Gökyüzüm: Ne oldu bil bakalım! Lyon ve Meredy...
Düş-eşim: Çıkıyor mu yoksa? Çok sevindim!
Gökyüzüm: Ah, hadi ama! Nereden bildin ya? Bunun sürpriz olması gerekiyordu. :(
Düş-eşim: Sadece yanınızda değilim, Natsu. Neler olduğunu bilebilirim, tahmini zor değil. Sadece biraz, birazcık daha mesafe var aramızda.
Gökyüzüm: Ne kadarlık bir mesafe bu?
Düş-eşim: Sen de biliyorsun ki bunu. Sorma.
Gökyüzüm: Lanet olsun, bazen deliriyorum! NEDEN O YERDEN GELMİYORSUN? Neden o mesafeyi bu kadar takıyorsun, neden bir kere olsun beni dinlemiyorsun? Bir kere olsun beni mutlu etmek istemiyor musun? Çıldıracağım, iyi değilim. Gerçekten, bazen ben bile diğer insanlar gibi kendimin delirdiğinden şüphe duyuyorum.
Düş-eşim: Yeter artık.
Düş-eşim: Söylesene Natsu, madem beni bu kadar çok istiyorsun, neden yanıma gelmedin onca zaman? Bir yıl oldu, tamı tamına bir yıl. O bir yıl içinde neden şimdi mesaj atıyorsun? Neden şimdi söylüyorsun bunları, neden benim yanıma gelmeyi denemiyorsun ve sadece konuşuyorsun? Ben gelemiyorsam sen neden gelmiyorsun?
Gökyüzüm: Denemedim mi sanıyorsun? DENEDİM.
Gökyüzüm: DEFALARCA DENEDİM AMA OLMADI. BEN BUNU YAPAMAYACAK KADAR KORKAĞIM ÇÜNKÜ.
Düş-eşim: Güzel, ikimiz de haksızız demek. İkinci kavgamız.
Düş-eşim: Gökyüzüm, Gökkuşağım, Alevim, Ejdarham, Ejder Prensim, Kurtarıcım, Papatyam... Bu lakapların hiçbiri boşuna değildi. Siktir git ve yaşamına devam et, anladın mı beni?
Düş-eşim: Demek görüldü yeme sırası bana geçti, ha? Güzel.
YOU ARE READING
distance × nalu texting
FanfictionNatsu, pembe rengindeki saçlarından elini geçirirken gülümsedi. "O, gelecek. Bizi asla unutmaz, değil mi Gray? Sence bizsiz çok üzülmüş müdür? Luce'm, geri gelmesine çok az kaldı. Hissediyorum." Çocuğun duygusuz bakışları, arkadaşının zümrüt yeşili...