı gösterdi. Başımı olumsuz anlamda salladım. Onun karşısında yiyemezdim. Bi kez yanında tost yemiştim ama şimdi tam karşı karşıyaydık.

Kaşları çatılırken ekmeğinden bi parça kopardı ve yumurtadan alıp ağzıma doğru uzattı. Şaşırırken ekmek dudaklarıma dediğinde refleks olarak ağzımı açtım. Çiğneyip yutarken hala şaşkınlığım üzerimdeydi. Beni etkiliyordu. Hiçbir şey yapmasa bile etkileyebilirdi.

"Eğer yemeye devam etmezsen ben yediririm ve sende böyle şaşkın şaşkın bakmaya devam edersin" dediğinde ekmekten bi parça koparıp yemeye başladım. Etkilendiğimi anlamasını istemiyordum.

Birkaç lokma yediğimde "Benim gerçekten karnım aç değil. Bu kadarı bile fazla" dedim.

Ayağa kalkarken omuz silkip "Sen bilirsin" dedi ve mutfaktan çıktı.

Birkaç dakika sonra banyodan su sesi geldiğinde ellerini yıkamaya gittiğini anladım. O sırada masadakileri toplayıp o gelirken banyoya girip ellerimi yıkadım. Ardından yine mutfağa geldiğimde üzerimdeki kötü bakışlarını farkettim.

BAĞIMLIWhere stories live. Discover now