1. Bölüm: Sahte Sevgili

3.5K 68 59
                                    

Multimedya: Ceren&Selim

Yıllar sonra Selim'i bulmuştum. Onu ömür boyu bekledikten sonra bulmuştum. Selim'i küçüklüğümden beri tanıyordum ve onu tanıdığım andan beri onu delicesine seviyordum. Üniversite için okullarımız ayrılmıştı. Lisede de şehirler farklıydı ama ben zaten lise okumadım. Onun yerine bir tür sınava girdim. Üniversitede ikimizin de farklı şehirlere gideceğini düşündüğüm için ABD'ye gittim ve GED'e girdim. GED, ABD'de liseyi bitirmek yerine isteğe bağlı olarak girilebilen ve sınava giren kişinin lise eğitimini tamamlamış olduğunu kanıtlayan bir tür test. İşte ben o teste girdim.

GED'e girdikten sonra sonuçların açıklanmasını bekledim. Bir süre sonra sonuçlar açıklandı ve benim sonucum gayet olumluydu. Ben artık liseyi bitirmiş sayılıyordum. Ne mutlu bana. Genç yaşımda üniversiteye başlayacaktım. Başladım da zaten. Türkiye'ye geri dönmedim. Çünkü Amerika'daki bir üniversitede okumak benim iş imkanlarımı çoğaltıyordu.

Amerika'da ki birçok üniversitenin sınavına girdim ve bilin hangi üniversiteyi kazandım? Harvard! Gerçekten de çok iyi bir okuldu. Görmediklerimi gördüm, bilmediklerimi bildim. Muhteşem bir üniversiteydi. Üniversiteyi bitirene kadar Amerika'da kaldım. Bu süre içerisinde Selim'i o kadar az süre gördüm ki. -Aynı zamanda o, benim ondan hoşlandığımı bile bilmiyordu. Sadece onunla iyi arkadaştık o kadar.-

Amerika'daki yıllar çok zor geçmişti. Çünkü Selim yoktu. Caner adında Türk bir arkadaşım vardı ama o, Selim'in yerini tutamıyordu. Selim'in yerini hiç kimse tutamıyordu. Selim'in güzel gözlerini, havalı saçlarını elleriyle arkaya doğru attırmasını ve en çok da o tatlı gülümsemesini çok özlemiştim. Saydığım şeylerin hiçbiri başkasında yoktu. O tatlı gülümsemeyi herkes taklit ederdi ama hiç kimse aynısını yapamazdı. Herkes lens takarak kendi gözlerini Selim'in gözlerine benzetirdi ama lens bile taksalar gözlerindeki anlam Selim'in gözlerindeki anlam kadar güzel olamazdı. Hiçbir lens Selim'in elaya çalan yeşil gözlerine benzeyemezdi. Kısacası bu dünyada Selim'in eşi benzeri yoktu.

Üniversiteyi bitirince 2 sene boyunca Amerika'da lisans yaptım. Bu çok işime yaradı. Ama yine de Selim'i 6 yıldır kesik kesik görüyordum. Ama artık kesik kesik görmeyeceğim. Çünkü şuan Türkiye'deyim. Kendime çok iyi bir iş buldum ve Selim'in üniversiteyi bitirmesine 1 yıl var.

Gerçekten de en güzel olaylar benim başıma geliyor. Özellikle de benim iş bulduğum yer Selim'in olduğu şehirde. Yani Ankara'da. Artık Selim'i görmek çocuk oyuncağı. Ama ona "Senden hoşlanıyorum" demek GED'den bile zor.

Neyse, Selim ile buluşacaktık. Buluşma için çok heyecanlanmıştım. Nasıl olsa onu 6 yıl boyunca canlı canlı görmemiştim. En sonunda Selim'e "Ben seni seviyorum" diyecektim. Arabama bindim ve buluşacağımız kafeye gittim. Arabayı bir yere park edip kafede boş bir yer bakındım. En sonunda boş bir yer bulmuştum ki arkadan Selim'in sesi geldi. "Ceren, biz buradayız."

O az önce "Biz" mi demişti? Yanında kim vardı? Hemen arkamı döndüm. O an içinde arkama döndüğüme pişman oldum. Çünkü Selim'in yanında tanımadığım ama güzel olduğunu düşündüğüm bir kız vardı.

Ben o kızın karşısında çok "çocuk" gibi duruyordum. Selim gerçekten de güzel bir kız bulmuştu ama. Ben ne diyorum? O benim hoşlandığım kişi.

Selim'in bana gösterdiği sandalyeye oturdum. Selim ile konuşmamız başladı. Selim'in yanındayken çok heyecanlanıyordum ama bu heyecanımı hiç belli etmiyordum. Bazen buna kendim de şaşıyordum. Eminim etrafımdaki insanlardan birine bunu anlatsam onlar da şaşardı. Ama ben içimde kopan fırtınaları dışarıya vurmuyordum. Hissettiğim tüm duyguları hayallerimde güzel şeylere çeviriyordum. Çünkü bu şekilde huzuru azda olsa tadabiliyordum.

Selim, yanındaki kızı göstererek:

"Ceren bu benim sevgilim Yaren."

demişti. Onun adına hem sevinmiştim hem de o kızın katili ben olacağım için üzülmüştüm. Ne de olsa o kız benim erkeğime bulaşmıştı. Değil mi?

Yaren denen erkek hırsızına otuz iki diş gülümseyerek:

"Ah, buna çok sevindim."

dedim. Sonra da Yaren bana bakarak:

"Seninle tanıştığıma çok memnun oldum Ceren. Selim bana senden bahsetmişti. Gerçekten de söylediği gibi tatlı ve güzel bir kızmışsın."

dedi. Selim de ona destek çıkarak bana şöyle dedi:

"Gerçekten de öylesin Ceren. Tatlı ve güzelsin. Ama ne yalan söyleyeyim, bence bu dünyada Yaren'den güzeli yok."

Selim'in söylediklerine sevinsem mi kızsam mı bilemedim. Hem bana tatlı, güzel diyor sonra da Yaren'in daha güzel olduğunu söylüyor. Bu aynı; birisinin başkasını çukura gömüp sonra da gömdüğü kişiyi çukurdan çıkarması gibi bir şey. Aslında tam tersi. Birisinin başkasını gömüldüğü çukurdan çıkardıktan sonra o çukura geri gömmesi. İşte bu olay tam benim durumum. Beni çukura gömen de Selim'in ta kendisi.

"Merak etme Selim. Benim sende gözüm yok. Ben Caner ile idare ederim."

"Caner kim?"

"Ben bir süreliğine Amerika'da okudum ya."

"Bir süre dediğin 6 yıl."

"Evet işte o süre içerisinde Caner bana Amerika'yı gezdirdi falan filan. Onunla çok şey yaptık. İstersen seni onunla tanıştırayım. Hem sevgilimle biraz vakit geçirmiş olursunuz."

Ben az önce "sevgilim" mi demiştim? Bu çok kötü oldu. Caner bir duysa. Hemen Caner'e mesaj attım: Barbekü Kızı kafesine gelir misin? Çok önemli. Birde zahmet olmazsa sanki benim erkek arkadaşımmış gibi davranır mısın?

Cevap çok kısa sürede geldi: Barbekü Kızı dediğin yer benim çocukluğumda gittiğim kafe mi? Hani sana bahsettiğim.

Caner'in mesajını alır almaz bende ona 'Evet orası, çabuk ol' diye mesaj attım. Selim mesajlaşmalarımı fark etti ve bana "Ne oldu? Sevgilinle mi muhabbet ediyorsun? Bak benimle olmadığın 6 yıl onunla oldun. Bari yarım saatçik benimle ol. Ne kaybedersin ki?" dedi. Selim bana öyle deyince bir tuhaf oldum ve ona "Benim mesajlaşmam o anlamda değildi. Caner'i de buraya davet ettim de. Yani tanışmanız için." dedim. Selim ona dediğim şeyden memnun bir şekilde Yaren'e bakarak "Bana uygun." dedi. Yaren'in burada olduğunu unutmuştum. Kız yıllardır bizi dinliyordu sanki.

Ama benim 6 yıllık yokluğumda o, sürekli Selim'le muhabbet etmişti. Şimdi de ben etmeliydim. Bizi istediği kadar dinleyebilirdi. Ya Caner? O da Yaren gibi davranıp beni dinler miydi? Yani ona Erkek arkadaşım gibi davran dersem. Ya da acaba ben mi onu dinleyeceğim yoksa o mu beni?

Ömür BoyuWhere stories live. Discover now