-17- Şaşırtan üç kelime

7.8K 329 14
                                    

Multi : Egemen'le Gözde

Yeşil gözleri donmuş kalmıştı. Yüzü ifadesiz, dudakları hareketsizdi, ama aralıktı. Hala alnından sular damlıyordu. İçimdekini ona söylediğim için şuan kendimi kuş gibi hafif hissediyordum.

"Sen kal böyle. Ben gidiyorum" deyip kendimi suyun içine bırakacaktım suyun içindeki elimi tutmasıyla duraksadım.

Sonunda tepki vererek "Biliyorum" dediğinde tek bi mimik kıpırdamayan yüzüne baktım ve "Neyi?" diye sordum.

"Benden etkilendiğini. Başından beri" dediğinde kızarmaya başladım. Suyun içinde bile kızarmayı başarıyordum. Acaba o nasıl beni böyle utandırabiliyordu?

"Tek etkilenen taraf ben değilim" diye baş kaldırdığımda gülümsedi. Gülümsemesi biraz olsun rahatlatmıştı.

"Konuşmaya mı geldik?" diyip gidiyordu ki, elini sıkıca tuttum. İstese kurtulabilirdi ama yapmadan bana döndü. Ona sorarca baktığımda ise aynı şekilde bana baktı. Tamam böyle yaptığımız anları seviyordum ama, cevap istiyordum. Ben itiraf etmiştim işte. O da etseydi nolurdu? Sadece bununla kalmamış ona 'seninim' bile demiştim. Artık aramızdaki birşeyler isimlenmişti. Ama bunu söze dökmek istiyordum. Duymak istiyordum.

"Egemen?" dediğimde derin bi nefes aldı.

"Bunu illa söze dökmemiz mi gerekiyor?" diye sorduğunda kaşlarımı çattım. Dışımdan konuşmamıştım değil mi?

"Sende farkındasınız neler olduğunun" dediğinde "Sadece..." dedim ama 'duymak istiyorum' demem gereken kısmı söyleyemedim. O nasıl isterse öyle olsundu.

Gülümsememi takınarak "Yüzelim mi?" diye sorduğumda bi süre baktıktan sonra başını olumlu anlamda salladı.

Bir saat içinde havuzda Egemen'le o kadar eğlenmiştim ki anlatılmazdı. Suyun altında dakikalarca kaldığımız olmuştu. Suyun içinde birbirimize doğru yüzüşümüz o kadar güzeldi ki. Sanırım Egemen'le yaşadığım en eğlenceli gün bugündü. Şimdi ise çıkış vaktimiz gelmişti. Kurulanıp üzerimi giyindikten sonra bulduğum tarakla saçlarımı taradım. Neyseki ihtiyacım olan herşey vardı. Belki de bunları da Egemen ayarlamıştı. Çünkü duştaki şampuan bile benim kullandığımdandı.

En sonunda soyunma salonundan çıktığımda Egemen'in de giyinmiş, beni beklediğini gördüm. Gerçi giyinmemiş hali daha iyiydi. Ama öyle dışarı çıkmasına izin veremeyiz değil mi? Sonuçta dışarısı kız kaynıyor. Yanına vardığımda beni iyice süzdü. Bu biraz utandırsa da belki etmedim.

"Bu elbise çok kısa değil mi?" diye sorduğunda gülmemek için dudağımı dişledim. Bugün ne çok kıskanmıştı beni böyle?

Elbisenin eteğini aşağı doğru çekip "Dikkat etmedim" dediğimde kötü bakışlarını üzerime sabitledi. Tamam elbise baya kısaydı. Ama en azından altına külotlu çorap giymiştim. Üstüme kalçamın hemen üstünde biten montumu geçirdiğimde güzel duruyordu. Ayrıca soyunma salonunda bu külotlu çorabı giymek için ne kadar zorlanmıştım, haberi var mıydı?

"Ama erkekler senin bacaklarına çok dikkat eder" diye tıslarcasına konuştuğunda konuyu dağıtmak adına "Kıskandın mı?" diye sordum. Tabi birazda onu gıcık etmek adına...

"Seni mi? Ne münasebet" deyip gözlerini kaçırdığında gülmeden edemedim.

Bana dönüp "Ne gülüyorsun?" diye sorduğunda "Hiç" diye mırıldandım.
Başıyla kapıyı gösterip ilerlemeye başladığında montuma sarılıp peşine takıldım. Aslında bu sıcak yerde durmak güzeldi. Egemen önümde durduğunda mecburen bende durdum. Bana dönüp kaşlarını çattığında gözlerime bakmıyordu, saçlarıma bakıyordu.

BAĞIMLIWhere stories live. Discover now