Chapter 2

820 54 17
                                    

 Memories...

Alarmımın mükemmel (!) sesiyle uyandım. Başımı hafifçe kaldırıp nerde olduğuma baktım. 

Harika, Salondaydım!

Ayağa kalkarken koltuğun kolundan destek aldım çünkü kanepede uyuduğum için belim tamamen tutulmuştu. Odama çıkmadan önce evime şöyle bir baktım. Sahiden toplanması gerekiyordu. Birkaç zamandır sıkıntılarımdan dolayı ne giydiysem, ne yediysem etrafa bırakmış olmalıyım ki masanın üzerinde, içerisinde meyve suyu artıkları bulunan bardaklar duruyordu. Ayrıca sehpanın üzerinde çorap fark ettiğimde gözlerim irice açıldı. Bu söylediklerimden sonra lütfen bana çok pis birisi olduğumu söylemeyin. Sadece ölümün eşiğinden dönen her insan gibiyim. 

Ayaklarımı sürüye sürüye masaya ilerledim, üzerini bir çırpıda toparladım. Daha sonra sehpanın üzerindeki çorapları alıp banyoya bıraktım ve hazırlanmak için üst kata doğru çıktım. Koridorun sonundaki oda benim olmasına rağmen sağa saparak başka bir odayı hedef aldım.

Kapıyı açtığımda o her zaman hatırladığım koku burnuma doldu. İçeri girdikten sonra odanın kapısını sıkıca kapadım, kokunun dışarı çıkmasını engelleyebilecekmişim gibi... 

* 6 ay önce *

" Meredith! Daha fazla koşma yoruluyorsun bak!" Ona fazla bağırmamaya çalışarak seslice uyardım. Onu kesinlikle incitmek istemiyordum, çünkü o benim her şeyimdi. Biricik kardeşim... (MULTİMEDYA)

Annem bizi bırakıp gittikten sonra ona bakabilmek için her şeyi yapmıştım. Okuldan geldikten sonra başka çocukları alıp eve getiriyordum ve onlara aileleri eve gelene kadar bakıyordum. Evet çok fazla kazanmıyordum belki de ama bizi geçindirmeye yetiyordu. 

Yine öyle sıradan günlerden biriydi. Okuldan eve geldikten sonra üzerimi değiştirip Mrs. White'ın 6 aylık bebeğine bakmak için sokağın karşısındaki eve geçtim. Meredith daha kreşten gelmediği için sevimli Lily'i kendi evime getirmeme gerek kalmamıştı. Karşı eve vardığımda telefonum çaldı, ekrana baktım fakat numara pek de tanıdık gelmemişti. İçeri girdikten sonra cevaplama tuşuna bastım.

"Efendim?" Sesimdeki endişeyi kendim bile sezmiştim.

" Kimberly Mathers ile mi görüşüyorum?"

"Evet, siz kimsiniz?" Bu konunun sonunu cidden merak etmeye başlamıştım.

"Ben Welma, Meredith'in kreş öğretmeniyim. Şimdi söyleyeceğim şeyler karşısında endişelenmemenizi tavsiye ederim. Çünkü önemli bir şey yok."

Bu kadın ne saçmalıyordu!!?

"Yoksa Meredith'e bir şey mi oldu?" İstemeden de olsa kadına bağırmıştım.

"Hayır sakin olun! Yani evet aslında oldu, oyun odasında bir anda bayıldı ve biz de onu hastaneye getirdik. Ama şu anda durumu gayet iyi."

Elimdeki telefon kulağıma yapışmıştı sanki. Ne cevap verebiliyordum, ne de elimi telefondan ayırabiliyordum. Gözlerimdeki yaşlar, göz pınarlarıma çökmüş, aşağı süzülebilmek için baskı yapıyorlardı.

" Alo, orda mısınız? "

" Evet, hangi hastanedesiniz? " dedim seslice  yutkunarak.

" Bridge Hospital, erken gelmenizi öneririm çünkü birtakım testler yapılması gerekiyormuş, doktor hanım öyle söyledi. " Başımı salladım kadının gördüğünü sanarak fakat sonra saçma bir şey olduğunu düşündüm ve cevapladım.

" Tamam hemen geliyorum. " 

Küçük Lily'nin annesi bana endişeli gözlerle bakıyordu.

" Şey Meredith'in kreşinden aradılar, onu almaya gitmem gerekiyormuş. Kusura bakmayın acil çıkmam lazım, yarın görüşürüz." Daha beş dakika önce girdiğim evden koşarak çıkmıştım. Taksiye atladığım gibi soluğu hastanede aldım. Vezneye kardeşimin adını verdikten sonra odasının numarası öğrendim ve doğruca yanına gittim. 

Deep BreathWhere stories live. Discover now