12-pt.1

2.5K 227 34
                                    

"En önemli hikayeyi anlatma sırası geldi Hyeya. Kulaklarını iyice aç."

Pilav dolu ağzımla cevapladım. "Kimin hikayesiymiş o?"

"Park Jimin'in." dedi tek elini ağzının kenarına koyup sır verirmişcesine fısıldayarak. "Herkes dinleme lütfuna erişemez."

Yanaklarımı dişledim. Zoraki ciddi tavrı kahkaha atmak istememe neden oluyordu ancak ağzımdaki pirinç tanelerinin fırlaması isteyeceğim son şeydi.

Elimle anlatmasını işaret ettim.

"Yıllar önce Jimin, hayır bu giriş olmadı." Elini iki yana salladı. Kurgu hikayesini gerçekten anımsamak istermiş gibi bakışları kısıldı. "Spor salonu kapatılmayan kaslı ve yakışıklı Jimin, aşık olmuştu."

Sol elinin avuç içini hızla alnına yapıştırdı. Ardından gözlerinden süzülen hayali damlaları sildi.

"Hayır, ağlamamalıyım."

"Senin hikayen yok Jimin. Sen, genç kızlarla yakın olabilmek için spor salonu açan sapığın tekisin." dedi mutfağa giren gerçek Yoongi. "Ayrıca anlatımın berbat."

Jimin boğazını temizledi, alçak sesini eski tonuna kavuşturdu. "Hyung, şu konuda anlaşalım; ben senin aksine sapık değilim, eğitmenim. Tamam mı?"

Birbirlerine lazer dolu bakışlar gönderirlerken çubukları sertçe masaya koydum. Bu evde kimin söz sahibi olduğunu öğrenme vakti gelmişti artık.

Hayır, ikiniz de sapıksınız. Dingiller sizi.

"Kafamıza atsaydın, ahjumma."

"Yah! Ahjumma demeye son verdin sanıyordum!"

"Şifon gömleğin üzerine kot elbise giymişsin." diyerek bir moda tasarımcısı gibi şifon gömleğe bakmaya başladı. "Bugün annem bile olabilirsin."

"O kadar kötü mü?" dedim ilk defa görürmüş gibi elbiseme dokunur, bakarken. "Fazla elbisem yok. Konferans için en uygun olanı bu."

"Nişan elbiseni giy. Onun içinde seksi duruyorsun."

İçtiğim suyu püskürttüm. Seksi? Bunu hangi hakla ulu orta söylemeye cürret edersin Min Yoongi?!

Suyu Jimin'in üzerine vahşice püskürttüğüm gerçeğini es geçerek oturduğum sandalyede dikleştim, kraliyet konuğu edasına büründüm. Ardından en ciddi ses tonumu takındım.

"Akşam yemeği için yanıma alırım."

"Lanet olsun, odanıza gidin!" diyerek tavrını koydu Jimin. Sanki her gün ulu orta flörtleşiyoruz, ne bu havalar be?!

Jimin ve yalancı siniri mutfaktan ayrılırken bezgin bakışlarımı tezgaha yönelttim. Evin her yeri, en çok da mutfak, berbat haldeydi.

Ve ben de berbat haldeydim.

Madde altının gelişinin ertesi gün, elektrik faturasını ödemiş ve sıradan günlere başlamıştık. Nöbetli olarak çalışıyor, ailemi yaza düğün yapacağımız konusunda inandırmakla uğraşıyor ve madde yedinin gelmesini bekliyordum. Yoongi ise hastanedeki odasını ve işlerini düzene oturtmakla ilgiliydi.

Tam üç hafta böyle geçerken, karın kapıya dayandığı sevimsiz bir günde Yoongi; Jeju'daki ruh hastalıkları konferansına katılması gerektiğini söylemişti. Ben zihnimde adı konulmayan ilişkimizin ihanet görüntülerini geçirdiğim sırada, birlikte gideceğimizi eklemişti. Zaten neden böyle bir fikre kapılmıştım ki? Jeju, zengin iş adamların eşlerini aldatma mekanıydı. Yoongi de metelik yoktu. Olsa bile oraya kadar gitmeye zahmet etmez, yakınlarda işini görürdü.

"Biraz daha düşünmeye devam edersen uçağı kaçıracağız Hyeya."

Aynı anda binlerce konuyu düşünebilen bol işlevli beynimi dinlendirmeye karar vererek hızla masadan kalktım. Bulaşık yığınıyla uğraşacak zaman yoktu, herhalde Jimin mutfak eşyası kalmadığını gördüğünde yıkamaya karar verirdi. Belki de vermezdi. Kim bilir...

●●●

S.Ö (16). Bir yılın ardından bölüm atıyor, onu da geçiş bölümü olarak atıyor puh sana!

Sizi seviyorum, hepi niv yiır ♡

Bakalım Yoongi ve Hyeya konferansta neler yapacak eheeheh

magic words |m.yoongiWhere stories live. Discover now