8

2.9K 235 52
                                    

Bölümü bu denli geç attığım için çoook özür dilerim. Ayrıca sonda birazcık uzun bir not olacak okursanız sevinirim~♡

Lise yıllarımda Yoongi'nin hayatıma gireceğini söyleseler 'eğlenceli olur'  derdim. Ne zaman geleceği umrumda olmazdı, ne de olsa sonsuza dek aynı kişi olarak kalacaktım. Gelecek kelimesinin anlamı neydi ki?

Ama öyle olmadı.

Üniversiteden mezun olduğum gün babamın yüksek desibelli öğüdü beni şu anki olduğum kişiye çevirdi. Tutkusu peşinde koşan lakin gelecek korkusuyla dolu Hyeya oldum. Yoongi hayatıma girdiğinde hoş karşılamadım bu yüzden. Yine de sorarım sana liseli Hyeya, bu adam seni öptükten sonra ailenle tanışmalıyım dese hala aynı tavrı koruyacak mıydın?

Şu anki bana sorarsan, yelkenleri suya indirmek istedim. Hatta yelkenleri indirmek için tırmandım. Sonra da tekne battı.

"İnsan psikolojisi dersi için. Unuttun mu, senin karakterini çözümlüyoruz ya?" dedi Yoongi en dingin sesiyle. Unutulmuş bardak gibi kalakaldım oturduğum sandalyede. Zira o çoktan toplanan paraları saymaya gitmişti.

Ardından aynı gecenin sabahında Jin'in arabasıyla küçük oğlumuz Jimin'i de yanımıza alarak yola koyulduk. Taehyung, hastaneye hasta olduğumu söyleyecekti. Ne ironik.

Jin ise bambaşka bir dünyaydı. Arabasını Jimin'i başından almamız şartında vermişti. Karısı yeni doğum yapmıştı, evlatlık çocuklarını Hyeya Hayır Kurumu'na vermek en mantıklısıydı. Çakal herif seni.

Camdan dağı taşı izlemeyi, zihnime işkence etmeyi kesip arabadakilere döndüm. Radyoda Hyuna -How's this  çalıyor, Jimin coşkuyla eşlik ediyordu. Yoongi de enerjisine dayanamamış olmalı ki sertçe radyoyu kapadı.

"Bu kadar eğlence yeter Jimin." dedi yol ayrımına girerken. Jimin kollarını birbirine bağlayarak arkasına yaslandı. Sonunda dedim içimden. Deli gibi uyumak istiyordum. Uyandığımda aile ziyaretimiz bitmiş olsa ne güzel olurdu.

"Kadın ve erkek karakterlerin ana özelliklerini hallettiğimize göre sıra konu belirlemekte."

Sana uyku yok Hyeya.

Uyuyup uyumadığımı kontrol etti. Kırpışan gözlerim tarafından ele verileceğimi biliyordum, gözlerimi açtım ve onu onayladım.

"Hiç düşündün mü?"

Vücudum gerildi. Konu; romanın, hikayenin veya basit bir yazının en önemli parçasıydı.

Ve benim fikirlerimin pek orjinal olduğu söylenemezdi.

"Aklındakileri söyleyebilirsin Hyeya. Eleştirilerimden mi çekiniyorsun yoksa?"

Ah, o da var tabii. Genelde rahat kişiliğe sahip olan Yoongi, hoşuna gitmeyen durumlar karşısında bir şirket ceo'su kadar sert olabiliyor. Ne zaman ortaya çıkacağını kestiremediğim bu kişilik korkutmuyor değil.

"İki konu var. Birincisi asker ve siyasi suçlu arasında. İkinci Dünya Savaşı sonrası Seul'de geçiyor."

Tepkisini ölçmeye çalıştım. Yola odaklanmış bakışları düşüncelerini ele vermiyordu. Çaresizce devam ettim.

"İkincisi kocasının işi dolayısıyla başka bir ülkeye taşınan kadının hikayesi. Üstelik o ülkeden nefret ediyor."

"Ama gerçek aşkı da o ülkede buluyor." dedi alay dolu ses tonuyla. "Klişe, Hyeya. Klişeler..."

"Klişeler güzeldir hyung."

Endişeyle Jimin'e döndüm. Sırrımızı biliyor muydu? Kim söylemişti? Şimdi ne yapacaktık?

magic words |m.yoongiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin