Bu ara ilham perilerim beni bırakma niyetinde sanırım. Satır arası yorumlarınızla bana destek vermeye devam edin.
Keyifli okumalar, beğenmeniz dileğiyle...
23. BÖLÜM | KIŞ
Gözlerimden öptü
Avuç içlerimden öptü
Unutabilir misin şimdi?
Ben ölsem unutmam...🍁
Tüm güneşleri batmıştı, içi kışı yaşıyordu...
Lavin'in göğsüne düşen başıyla, neye uğradığını şaşırdı. Elini nabzına koyup yaşadığını anlayana kadar o kısacık zamanda kalbi ağırlaşmış ve ağrımıştı. Bu arada ambulans gelmiş, kalabalık ortadan yarılmıştı. Ambulanstan çıkan görevliler getirdikleri sedyeye Lavin'i hızla alıp müdaheleye başlamışlardı bile. İlk müdahele arabanın içinde yapılırken, kapıyı kapatacakları sırada Edim, "Ben de, geleceğim," dedi.
"Hastanın yakını değilseniz sizi alamayız, beyefendi."
"Ben...," Edim bir an görevlinin sözlerini idrak etmek için düşündü. Onun nesi oluyordu? Tüm sözler, davranışlar kendisine yabancı geliyor sanki ayakları yere basmıyor da, başka bir atmosferde boşlukta sallanıyormuş gibi hissediyordu. Onun hiçbir şeyi değildi. Yutkunup, kendisine geldi. "Ben, kuzeniyim."
"Tamam," diye onay verdiğinde görevli, arabaya geçerken hemen arkasında olan Yiğit, elini arkadaşının omuzuna yalnız olmadığını belirtmek için dokundurup, "Arabayla hemen arkanda olacağım, kardeşim. Git," dedi. Edim başıyla onaylayıp ambulansa geçerken, Yiğit koşar adımlarla otoparka doğru ilerledi.
Yiğit, kolundan tutulmasıyla, durup kendisini durdurana baktı. Genç kızın soru soracak gibi bakan gözlerini gördüğünde, tamamıyla kıza döndü.Alvina, kırpıştırdığı gözlerinden akan yaşı eliyle silip, "Ben de seninle gelebilir miyim?" diye sordu çekinerek. "Lütfen."
Yiğit, kısa bir düşünmenin ardından, "Tamam," dedi. "Gel."
Siyah arabaya geçtiklerinde, biraz yol almışlardı ki ambulansın gölgesi daha yoldan ayrılmadan, içinde bulundukları olayın ardına düşen Yiğit, "Sen, ne biliyorsun?" diye sordu bakışlarını kısa bir an yoldan ayırıp, genç kıza bakarken. "Yani tam olarak ne oldu?"
Alvina olanlara anlam veremiyodu, zihnini toplamak için sınıfta olanları, Lavin'le aralarında geçen konuşmaları önce hatırlamaya çalıştı, Yiğit'e yanlış bilgi vermek istemiyordu. "Ben, bilmiyorum ki; en son midem bulanıyor dedi, lavaboya gitti. Rahatsız olduğu için gecikebileceğiyle ilgili bir şeyler söyledi. Hatta belki derse katılmam diyerek gitmişti," dedi içten içe kendisini suçlarken. Keşke ben de ısrar edip gitseydim, diye düşündü yoldaki trafiğe bakan gözleri dolmuştu. "Yangın alarmı çalana kadar, lavaboda o hâlde olabileceğini bilmiyordum."
Yangın da, silahla vurulması da tuhaftı. Neden ikisinden biriyle değil de, ikisi birden olmuştu? Ya sekteye uğramış bir plan vardır ya da... belli ki biri onun en ufak yaşama şansı olsun istemiyordu. Gözlerini kıstı, bunu kim yapardı ki? Direksiyonu kavrayan eli sertleşti. Kahretsin, Aziz Bey'den başka sima gelmiyordu aklına. Onun nasıl kin ve nefret dolu bir yükle yaşadığını biliyordu.
Edim en son onunla konuşmuş ve onu ikna ettiğin söylemişti. Eğer Aziz amca bunu yaptıysa diye düşündü, Edim'i kaybetmeye de hazır olmalıydı. Bu adam, Edim'in ona nasıl bağlandığını, onunla nasıl nefes aldığını göremiyor muydu? Görememişti, hâlâ Edim için basit, geçip gidecek, sonu olmayan bir heves olduğunu düşünüyor olmalıydı.
Başını yanında ağlayan kıza çevirdi. Gözlerindeki yaşı kendi silmek ister, eliyle yüzünü okşayarak sakinleştirmek ve göğsüne bastırıp kollarını etrafına dolayarak sıkıca sarılırken, saçlarını okşayarak ağlama demek isterdi. Ama bu yapabileceği bir iş değildi. Hiçbir zaman yapamamıştı. Soğuktu, çok soğuk. Genç kızı yanında sadece üşütürdü ve üşütmüşü. Öyle ya; yanında üşümeseydi, neden bırakmak isteseydi? Alvina narin bir kişiliği en uç noktada yaşayan biriydi. Bu düşüncelerden sıyrılıp, torpido gözünden küçük selpak paketini çıkarıp kucağına bıraktı.
Alvina bakışlarını önce kucağına sonra Yiğit'e yöneltince, genç adam, "Bu hâlde arkadaşına bir yararın olmaz," dedi gözleri yoldayken. Sesi her zamanki gibi mesafeli ve kontrollü çıkıyordu. Geçmişi düşünmek sesine yeni bir mesafe daha eklemişti. "Kendini topla, belki sana ihtiyacımız olur."
Alvina, burnunu çekip, paketin içinden kendisine bir tane mendil çıkarırken, önce göz yaşlarını, sonra burnunu silip kendisini toplamaya çalıştı. Bu olanlara hâlâ inanamıyordu ve duygusal kişiliği hemen bundan etkileniyordu. Aşırıya kaçan duygusal yanından hoşlanmasa da engel olamıyordu.
Ambulanslar için trafik kurallarının olmaması böyle zamanlarda işe yarıyordu. Yiğit, ambulansı takip ederken, kırmızı ışık da durmak zorunda kaldı. Araba aniden durunca Alvina öne doğru savruldu, kapıya son anda tutunduğu için şanslıydı.
"Aptal mısın, sen?" diye bağırdı Yiğit. "Neden kemerini takmıyorsun?"
Alvina bu ani çıkışına şaşırdı. Yeniden akmaya hazırlanan gözlerini sinirle kırpıştırdı. Emniyet kemerini takıp, başını cama çevirdi. Yiğit, sessiz kalışından kırıldığını anlamıştı, Alvina başkalarının aksine kırıldığında sessizleşir konuşmazdı. Çok sonra öğrenmişti, sesizleşmesinin ardındaki asıl sebebi. Babası. Babası ona bağırdıkça sessiz kalmasını, sesini çıkarmamasını istediği için. Yiğit, pişman olup kendisine kızdı, o adamdan farklı görünmüyordu şu an. Arabalar yeşil ışıkla beraber harekete geçince, Yiğit, bulduğu sağ ve sol aralıklardan hareket ederek çok geçmeden ambulansa yetişebilmişti.
🌺
Hastaneye ulaştıklarında, Lavin'i sedyede muane eden hastane doktoru, önce gözlerine sonra yaralı bölgeye baktı ve yüksel sesle, "Uyuşturucu testi istiyorum," dedi sedyenin çevresinde toplanmış genç doktorlardan birine. Ardından hızlıca ekledi. "Hemen ameliyathaneye."
Edim, Lavin'in arkasından gitmek istedi fakat önüne çıkan bir görevli durdurdu, "Bu formu doldurmanız gerekiyor," dedi. Edim isteksizce formu ve tükenmez kalemi alırken, uyuşturucu testinde de bir polis vakası olacağını düşündü. Lavin uyandığında bir de polis sıkıntısı olmamalıydı.
Hemen arkasından gelen Yiğit, form kâğıdını alıp, "Sen git, Edim," dedi kağıda kabaca göz gezdirirken. "Biz hallederiz, zaten genel form bu. Olayla ilgili ön bilgi formu ve kimlik bilgileri için."
Edim, başıyla onaylayıp, "Turgay abiyi ara," dedi düz bir sesle. "Hastane polisi devreye girmeden en azından Selçuk bu işe el atmalı. Doktoru az önce uyuşturucu testi de istedi."
"Tamam, sen merak etme."
Edim uzaklaştığında, Yiğit formu Alvina'nın eline verip, "Şuraya otur," dedi oturak yerini işaret ederek. "Bildiklerini yaz, geliyorum."
Alvina dediği yere oturup, formu doldurmaya başladığında, göz ucuyla genç adama baktı. Yiğit biraz uzaklaşarak telefonuyla Turgay'ı aradı. Sonunda açıldığında, "Abi, sorunumuz var," dedi uzun parmaklarını saçlarından geçirirken. "Yardımın gerekiyor."