27 ▶️| "BABA"

331K 13.9K 6.4K
                                    

Benimle beraber olanlara ve olacaklara, teşekkür ediyorum.

Keyifli okumalar...

27. BÖLÜM | BABA

Yalan, sığınılacak güvenli bir bina ve görkemli görünse de, doğrunun çekim alanında işe yaramaz. Binası çöker, görkemi söner. Doğru her zaman bir şekilde kendisini ortaya çıkarır, yalan doğrunun altında ezilirdi. Onunki de birkaç saat sürmüştü.

"Kardeşimi bıraktığım kadın, seni görmüştü. Babamla karşılaşınca söylemiş," dedi genç kız, bunları anlatmaktan dolayı sesindeki mırıltıda ve içinde beliren his; utançtı. Babasının ona yaptıklarından utanıyor görünüyordu. "Dün gece geç gitmem de var tabii. Seninle olduğumu sanmış."

Yiğit, hızla genç kızı baştan aşağı süzdü. Hastane odasına geldiğinden beri onda bir tuhaflık, bir eksiklik olduğunu anlamış, yanılmamıştı. "Sana, bir şey..."

"Hayır," diye yalan söyledi genç kız. "Başka bir şey yapmadı."

"Niye bana haber vermedin?"

Alvina yüzüne tuhafça baktı, "Neden, sana haber verecektim ki?" diye sordu. Daha çok, ne alakası var gibi iğneleyici tonda çıkmıştı sesi.

Onun gözünde sokağa atılmış zavallı bir sokak köpeği gibi görünmek istemediği açıktı ki Yiğit yardım isteyeceği son kişi bile olamazdı. Ona tutunmak istediği en zor dönemde, yoktu. Bundan sonrada olmasını istemiyordu.

Yiğit, sinirle bir adım kıza yaklaşarak, "Alvina, ben...," dediğinde genç kız bir adım geriye çekildi. Bu kızın hayatında olmak istiyordu, yeniden yaşantısına kabul etsin istiyordu ama Alvina bıraktığı gibi değildi. O küçük kız değildi. Genç kızın yüz mimikleri yumuşaktı ama gözleri; hissiz, üzgün ve kırgındı. Sanki özellikle aralarında görünmez bir sınır olsun istiyordu. Genç adam, hissedebiliyordu. "Boş versene."

Alvina'nın bileğinden kavrayıp çıkışa yöneldi. Ayakkabılarını giymelerinin ardından, beklemeden dışarı çıktılar. Yiğit, arabasını getirirken genç kız yol kenarında bekliyordu. Araba geldiğinde yolcu koltuğuna geçti, iki günde ne çok binmişti bu arabaya. Başındaki şalı çıkarıp, dalgınca çantasına koydu.

Alvina, genç adamın kafasından geçen hesapları bilmediği için rahatsızdı. "Nereye gidiyoruz?" diye sordu. "Babam, çok kızar. Yani ısrar edecek olursam."

Yiğit, gözlerini yoldan ayırmadan cevap verdi. "Evine götürmüyorum."

"Nereye o zaman?"

"Gidince görürsün," dedi genç adam. Şimdiden söylerse, genç kızın itiraz edeceğini çok iyi biliyordu. Ki bu cevap bile kızın yüzünün asılmasına sebep olmuştu.

Üstelik sinirli olması gereken kişi babasıydı. O adam, babalık bahanesi ya da babalık hakkı mıydı adı altında hâlâ bu kıza işkence etmeye devam ediyordu belli ki. Alvina'nın, muhtemelen üniversite ve çalıştığı kafe arasında gidip gelmekten başka hayatı yoktu. Her günün, bir önceki güne benzemek dışında, bu günlerin içindeki tek değişiklik; babasının arada aşırıya kaçan sinirlenmelerinin denk geldiği günlerde dışarı atması olduğuna emindi. Ama diye geçirdi aklından bu son olacak. Alvina her ne yaşıyorsa, bunu öğrenecek ve yeniden hayatında bir yer edinecekti.

Aklına kardeşi geldi, "Alvina?" diye sordu, gözleri kısa bir an yoldan ayrılıp kıza bakarken. "Kardeşin, o nerde?"

Alvina, birden onu sormasıyla hayretinden donakaldı. Karşısında taş gibi durmayı bırakıp cevapladı. "Evde, o," dedi. "Uyuyordu."

İNTİKAMIN PENÇESİNDE (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin