31 ▶️| "SİYAH İNCİ"

313K 11.4K 4.7K
                                    

Merhaba, çok beklediniz biliyorum hatta bunu söylemeye de haklı görmüyorum kendimi ama bölüm hakkında yorumlarınızın fazlalalığını görürsem 31. Bölüm yarın ya da sonraki gün sizinle olacak. ❤

Keyifli okumalar.

31. BÖLÜM | SİYAH İNCİ

Hayata meydan okuduğum bir yer vardı, baş tarafını unuttum.
Ortalarında bir yerde bir kadını öptüm.
O kadar büyülüydü ki
İki şahit rüya dese, gerçek olmadığına inanırım.

🍁

O sabah her şey, yaşamın akışına göre normal seyrinde ilerliyordu. Edim, Lavin'e bakmak için odaya girdi, dün geceyi başka bir odada geçirmişti; Lavin'in rahat etmesini, gergin ya da sinirli hissetmesini istemiyordu. O, bir erkeğin güzel sözlerinden pek etkilenmiyor, etkilense bile ona göre hareket etmiyordu. Kalın perdelerden süzülen cılız ışık odayı tam olarak aydınlatmıyordu.

Hâlâ uyuduğunu görünce, çıkmak için hareketlendi fakat inleme sesi duyunca, adımlarını önce perdeyi açmak için pencere tarafında yönlendirip perdeyi açtı, sonra yatağa doğru çevirdi. Genç kızın yanına yaklaştıkça soluk yüzündeki yanaklarına boya sürülmüş gibi kendini belli eden kırmızılık ateşi olduğunu gösteriyordu. Sol yanağına elini dokundurdu, yanılmamıştı, yanıyordu.

"Baba," dedi Lavin tarazlı bir sesle. "Beni bırakma."

Lavin'in sayıklama halinde ağzından çıkan cümle, bir yılanın ağzından çıkan zehirli bir ıslık gibi, elinin olduğu yerde donmasını sağlarken parmak uçlarından koluna doğru zehirli bir uyuşma yayıldı. Bir an elinin altındaki yüzü yabancı geldi, kaçırma nedeni aklına geldi. İçindeki seste büsbütün rahatsız etmeye başlamıştı. Kendisini zelil bir esaret içinde hissetti. Sanki bu cümlenin kelimeleri birer askere dönüşüp muhasara altına almıştı kendisini. Bu ara, genç kızın babasını da unutmuştu. Günler sonra ilk kez o adamı hatırladı.

Sertleşen bakışlarında, soğuk bir alevin parıltıları yanıyordu. İçten gelen bir dürtüyle elini çekip, binbir düşünceyle doğruldu. Sabrının tükendiğini hissediyordu, gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı. Neden, neden, o adama ihtiyaç duyuyordu? Niye durup dururken onu sayıklamıştı?

Neyi vardı böyle? Rüya, insanın aklının eremeyeceği en tuhaf şeydi. Uzağında kalanlarla, bir anda sanki bir parazitin içindeymiş gibi birleştirebilirdi. Buna sinirlenecek bir şey yoktu ama, sanki bu rüya içinden duman çıkan bir ateşten farksızdı.

Uzun bir susuştan sonra, sert bir sesle, "Nergis!" diye seslendi.

Nergis, bir dakika dolmadan odanın açık kapısında belirip, "Ne oldu?" diye sorarken içeri girdi. "Bir sorun mu var?"

Genç kızı işaret edip, "Lavin," dedi Edim. "Ateşi çıkmış."

Nergis, çoktan ahlayıp vahlayan bir sesle, "Tüh, dün banyo etmesine izin vermemeliydim, üşütmüş olmalı," dedi hemen yanına oturup ateşini kontrol ederken. "Ben, kahvaltıyı hazırlayıp getiririm, sonra ilaç içiririz. Sen, Lavin'i uyandır."

Edim, yüzünü ovalayıp cevap verdi. "Tamam."

Nergis odadan çıkınca, genç kızın yeniden, "Baba," diye zar zor fısıldayışını duydu. Sesi acı çeker gibi titrek çıkıyordu. Lavin'in yüzüne uzunca baktı. Acı mı çekiyordu? Kıskançlık duyduğunu hissetti. Lavin o adamdan asla vazgeçmeyecekti, zihnine öyle bir yerleşmişti ki, ateşli hastalığının içinde bile... Ondan yardım istiyordu. Kendisi de, o adamın canını almaktan vazgeçmeyecekti. Bu hayatta söküp atamayacağı ve kusursuz hissettiği bir şey varsa, o da içindeki nefret duygusuydu. Sanki tenine ikinci bir ten olarak eklenmiş gibiydi. Ayırmaya kalksa, kanar yine de kopmazdı teninden.

İNTİKAMIN PENÇESİNDE (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin