1. Bölüm

693 72 88
                                    

(hikayeye başlamadan bir uyarı {istek, rica}:
Eğer ilk bölüme oy verip gidecekseniz lütfen hiç oy vermeyin. Eğer birkaç bölüme oy verip gidecekseniz de, karşılıklı oy için yapacaksınız da öyle.
Sonra gerçekten çok orantısızlık oluyor ve moralim bozuluyor.)


"İkiniz de buraya!"

Yorgunluktan bitkin vaziyetteydim. Sabahtan beri matematiksel hesaplamalar zihnimle birlikte vücudumu da ağırlaştırmıştı. Ancak ilgilenmem gereken iki ufaklık vardı.

Kapının ağzında duran üç yaşındaki kızım "Ben küstüm seninle." Diye konuşunca tek kaşımı kaldırdım.

"Neden?" İlgili soruma omuz silkti. Onun ikizi olan oğlum ise sevimli, Doremonlu şortuyla koşarak kucağıma atıldığında oturduğum yerde Minho'nun abanmaları sonucu yan tarafıma düştüm. O durmadan bana sarılıp öpmeye çalışırken gülüşmeye başladık. Ufak kızımsa yandan yandan bize bakarken yerde olan kolumu açıp koşması için işaret ettim.

"Gel buraya!" Tamamen bir ayı yavrusuna benzeyen kızım Lana da bana koşunca onları göğsümle kollarım arasına sıkıştırıp tekrar oturur pozisyona geldim.

"Uyumamak için bunu yapıyorsun değil mi?" Oğluma sorduğumda başını yana yatırarak gözlerini kaçırıp sırıttı. Sonra yan yatmış bedenimin üstünden düşüp göğsüme kızımla birlikte sokuldu.

"Hiç şansınız yok, uyuma saatiniz çocuklarım." İkisiyle birlikte yerden kalkıp onları yatağıma oturttum.

Eve daha yeni gelmiştim, daha siyah kumaş pantolonumu, beyaz gömleğimi ve siyah yeleğimi bırak çıkarmayı elimi yüzümü bile yıkayamamıştım. Sadece ceketimi bir köşeye atmıştım. Çünkü evimde küçük, sevimli iki haşere barındırıyordum. İkisi de birbirinden şişko ve oldukça yaramaz özellikte olan çocuklarımdı. Kolumda, derisinden dolayı artık fazlalık yapan saatimi bile daha yeni çıkarıyordum.

"Odalarınızdan pijamalarınızı alıp geliyorum, o zamana kadar uslu uslu oturun, tamam mı?" İşaret parmağımı sallayarak konuştuğumda ciddiydim, bir de bu saatte daha fazla uğraşmak istemiyordum. Onlar da ciddiyetimi anlamış olcak ki ikisi bir ağızdan "Tamam!" Dediler. Bende odalarına yöneldim.

Ben Kim Jongin. Üç yaşlarında olan ikiz çocuk babasıyım. İyi bir şirkette muhasebeciyim. İşimi, saatleri belli ve çok yorucu olmadığı hâlde bana getirisi iyi olduğu için seviyorum. Ancak beni gören birçok kişinin işime yakışmadığımı söylemesi can sıkıcıydı. Elbette bunu iyi bir şey için söylüyorlardı, görünüşüm, giyinişim ve duruşumdan benim ancak bir manken olabileceğimden bahsediyorlardı. Ama bunun devamlı dile getirilmesi bu aralar iyice canımı sıkıyordu. Çünkü ben sözlerden etkilenen biriydim ve bu saatten sonra söylemlerden dolayı işimden soğumak kötü olurdu. İşimle çocuklarıma iyi bir ortam sağlıyordum ve bunu uzun emekler sonucu elde etmiştim. Ben sabah sekiz de evden çıkarken çocuklarım daha uyuyor oluyordu, bakıcılarında ise evin diğer anahtarı olduğu için saat dokuz da geliyordu. Bazen inisiyatif gösterip mesaiye kalınca gelmemi bekliyordu ama genelde saat dört de yine gelmeme bir saat kala çıkıyordu. Ben de genelde akşam beş de evde oluyordum.

Çocuklarımın anneleriyse yoktu. Aslında iki yıl önceye kadar vardı ama bizi terk ettiği için oğluma ve kızıma sadece ben yetmeye çalışıyordum. Bir baba olarak ne kadar yetebiliyordum veya becerebliyordum bilmiyorum ama arada ablamlar ve annem de yardımıma koştukları için iyi idare ediyordum. En azından bebekliklerinde olduğu kadar zorlanmıyordum.

Elimde pijamalarla odama döndüğümde iki ufak beden de gözlerini bana çevirdi.

"Lana, neden bana küstün kızım?" Önce bana küsen kızımla ilgilenmem gerektiğini düşündüğüm için onun üstünü çıkarırken sordum. Yaz gününe uygun, kızıma Marie kedili pijamalarını giydiriyordum. Pijamaları genellikle sevdikleri çizgi film karakterlerine aitti.

I Love Rock 'N Roll || SekaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin