5-pt.2

3.3K 283 92
                                    

"Sen hiç aşırı sesli ortamlarda ders çalışılmamasını dile getiren yazılar okumadın mı?" dedim önümdeki defteri gösterirken.

"O tür yazıları ebeveynler okur Hyeya."

İki parmağı arasında pervasızca salladığı içki bardağı kadar umrunda değildim şu an. Gözleri kalabalık barda geziniyordu.

Min Yoongi'nin ahjumma sevdiği su götürmez gerçekti. Özellikle yan masada adeta 'biri beni odasına götürsün!' diye yalvaran vahşi tür, en sevdiğiydi.

"İçki ısmarlasam mı ki?"

Uzaktan gören biri belgesel çektiğini sanardı. Arkasında büyük kamerasıyla gizli kalmayı zorlaştıran kameraman da bendim. Av ise vahşiydi, ertesi sabah bu gece de boş musun diyeceği belliydi.

"Yoongi...ben hala buradayım. Hatırlatırım, senin de bana ihtiyacın var. Evimden kovulmak istemezsin."

Duraksadı. Lezzetli yemeğe giden yolun tuvalete çıktığını gören biri kadar yıkılmış, tiksinmiş vaziyetteydi.

Ellerimi havaya kaldırıp omuzlarımı kıstırdım.

Bizde işler böyle yürür koçum.

"Ne yapıyorsunuz?"

Aramızdaki kısa mesafede yerini aldı Doktor Kim. Jungkook'un ısrarları üzerine sabah aramıza katılmıştı.

Farklı görünüyordu. Hastanedeki beyefendi görüntüsü burada rahat adama bürünmüştü.

"Hyeya'nın ne kadar zalim olduğu hakkında konuşuyorduk." dedi belgeseline yasak konan zavallı.

Doktor Kim ya da artık Taehyung, kahkaha attı.

Sevgili yalanına inanmadığını biliyorduk. İnandırmaya çalışmıyor, gerçekleri ortaya döküp kimseye anlatmaması konusunda tehdit etmiyorduk. Öğrenmesi sorun değildi. En fazla ne olabilirdi ki? Tüm hastane haberdar olurdu, istifamı vermek zorunda kalırdım. Babam, Busan'a götürüp daha fazla para dilenmemem için beni evlendirirdi.

Pekala, öğrenmesi büyük sorunmuş.

"Jimin'i gördünüz mü?"

Jimin; Taehyung, Yoongi ve Jungkook'un ortak arkadaşlarından biriydi. Homeofis olarak kullandığı dans kursuna icra gelmişti. Dert etmek yerine eğleniyordu. Ne de olsa Hyeya, evsiz adamları besleyen hayır kurumuydu.

Kısaca Jimin; Yoongi'nin dans edebilen versiyonu.

Sırıtarak karşı masayı gösterdim Taehyung'a.

Ve küçük bir not:

İşlerini halletmede Yoongi'den daha hızlı.

"İşte Hyeya, teorik bilginin uygulamaya döküldüğü an." dedi Yoongi bozuntuya vermeden. "Aşkın fırsatlardan yararlanmak olduğunun örneği."

İşaret parmağımı sağa sola salladım.

"Dünyanın en kötü örneği."

●●●

Ayağımı gıdıklayan suların elbisemi ıslatmalarına izin verdim. Gevşemeye başladığım için bardan çıkmıştık. Yoongi ikinci kez beni taşıyacak kadar güçlü değildi.

"Jungkook'la nasıl tanıştım biliyor musun?" dedi defteri sallayarak.

Eliyle yaklaşmamı işaret etti, söyleyeceklerine gizem katmak istiyordu. Elini itip kumlara oturdum. Çok geçmeden yanımdaki yerini aldı.

"Bir gece, Hoseok'un barındayken Chae Hee'yi ayartmamı, başından savmamı istedi. Böylelikle tanışmış olduk."

"Ama şimdi onunla evli." diye mırıldandım şaşkınlıkla. Tamam, Jungkook aşka değer vermezdi fakat böyle bir istekte bulunacak kadar düşmüş olamazdı.

"Aşk bilgisi, madde 2 : 'Aşk her zaman masum olmaz.'  "

Defteri ve kalemi kucağıma fırlattı. İkinci maddeyi kaldıracak kadar güçlü olmadığımı biliyordu. Romanımı okumuştu, romandaki gençlerin saf sevgiyle birbirine bağlı olduğunu görmüştü. Bu maddeyi kabullenmem demek, zaten birçok bölümünü sildiğim romanımı tamamen yok etmekti.

"Aşkı bilmiyorsun."

Yavaşça yutkundum. Sinirli değildim ama ellerim delicesine titriyordu, gözlerim dolmuştu.

"Aşkı öğrendiğinde daha kötü bir yazar olacaksın Jung Hyeya."

Hayır.

Sus artık.

Denize çevirdiğim kafamı nazikçe sola döndürdü. Boş bakışlarım ona dönüktü şimdi.

Çenemdeki elini sağ yanağıma taşıdı. Telaşsızca suratını yaklaştırmaya koyuldu. Benimle oynayacağını düşünmüştüm lakin dudakları, biçimli dudaklarımı örttü.

Fazla ileri gitmeyen öpücüğün sonrasında gözlerimi açtım, otele dönüyordu.

Aşk gerçekten otuz yaşındaki kadının, ilk öpücüğünü basitçe alacak kadar masumiyetten yoksundu.

magic words |m.yoongiWhere stories live. Discover now