19. Bölüm: Anlamsız İşkence

145 12 88
                                    

Bu bölümde Melisa'nın kurduğu tuzaklarla uğraşmak zorunda kalan Ceren'e gelsin! Ne acılar çekiyor şu anda :'((

Multimedya: Ceren'i evine götürdükten sonra Melisa'nın hali

İyi okumalar!

Ceren'den

"Bırak beni!" Bağırışlarım hiç işe yaramıyordu. Melisa beni kandırmıştı, beni kaçırmıştı!

"Sus dedim sana!" Melisa'nın bana attığı tokatla daha da perişan hale geldim ama bağırmayı bırakmadım.

"İmdat!" Sesim çıktığı kadar bağırıyordum ama bu bağırışlarım hiçbir işe yaramıyordu.

"Ceren, sana son kez sus diyorum, burada kimse seni duyamaz. Tamam mı?!" Konuşmasının sonlarına doğru sesi daha da yüksek çıkmıştı. Korkuyordum, hemde çok korkuyordum.

"Bana bunu neden yapıyorsun?" Sesim ağlamaklı çıkmıştı, çünkü ağlıyordum. Delicesine ağlıyordum.

"Otur!" Melisa sorumu cevaplamak yerine, bana emir verircesine tek bir kelime söylemişti.

Önümdeki sandalyeye otururken Melisa'nın elindeki tabanca dikkatimi fazlasıyla çetki. Beni...öldürmeyecekti değil mi?

"S..S...Sen b...beni öldürecek mi-"

"Katil olmak için harika bir güne benziyor bence, senin katilin olmak içinse şahane birgün. Sus ve sandalyede kal!" İlk başlarda samimi gelen ses tonu şimdiyse beni fazlasıyla ürkütüyordu.

Sandalyeye tamamen oturduğumda bana "Ellerini sandalyenin arkasına sar." diye bağırmıştı Melisa bana. Tabii, gerçek adı Melisa'ysa eğer...

Ellerimi sandalyenin arka tarafına doğru tuttum, bir bakıma sandalyenin arkasına sarıldım. Bunu yapar yapmaz "Senin gerçek adın Melisa mı?" diye çekinerek sordum.

"Sen neden bu kadar fazla konuşuyorsun? Bitmek bilmeyen merakını da biraz bastır!" diye kızar tonda bir şeyler söyledi bana adını tam olarak bilmediğim kız. Bana adının Melisa olduğunu söylemişti ama ben buradan çıkınca onun adını polislere vereceğim için belki de yalan söyle- bir dakika, ben buradan çıkacağım ne malum? 

Katiim (artık ona böyle demeye karar vermiştim) ellerine uzun bir ip aldı ve benim sandalyenin arkasına sardığım ellerimi bağladı. Bunu yaparken bile elindeki silahı benim başıma doğrultuyordu.

"Sana bir soru hakkı tanıyorum. Bana bir soru sor ve bende ona cevap vereyim. Ama cevabımın doğru olup olmadığını hiçbir şekilde kanıtlayamazsın. Neyse, bir soru hakkın var. İyi düşün." dedi katilim ve elindeki silahla birlikte ayağındaki bot tarzı şeylerin çıkarttığı sesten anladığım kadradırlya yrüyüp gitmeye başladı.

"Dur." dedim sakince ona. Ama sesim istemediğim halde biraz emir verircesine çıkmıştı.

"Sen ne hakla bana-" Onun sözünü kesip kendim konuştum.

"Ne soracağımı biliyorum." Düşünmeme gerek yoktu, aklımdaki iki sorudan birini soracaktım.

1-Gerçek adın ne?

2-Beni neden kaçırdın?

İkinci soru daha mantıklı geldiğinden dolayı onu sormaya karar verdim.

"Ne soracaksan hemen sor." dedim katilim. Onun yanıma yaklaştığını hissedebiliyordum. Başını yanıma eğdi. Benim nefes alış-verişlerimi duyabiliyordu. Yani sanırsam duyabiliyordu.

"Beni neden kaçırdın?" Fısıltı şeklinde ağzımdan fırlayan soruya katilimde fısıltı şeklinde cevap verdi.

"Çünkü öyle istediler de ondan." Bu cevabı beni ürkütmüştü.

Ömür BoyuWhere stories live. Discover now