BÖLÜM 5 ~TEBESSÜM~

4.5K 141 5
                                    

Arif dediği adam gelip kolumdan tutup koridorun sonuna kadar çekeleyip "bekle burada sakın bir yere gideyim deme zaten buradan bir yere  çıkamazsın "
deyip odaya geri döndü.
Ne yapmam gerektiğini bilmiyordum hayat beni dibe çektikçe çekiyordu. Buradan çıkmaya yeltenirsem diğerlerine yakalanacaktım belkide bunlarla gidip suçsuz olduğuma ikna edersem kurtulabilirdim. Ben kendi kendime düşünürken o adam ve adının Arif olduğunu öğrendiğim adam bana doğru gelmeye başladı kolumu kavrayıp onun peşinden asansöre kadar sürükledi. Asansörden inip lobide ilerlerken bir yandan da etrafı kontrol ediyordum ama gözüme çarpan kimse olmamıştı. Otelden dışarı çıktığımızda o adam gelen siyah bir arabanın şoför koltuğuna geçiceği sırada yan taraftan bir ses ile herkes o tarafa döndü.
"Heyyy ne yaptığı sanıyosun o buradan çıkamaz."
Beni kaçıranlar olduğunu anlamamla gözlerim dolmaya  başlamıştı, belkide gerçekten kurtuluşum yoktu.
"Ne sıfatla işime karışıyosun ?"
Dedi ürkütücü ve bir o kadar da mükemmel sesiyle.
"Selim Koşerin malı bu kız hiç bir yere gidemez."
Dedi adamın gözleri beni buldu ve baştan aşağı iğrenerek süzdü bu gerçketen canımı çok yaktı. Beni iyice süzdükten sonra adama dönüp.
"Selim beye benden selam söylersin onunla işim bittiğinde alabilirsiniz."
Diyerek yeniden bana iğrenerek baktı ardından diğeri
"Adınız ne yani Selim beye kim adına selam götürmeliyim ."
"Doruk Taşhan dersin tanır o beni"
deyince  kafasıyla onaylayıp geri çekildi ardından adının Doruk olduğunu öğrendiğim adam.
" Arif vazgeçtim kızı depoya götürme benimle gelsin sen kalan işleri halledersin"
"Tamam abi" deyip beni arabaya doğru iteledi ve ön koltuğa doğru resmen fırlatıp üstüme kapıyı kapattı.
Diğer tarafa da o binip arabayı çalıştırdı. Uzun bir sessizlikten sonra o
"Şu kılığından ne halt olduğunu anlamam gerekirdi ."  diyerek pisçe sırıtırken.
"Be- ben  aslında açıklayabilirim .. "
" açıklanacak bir şey yok ben sana soru sorana kadar da bir daha ağzını açma."
Resmen benim bir fahişe olduğumu düşünüyordu. Gözlerim yeniden dolmaya başlamışti halbuki güçlü durmam gerekirdi bir an önce bunların elinden kurtulmalıydım beni onalara geri vermekten bahsettiğine göre kendim bir şekilde kaçmalıydım.
Uzun bir süre sonra karanlı bir yolun sonunda ormanlık bir alan içinde ahşap bir eve geldik. O arabadan inince bende indim ardından gelip kolumu tutarak çekiştiriyordu bir kaç gündü o kadar çok bunu yaşadımki kollarım morarmıştı artık. Kapıyı açıp ışıkları açtı ve beni bir odaya sokup yatağa doğru fırlatıp
"Seninle ilgenene kadar bu odadan çıkma beni yorma canını yakarım"
Diyerek gitti. Benden ne istiyordu neden buraya getirmişti anlam veremezken odayı incelemeye başladım ev gibi bu oda da zevkle döşenmişti.
Olanların ardından o kadar yorgun hissediyordum ki gözlerim istemsizce kapanmaya başlamıştı.

-----------
Gözümü tuvaletimin geldiğini hissettiren baskıyla açıp kendimi hızla odadan dışarı atmamla bir bedene çarpmam bir oldu utançtan kafamı eğerek
"şey lavobo ne tarafta acaba "
"Koridorun sonunda soldan ilk kapı" dediği anda koşar adımlarla gidip işimi halledip çıktığımda.
"Buraya gel" diye gür sesiyle evi inlettiğinde sesine doğru gittim. Amerikan mutfağı olan bir salonda koltukta oturuyordu.
" Beni iyi dinle ne olduğun ne halt ettiğin umrumda değil dün duyduklarını gördüklerini unutacaksın sakın ama sakın birine söliyeyim deme ölümün elimden olur. Ayrıca kimle çalıştığınıda öğrendiğime göre gözüm üzerinde olacak ."
"Ben zaten kimseye bir şey söylemem gerçekten lütfen beni bırakın."
Derken gözlerim dolmuştu yüzüme bakmadan konuşmaya devam etti.
" dediğim gibi gözüm üstünde olucak ayrıca merak etme seni bugün geri vericem işinden geri kalmazsın"
Diyerek iğrenç bir şekilde sırıttı söylediklerine inanamazken bir anda ağlamam şiddetlendi
" Hayır hayır beni yanlış anladın beni onlara verme lütfen bırak evime döneyim lütfenn"
söylediklerimle birlikte bana döndü şaşkın bir ifadeyle ve ağlamam daha da şiddetlendi daha fazla dayanamayıp yere bıraktım kendimi .
"Neyden bahsediyorsun söz verdim seni onlara geri vericem zırlamayı kes topla kendini ve numara yapmaya bir son ver ."
Dedikleriyle şoka uğramıştım ne rolünden bahsediyordu.
"Ben gerçekten istemiyorum bakın beni kaçırdılar iki gün önce ve tehtidlerle zorla yaptırdılar bende dün tam kaçıcakken size yakalandım yemin ederim her şeyi zorla yaptırdılar ben daha 18 yaşındayım okulum vardı benim lütfen bırakın beni söz veriyorum kimseye bahsetmicem evime gitmek istiyorum artık" diye ağlamaya devam ederken kısaca yüzüne bakmak için kafamı kaldırdığımda dikkatlice bana baktığını gördüm.
Uzun zaman geçtikten sonra ben ağlamaktan kızaran gözlerimi silerken sessizliği bozdu ve
"Evine gidemezsin bu aptallık olur seni bulurlar."
bana yardım mı edicekti inanamayarak yüzüne baktım.
"Yeterki beni onlara verme yalvarırım."
"Şimdi beni dinle bir anlaşma yapıcaz seni onların elinden bir tek ben kurtarabilirim. Başka türlü dönüp dolaşıp yine yanlarında alırsın soluğu. Bu yüzden seni ben alıcam, artık benimle çalışacaksın dua et iyi tarafımdan kalktım. Ayrıca en ufak hatana bakar seni onalara teslim etmem."
Söylediklerini sindirirken
"Tam olarak ne işi yapmamı istiyorsunuz."
"Soru sormak yok şimdi kalk şu üzerini değiştir kaldığın odada giyecek bir şeylerin olması lazım."
söyledileriyle kalkıp odaya gittim beyaz dolabın kapağını açtım kadın kıyafetlerinin olduğu dolaptan bulduğum ince bir kazak ve pantolonu üstüme geçirip çıkardığım küçücük bez parçası olan elbiseyi katlayıp kenara koydum.
Salona geri döndüğümde Doruk
"Acıktım mutfak orda yiyecek bir şeyler hazırla sende ye."
Dediğinde mutfağa doğru gidip buz dolabını açtım,dolapta çok bir şey olmasada yumurta olduğunu görünce hemen alıp bir tava aramaya başladım kaç gündür doğru düzgün bir şey de yemediğimden feci açtım ,bulunca yağı gezdirip yumurtaları kırdım pişince bir tabakla masaya koydum ekmek ve çatalı da koyduktan sonra.
"Hazır gelebilirsiniz."
Dediğimde kalkıp masaya geçip baştaki sandalyeye oturup yumurtaya baktı ben bir şey söyler diye kendimi yiyip bitirirken o ekmeği eline alıp yemeğe başlamıştı bile ben hala ayakta dikilirken.
"Orda dikilmeye devam edecek misin? otur ve bir şeyler ye ."
Başımla onaylayıp masaya oturdum ve tabaktaki yumurtanın bir köşesinden de ben yemeye başladım o kadar açtım ki yediğim şey çok lezzetli geliyordu.
Yumurta bittiğinde doruk kalkıp eski yerine oturunca bende masayı toplayıp bulaşıkları yıkadım. Salona doğru yürürken akşam üzeri olduğunu gördüm demekki geç bir saatte uyanmıştım.
"Adın ne?"
Duyduğum sesle kafamı ona çevirdim.
"Güneş"
Sessizlik..
Cevap gelmeyeceğini anladığımda kaldığım odaya doğru yürüdüm, yatağa oturup olanları düşünmeye başladım.
Üzerime bir ağırlık çöktüğünden gözlerim kapanmaya başlamıştı ki odanın kapısı açıldı.
"Ben çıkıyorum evde teksin saçma sapan bir şey yapma senin için kötü olur." Duyduklarım uykumun açılmasına yetmişti, dış kapının sesini duymamla salona geçip evi inceledim salonda bir televizyon vardı ve ben televizyon izlemeyi severdim. Kanepeye oturdum e kanallarda gezinmeye başladım bir dram filmine denk geldiğimde durup izlemeye başladım. Başlarda salya sümük ağlasamda sonlarına doğru yine gelen ağırlıkla gözlerimi kapadım..

------------
İçeri vuran güneşin tatlı gülümsemesi uyanmama sebep olurken uzandığım kanepeden doğrulurken üzerimdeki bahtaniyeyi farkettim . Yok artık beni salonda uyurken görmüş rezil oldum diye düşünürken üzerime bahtaniye örtmüş olmasına çok şaşırmıştım.
Ondan korkup ona mecbur olmam ürkütücü olsada bu yaptığı ve günler sonra bu yüzümde ki tebessüm korkutucu olmadığını kanıtlar gibiydi..

Karanlık GüneşWhere stories live. Discover now