Chapter 1

1K 66 20
                                    

Derin bir nefes aldım son kez. Ayaklarımın altındaki denizin kusursuzluğuna baktım. Kendimi aşağı bırakmadan önce tek bir kelime söyledim.

Huzur...

Ve artık tamamen özgürdüm...

"Hey, iyi misin?!"

"Beni duyabiliyor musun?"

Kollarım güçlükle sarsılırken bilincimin yerine geldiğini hissettim. Gözlerimi kırpıştırarak açtım ve beni sarsan kişinin kim olduğunu anlamaya çalıştım.

"Tanrı'ya şükür yaşıyorsun."

Dediğini anlamamış bir şekilde ona baktım. Ah hayır olamaz!

Ölmedim mi ben?

"Sen kimsin?" Çocuğun dediklerini ve anlamaya çalışan seksi  gözlerini -lütfen dalga geçmeyin gerçekten seksiydi! - umursamadan soruma cevap bekliyordum.

"Merhaba, ben Zayn. Sen kimsin peki?"

Ah sahi ya... Kim olduğumu bile unutmuştum. 

"B-ben Kimberly."

Ellerini bana doğru uzatarak, çok narin bir şekilde beni yerden kaldırdı.

"Memnun oldum." Gülümsemeye çalıştım. Yüzümde kuruyan yaşlar, rüzgar sayesinde soğukluk hissine sebep oluyordu. Yürümeye başlamıştık.

"Biliyorum, pek hoş bir tanışma olmadı. Özellikle de şuan bulunduğumuz yer... Ama yine de, buradan geçtiğim için şanslı olmalısın."

Tanrım! Bu çocuk ne saçmalıyor? Ben ölmek istiyordum ve hala da istiyorum. Neden beni durdurdu ki sanki? Başta düzgün bir tepki vermemiş olabilirim ama şuan taşlar yerine oturuyordu. 

Adının Zayn olduğunu yeni öğrendiğim bir çocuk hayatımı kurtardığı (!) için seviniyordu. Ama beni kendi cehennemime tekrar gönderdiğinden haberi bile yoktu.

"Şanslı olsaydım burada olmazdım." 

Bir süre suskunluğunu korumuştu. Elini saçlarının arasından geçirirken konuşmaya başladı.

"Anlatmak istersen dinlerim. Gece uzun."

"Ah, bu tavrın için teşekkürler Bay-Seni-Çok-Önemsiyorum ama yeni tanıştığım bir insana bunu anlatacak değilim. Ayrıca kurtulmayı da ben istememiştim. Kurtulmak isteseydim buraya hiç gelmezdim."

Ben yürürken yanımda olmadığını fark ettim. Söylediklerimden sonra köprünün demirine yaslanmış denizi izliyordu. Yanına gidip onun yaptığı gibi denize bakmaya başladım fakat sessizliği bozdu.

"Sorunu olanın yalnızca sen olduğunu mu sanıyorsun? Ben sadece hayatımda  tek sefer de olsa, iyi bir şey yapmak istemiştim. Seni kurtardım evet, çünkü benim yerimde kim olsa aynı şeyi yapardı. İyi insanlar böyle davranır ve ben de iyi olmak istedim."

Sanırım onun da benim gibi sorunları vardı. Sahi, sorunu olmayan bir insan, gecenin bu saatinde buraya neden gelir ki?

"Tamam haklısın, sadece her şeyden kurtulmak isterken tekrar bu hayata dönmek beni sinirlendirmişti. Teşekkür ederim."

Tanrım! Ne saçmalıyorum ben? Şuan ona kızmam gerekmez miydi? Bir de teşekkür ediyordum! 

"Sorun değil, tekrar söylüyorum, anlatmak istersen dinlerim."

Sessizce başımı salladım fakat cevap vermek yerine ben de soru sormaya karar verdim.

"Bu saatte burada ne arıyorsun?" Başını çevirip gözlerini gözlerime dikerek konuşmaya başladı.

" Sana tek sorunu olanın sen olmadığını söylemiştim."

Gizemli görünmeye çalışan bir budala daha.

Cevap verme gereği dahi duymamıştım, sessiz kalarak yürümeye devam ediyordum. Ormanla kaplı yolun içinden çıktıktan sonra nihayet şehir merkezine yakın yerlere gelmiştik. Islanan montumun uçlarını çapraz bir şekilde tutarak kendimi ısıtmaya çalıştım. Yalnız olmak istiyordum fakat yanımdaki budala beni yalnız bırakmıyordu.

"Şey, ben artık gidiyorum. Tekrar teşekkürler."

Onun zıttı yöne ilerlemeye başladığımda peşimden geldiğini fark ettim. Kolumdan tutarak kendisine çevirdi.

"Hava çok soğuk ve ıslandın, seni evine bırakmama izin ver."

Daha yeni tanıştığım bir insanı evime götürmeyecektim değil mi? Ah tabiiki hayır!

"Gerek yok, ben gidebilirim."

"Lütfen." Gözlerini üzerime sabitlemişti.

"Pekala. Araban nerde?"

Hayır ona izin vermemeliydim! Aklımı kullanamıyordum sanki şuan! 

Eliyle karşıdaki yolu gösterdi, o tarafa doğru yürümeye başladık.

Arabaya geldiğimizde kapıyı açarak oturdum, o da sürücü koltuğuna geçti ve arabayı çalıştırdı.

"Nerede oturuyorsun?"

"Chiswick Quay, W4"

"Buraya yakınmış. Birazdan gideriz." Başını bana doğru çevirerek gülümsedi.

Dışarıdayken karanlıktan dolayı fark edememiş olabilirim ama evet cidden çok seksiydi, bunu inkar edemezdim. Ela gözleri insanın kalbini yumuşatırken alnına döken saçlar onu olduğundan da sevimli yapıyordu. Dudakları ise kimsede görmediğim kadar güzeldi. Onu çok fazla incelediğimi düşünerek başımı salladım ve kendimi dışarıyı izlemeye bıraktım.

Sessizliği yine Zayn bozdu.

"Sanırım doğru sokaktayız. Hangi ev?"

Parmağımla ışıkları yanmayan tek evi gösterdim. 

"Ben burada ineyim. Bıraktığın için teşekkürler. Görüşürüz."

Bir şey demesine fırsat vermeden arabadan indim. Görüşürüz mü demiştim ona? Bir daha neden görüşelim ki? İmkansız bir şey! Tamam o kadar da imkansız değil ama yine de olmayacak bir şey.

Eve girdikten sonra kapıyı kapadım ve ışığı açtım. Camdan dışarı bakarken, kapımın önünden gidişini izledim. Bir daha görmeyeceğim birine neden bakıyorsam...

 SELAM! BİLİYORUM BU HİKAYEYİ FAZLA SEVMEDİNİZ AMA BEN YAZARKEN DUYGULANARAK YAZIYORUM. OKURSANIZ ÇOK SEVİNECEĞİMİ BİLMENİZİ İSTERİM :) BİR SONRAKİ BÖLÜMDE GÖRÜŞÜRÜZ...

Deep BreathWhere stories live. Discover now