➳ 0.7

444 71 13
                                    

Gökyüzüm: En acısı da ne biliyor musun?

Gökyüzüm: Telefonundan bir tane bile ikimizin resmini silmemiş olman.

Düş-eşim: Salak!

Düş-eşim: Onların hepsinin bir hikâyesi, anısı var. Onlardan nasıl kurtulabileceğimi sanıyorsun? Vaktim olmadı ki silecek yüz bulayım... O kavgadan sonra gittim ben. Ne sanıyorsun? Geriye dönüp onları hatırlamak ve üzülmek istediğimi mi?

Düş-eşim: Mutlu olmak için gittim ben, üzülmeye değil. Sizi üzmeye de değil.

Düş-eşim: Bana "Düş-eşim" dediğini hâlâ biliyorum. En sevdiğim hitap şeklindi. Seni "Gökuşağım-Gökyüzüm" diye kaydetmek...

Gökyüzüm: Yine yapıyorsun.

Düş-eşim: Neyi?

Gökyüzüm: Yine sevindiriyorsun insanları. Yine umut veriyor, yerine getirmediğin şeyler söylüyorsun. Yine ve yine, yine insanları arkanda bırakıyorsun. Yine arkana bakmıyorsun. Yine sadece kendinsin ve öyle kalıyorsun. İnsanların fikirlerini dinlemiyor, sadece aklına eseni yapıyorsun. Cümlelerin yanlış. Bizi üzmek isteyen sen değil miydin? Neden şimdi sizi üzmek istemiyorum diyorsun?

Gökyüzüm: Buraya gelmeyeceksen... Umut verme bana, Lucy. Gerçekten... Ben... İlk mesaj attığımdaki gibi değilim.

Gökyüzüm: Ben çok yoruldum, Lucy. İyi değilim; kendimi aşağıya bırakmak istiyorum, senin yanına gelmek ve sana sarılmak istiyorum sıkıca. Nerede olduğunu bile bilmiyorum ama hangi siktiğimin yerindeysen gel ve destek ol bana.

Düş-eşim: Boşuna umut vermek?

Düş-eşim: Geleceğim. Zamanında.

distance × nalu textingWhere stories live. Discover now