-37- Kırmızı Dudaklar

3.7K 147 10
                                    

Multi : Gözde
Bölüm şarkısı : Ersay Üner - Yürüdüm

Deri ceketimi üstüme geçirdikten sonra koşar adımlarla arabama doğru ilerledim. Egemen arabama yaslanmış beni bekliyordu. Mavi Mustang bizden sonra, gecedeki en güzel şeydi.

Egemen beni gördükten sonra doğruldu ve "Gelmek istediğine emin misin?" diye sordu. Tabiki emindim. Onu orada tek bırakmayacaktım.

"Yaman uyuyordu zor kaçtım" dedim, sorusunu görmezden gelerek. Üstümü değiştirmek için eve girmem gerekmişti. Neyseki Yaman uyuyordu da, tekrar çıkabilmiştim.

Arabanın anahtarını Egemen'e fırlattıktan sonra birlikte bindik. Arkama yaslanırken Egemen lastikleri yakarak sokaktan hızla ayrıldı. Güldüğünü duyduğumda ona baktım. Ben korkuyordum. O ise gülüyordu.

"Neden gülüyorsun?" diye sordum. İçimde kötü bi his vardı.

"Hem çok mutluyum, hemde çok sinirli. Nasıl gülmeyeyim?" dediğinde bende gülümsedim. Siniri geçecekti, ama bu mutluluğu hiç geçmesindi. Onun hep mutlu olmasını istiyordum. Ben yanında olmasamda, o mutlu olmalıydı.

Camı açıp başımı camdan çıkardım. Yüzüme esen rüzgar beni gülümsetirken "Seni seviyorum Egemen!" diye bağırdım. Kimse yoktu ki etrafta.

Egemen "Manyak mısın gir içeri!" diye bağırırken "Ama ne yapayım? Çok seviyorum!" diye bağırdım tekrar. Egemen de gülüyordu, sesinden belliydi.

"Biliyorum. Şimdi içeri gir" dediğinde başımı içeri sokup kaşlarımı çatarak ona döndüm. Bi bana bi yola bakarken "Ne?" diye sordu.

"Biliyorum mu?" diye imalı imalı konuştuğumda güldü.

" 'Bende seni seviyorum' diyecektin herhalde" dediğimde "Yo" dedi. Beni sinir etmek için hayata gelmişti sanki.

Arkama yaslandığımda "Hele şu geceyi bi atlatalım, o zaman ben sana seni nasıl sevdiğimi göstereceğim" dedi. Burukça gülümsedim. Beni sevdiğini biliyordum.

Mesajda yazan adrese geldiğimizde önce ışık olmayan bi yere çekip etrafı izledik. Belki birini görebilirdik. Burada ne yapıyorduk, bu işten nasıl sıyrılacaktık? Hiçbir şey bilmiyordum. Tek bildiğim o fotoğrafların polisin eline geçmemesi gerektiğiydi. O fotoğrafları da orijinal belgeleride almalıydık. Yoksa o patron dedikleri kişi Egemen'in başını belaya sokacaktı.

Egemen "Ben içeri giriyorum" dediğinde ona baktım.

Tam ağzımı açacakken "Gözde sen burada kalacaksın" diyerek beni engelledi.

"Merak etme, bana zarar veremezler. Ben onlarla konuşacağım, bu işten kurtulmanın bi yolunu bulacağım ve sen beni burada bekleyeceksin" dediğinde düşündüm ve başımı olumlu anlamda salladım.

Yaklaşıp alnıma bi öpücük kondurduğunda gözlerimi kapattım.

"Seni seviyorum. Bunu sakın, ne olursa olsun unutma" diye fısıldadığında gözlerimi açıp gözlerine baktım. Asla unutmayacaktım.

Başımı olumlu anlamda salladım. Tam arabadan çıkıyordu ki, ceketinden tuttum. Bana döndüğünde elimi beline götürüp sert metale dokundum ve "Sadece konuşacaksın değil mi?" diye sordum. Sadece konuşacaksa belinde silahın ne işi vardı?

Bi belindeki elime, bi yüzüme bakıp "Onlar konuşmaktan anlıyorsa konuşacağım, ama eğer anlamıyorlarsa başka yöntemler kullanmam gerekebilir" dedi.

Korkuyla kesik bi nefes aldım ve "Kendine zarar verecek bir şey yapma" dedim. Başını olumlu anlamda salladıktan sonra arabadan inip binaya ilerledi. Kapıları kilitleyip onu izledim. Seri adımlarla ilerleyip binaya girdiğinde ofladım. Şimdi ne yapacaktım? İçerde ne var, ne olacak bilmiyordum. Tek duam Egemen'e bir şey olmamasıydı. Umarım birkaç dakikaya gelirdi, yoksa daha fazla yerimde duramazdım. O patronun kim olduğunu öğrenmeden buradan gidemezdim.

BAĞIMLIWhere stories live. Discover now