Chapter 4

484 38 11
                                    

Joseph 

Boşta kalan elimi saçlarına geçirdiğimde ne yaptığımı fark bile etmiyordum. Karşılık verdiğim sırada dudağımda bir acı hissettim.

Lanet olsun! Isırmıştı!

"Ah!" Dudakları gerildiğinde gülümsediğini anladım.

"İşte güzelim. Kötü çocuklar tam da bunu yapar."

  Kendimi yaslandığım dolaptan itmeye zorladım. Yapmak istemesem de gözlerinin içine bakarak tokadı patlattım. Gözleri sinirle büyürken elini yanağına götürdü.

"Sen ne yaptığını sanıyorsun Kimberly!" Gözlerimi kırparak ifadesizce yüzüne baktım.

"Asıl sen ne yapıyorsun Zayn! Durduk yere beni öpüyorsun, geri çekilmen için karşılık verdiğim sırada dudağımı kanatıyorsun. Pardon da sadist misin?" Ellerini yumruk haline getirmişti.

"Geri çekilmem için karşılık mı verdin?! Tanrı aşkına, öpmemi istemiyorsan söylemen yeterli! Sadist kim bir daha düşün istersen!" Bir şey dememe fırsat vermeden mutfaktan çıkıp salona yürüdü. Ben de peşinden gidiyordum. 

Salonu da direk geçtiğini gördüğümde gitmek üzere olduğunu anladım. Sinirle çantasını kapının ağzından aldı, kapıyı açtı. Nihayet tutulmuş olan ağzımdan saçma kelimeler sıyrılabilmişti.

"Zayn, nereye? Şey.. Ders çalışacaktık."  Hışımla arkasını dönüp gözlerimizi buluşturdu.

"Ne dersi ya ne dersi?!" Yine ben tek bir kelime edemeden kapı sertçe suratıma kapandı.

Haklı değildim ama o da değildi. Lanet olsun, dudağımı ısırıp kanattığı halde haklı olamazdı! Ama söylediğim söz onu kırmış olmalıydı. Aptal Kimberly.

Sinirle mutfağa yürüdüm, yere düşürdüğüm portakal suyu şişesi yerden kaldırdım. Plastik şişe olduğu için acayip şanslıydım. Etraftan biraz dolandıktan sonra sinirlerim çok bozulduğu için kendimi dışarı attım.  

Kulaklığımı takıp ayaklarımın beni götürdüğü yere doğru yürüdüm. Yolda düşünmek için çok fazla fırsatım oluyordu ama ben düşünmek yerine nedense sadece ela ve parlak gözleri zihnimde canlandırabiliyordum. Şarkı bittiğinde etrafıma bakma ihtiyacı duydum. Zayn'le geçen gece tanıştığımız  -intihar etmeye kalkıştığım- köprüye geldiğimi yeni fark etmiştim. Yollar sessizdi kalp atışlarım kadar...

****

Son iki saatimi orda geçirdiğimi anlamam uzun sürmüştü. Hava kararmıştı ve ciddi anlamda soğuktu. Eve geri dönerken, daha dün tanıştığım bir çocuğu neden bu kadar kafaya taktığımı düşünüyordum. Ağaçların arasından çıkıp yürüme mesafesinde olan evime adımladım. Akşam 6'dan sonra buralardan pek araba geçmeyeceği için yolun ortasında sallana sallana gidiyordum. Yolda kendi gölgemi gördüğüm anda arka taraftaki araba farlarının buna sebep olduğunu anlayıp elimi gözlerimin üzerine siper ettim. 

A-ha.

Joseph değil mi o?

*3 ay önce*

Kardeşimin kurtulması üzerinden bir hafta geçmişti. Onunla bütün gün eğleniyor, lunaparklara gidip balonlar uçuruyorduk. Onun nefes alması benim en büyük mutluluğumdu zaten. Bir de şu uyuşturucu illeti olmasaydı başımda... 

Akşamları Meredith'i Ashley -Meredith'in bakıcısı- ile bırakıp malum işi yapmaya gidiyordum. Kardeşim kurtulduğu için ben de bu işi her ne kadar bırakmak istesem de peşimi bırakmıyorlardı. Son birkaç gündür gitmediğim için mutluydum. Gerçi bunu onlara haber vermemiştim ama herneyse.

Deep BreathWhere stories live. Discover now