9

2.8K 235 78
                                    

Pembe, prenses desenli yorgandan kafamı kozasından kurtulan kelebek misali çıkardım. Sıcağı severdim, annem sabahları soğuk olduğunu söylediği için de kendimi yorgana hapsetmiştim. Terden saçlarım yüzüme yapışmıştı. Yorganı kenara atıp yatakta oturur pozisyona geldim. Kısa süre sonra Yoongi'nin gürültünün arasında kaybolan sesi çalındı kulağıma. Deli dana gibi beni arıyordu.

"Uyuyor hala. Sen bizimle kal." dedi annem. Peşinden gelen cümleler tufanı annemi onayladı. Seslerini tam idrak edemesem de teyzemler olduğu aşikardı. Teyzemler tüm dünya sağırmış gibi hareket ederlerdi.

"Bırak gitsin. Birlikte yaşıyorlarmış zaten, daha neyi kayırıyorsun?"

Gözlerimi devirdim. Birlikte yaşadığımızı öğrenen babam tarafından kerhana işletmecisi muamelesi görüyordum. Onlara odalarımızın ayrı olduğunu söylemiştim. İnanmışlar mıydı peki?

Kesinlikle hayır...

Yoongi odama girip kapıya yaslandı. "Jimin'i gördüğüm an kafasını kopartacağım."

"İçeride değil mi?"

"Nişan için mezuniyetinde giydiği takımı almaya gitti." dedi yatağımın önündeki sandalyeye oturmadan önce. "Bilmiyor olmalısın, o da Busanlı."

"Gece niye burada kaldı o zaman? Ailesinin yanına gitmeliydi."

"Hayır, gitmesine müsaade edemem. Baban yalnız kalmamı kolluyor farkında değil misin? Yalnız kaldığım an..." Gözlerini kapayıp başını iki yana salladı. "Düşünmek istemiyorum."

"Bana da farklı davranmıyor."

Elime aldığım tokayla saçlarımı toplamaya koyuldum. Yoongi de gözlerini küçük ve nostaljik odamda gezdirmeye başladı. Nevresim takımımı işaret ederek kahkaha attığında göz devirmekle yetindim. Yorganın amacı güzel popomu soğuktan korumak değil miydi? Desen farklı olduğunda aynı işlevi yerine getirmiyordu sanki.

"Büyümek istemiyor gibisin ahjumma." dedi sırıtarak ve ahjumma kelimesini bastırarak.

"Ama büyüdüm." diyerek yanıtladım yatağın kenarındaki yorganla bakışıp duran Yoongi'yi. "Ahjumma bile oldum."

"Ve akşam nişanlanacaksın."

Sağ eliyle her bir teline işkence edercesine karıştırdı kahküllerimi. Neyse ki yağlılar.

"Ailene psikolog olduğumu ve ortak arkadaşlarımızın ayarladığı bir piknikte tanıştığımızı söyledim."

Eh, yalan sayılmazdı. Arkadaşların ayarlayıp ayarlamaması neyi değiştirirdi? Ormanın birinde tanışmıştık işte.

"Ailem de yurtdışında yaşıyor, tamam mı? Ani olduğu için işlerini ayarlayıp gelemezler."

"Gerçekte..."

Soracağım şeyin uygun olup olmadığını tarttım. Bahsetmemesinin sebebi olmalıydı. Ama ben hoşgörülü davranamayacak kadar meraklıydım.

"Ailen neredeler?"

"Daegu'da. Ailemle yakın değilim. Yani bu gerçek bir nişan olsaydı onları yine de çağırmazdım."

Ailesi ve Yoongi hakkında merak ettiğim tonlarca soru vardı.  Soramadım, yoğun bakışları cevaplamayacağını belli ediyordu. En başında gizemi severim derken haklıydı sanırım.

"Hazır nişandan bahsetmişken," Kot ceketinin cebinden bilindik kırmızı kutuyu çıkardı. "Sen uyurken nişan yüzüklerimizi aldım."

Ayağa kalkıp sandalyeyi geriye koydu. Dizlerinin üzerine çöktüğünde kahkaha attım. Bilmem kaç metrekarelik odada pijamalarımla otururken evlenme teklifi alacaktım. Ne hoş ama!

magic words |m.yoongiWhere stories live. Discover now