15. Bölüm: Caner benim ağabeyim, Yaren ise benim kardeşim!!!

187 17 16
                                    

Sizi çok beklettim biliyorum ama emin olun bir daha böyle bir şeyin olmamasına dikkat edeceğim. Şimdi direk sizi bölümle başbaşa bırakıyorum. İyi okumalar! Umarım bölümü seversiniz.

Multimedya: Melisa Bulut ve giydiği kıyafet

"Yani bu elbise Yaren'e mi ait?" diye bir soru sordum anneme. O da bana kısa ama merak uyandırıcı bir cevap verdi. "Hayır, diğer kızımın. Derin'in."

***

Derin'den

Artık Ceren'le arkadaş değildim. Bir daha olmayacaktım da. Bana yaptığı şey çok kötü bir yalancılıktı. Belki Caner'i gerçekten sevmiyordum, belki de seviyordum, bundan şu an da tam olarak emin değildim ama şu an kesinlikle ben Caner'e aşığım diyemezdim. Önceden de diyemezdim zaten. Ama eğer Caner'e aşık olsaydım, şimdi Ceren'den aldığım darbe beni daha da fena yapmıştı.

"Bir şeyler içmek istemediğine emin misin?" diyen Kerem'in sesini duyduğum anda düşüncelerimden sıyrılıp gerçek dünyaya geri döndüm. 

"Evet, eminim Kerem." dedim en sakin ses tonumu kullanarak.

"Tamam, o zaman. Hadi, hikayeyi baştan anlat." dedi Kerem ve bend eonun bu isteği üzerine Ceren'le ilgili olayı en başından anlattım.

"Caner'i gerçekten seviyor mu peki?" diye bir soru sordu Kerem bana. Bu sorunun cevabı belirsizlikti. Yani cevabını Ceren dışında kimse bilmiyordu.

"Bilmiyorum." dedim Kerem'e. O sırada yanımıza sarışın bir kız geldi. Sarışın, mavi gözlü, beyaz tenli, herkesin hayran olduğu o kızlar vardır ya? İşte aynı o kızlar gibiydi. Üstünde kolsuz beyaz bir tişört vardı. Tişörtün üstünde de siyah renginde "DON'T THİNK FEEL" yazısı vardı. Tişörtünün altında ise lacivertimsi siyah renginde kısa bir şort vardı. Şortun üstünde gri renginde, parlak demirimsi şeyler vardı. Aynı zamanda şortuna taktığı forforlu sarı, ince kemer de çok dikkat çekiyordu. İki kol bileğinde de çeşitli renklerde bileklikler vardı. Ayaklarında ise açık kot rengi, üstünde şortta bulunan gri demir tarzı şeylerden bulunan, sadece ön tarafı kapalı bir ayakkabı vardı. Kısacası çok şıktı ama ayakkabılarını pek beğenmemiştim. 

"N'abersiniz?" dedi gelen kız rahat bir ses tonuyla ve benim sağımda duran sandalyeye oturdu. Ben Kerem'e "Bu kız kim?" bakışları yollarken Kerem de  eliyle "Biraz bekle." diye işaret veriyordu.

"Nasılsın Pelin?" diyen Kerem'in söylediği şeye bakılırsa kızın adı Pelin'di.

"Bana Melisa demeni tercih ederim Kerem ve, iyiyim sen nasılsın?"

"Bende iyiyim Pelinciğim." dedi Kerem 'Pelinciğim' kelimesini bastırarark. Herhalde kızı gıcık etmek istiyordu.

"Her neyse Kerem." dedi Melisa ve ardından tam solunda oturan beni fark etti. "Merhaba?" bu bir kelime veya cümleden çok soru gibiydi. Yani Melisa bunu soru şeklinde söylemişti.

Tam Melisa'ya cevap vereceğim sırada Kerem atladı konuşmanın ortasına. Gerçi hoş, bir konuşmamız da yoktu ortada.

"Derin, bu Melisa. Aslında tek ismi var ama hep Pelin çiçeği ve Yağmur gibi koktuğundan ona bazen Pelin ya da Yağmur diyoruz." dedi Kerem, Melisa'yı bana göstererek. Demek adaştık, yani benimde bir adım Yağmur'du nasıl olsa.

"Evet, eminim bazen diyorsunuzdur." dedi Melisa sinirli bir şekilde Kerem'e. Kerem hiçbir şey olmamış gibi bu sefer beni Melisa'ya tanıttı.

"Pelincim, bu Derin. Ya da diğer adıyla Yağmur. Biz genelde ona Derin deriz ama sen ne dersen de." dedi Kerem beni Melisa'ya tanıtırken. Bu ne rahatlıktı böyle!

Ömür BoyuWhere stories live. Discover now