~54~

10.5K 482 150
                                    

Polisin numarasını tuşlayacağım sırada dikkatim cama vuran adama kaydı,

"Yardım almak için herhangi birini ararsanız, babanızı veya kardeşinizi öldürmek zorunda kalırız..." Ölüm kelimesini duyduktan sonra telefon elimden düştü. Eğilerek almaya çalışırken kafamı direksiyona çarptım.

"Lanet olsun." Diye geçirdim içimden. Telefonu orada bırakıp arabanın kapısını açtım.

"Ne yapacaksınız beni?! Deniz'in adamlarısınız öyle değil mi?"

"Doğru tahmin." Diye sırıttı içlerinden biri ardından kolumdan çekiştirerek arabaya bindirdi.

Yolculuk sessiz geçmişti, içimden Deniz Karahan'a saydırmadığım kelime kalmamıştı. Aklım Kuzey'e gitmişti. Kuzey merak edip beni aramıştı oysa ki ben bu sorunu Aras çözebilir diye neredeyse çocuğun yüzüne kapatmıştım! Üstelik Aras'ın meşgule atması daha çok koymuştu...

"Pardon, sevgilimi arayıp iyi olduğumu söyleyebilir miyim?"

"Patronun amacı zaten sevgiline seni kötü göstermek! Neyden bahsediyorsun sen?!"

"Hayır, bu o sevgilim değil. Yani sevgilim dediğime bakmayın üç yüz tane sevgilim yok... Patronunuz Aras'tan nefret ediyor. Benim sevgilim Aras değil.."

"Ya sabır..."

"Hadi ama! İsteseydim teslim olmazdım akşama kadar arabada otururdum, istediğim kişiyi de arardım!"

"Evet, bizde o sırada babanı mı öldürsek kardeşini mi diye sorardık sana!"

"Pekala..!" Diyerek sırtımı koltuğa yasladım.

"Senin ağlaman gerekmiyor muydu? Veya bağırıp çağırman, kolumuzu ısırman..? Son seçeneği söylemedim farz et!" İçlerinden birinin bu dediğine karşılık gülümsedim,

"Hayatımda ilk defa kaçırılmadım sakin olun, ne siz yorulun ne ben. Neredeyse her sabah gözlerimi farklı bir odada açıyorum..! O sevgilim sandığınız Aras Barkın varya, az çektirtmedi bana! Gençliğim gitti, ve gitmeye devam ediyor!"

Adamlar bu anlattıklarıma karşılık kahkaha atmaya başladılar ve onlara kızamadım. Haklıydılar çünkü, gülünç bir haldeydim! Kendime gülmemek için zor tutuyordum kendimi...

Nihayet arabayı durdurduğumuzda geldiğimizi anladım. Arabadan inerken adam kafama silah dayadığında sinirle ona baktım,

"Kaçmak isteseydim bunu daha önceden yapardım öyle değil mi? Ailemle tehdit ediyorsunuz ve kaçmamı mı bekliyorsunuz?!" Adam bir şey demeden silahı indirdi ve arkamdan yürümeye başladı.

Elindeki viskiyi kafasına dikerek bizi izleyen Deniz'e karşı gözlerimi devirdim. Onun yanına vardığımızda adamlara çıkması için başını salladı,

"Benden ne istiyorsun? Aras'ın karşısına tek başına çıkamıyor musun?! Üstelik bu pis işlerin için kardeşinide kullanıyorsun... Senden iğreniyorum!"

"Şşt, sessiz ol. Senin yerinde olsam iyi dinlenirdim, yarın fazlasıyla yorulacaksın..." Dediklerine karşın gözlerimi kıstım. Ne demeye çalıştığını anlamıyordum.

"Yarın ki planın nedir?" Diye bağırdım sinirle.

"Sürprizz" Çocuk gibi çıkarttığı ses tonuyla beni her geçen saniye daha çok ürkütüyordu. Gözlerime baktıktan sonra tekrardan viskisini yudumladı.

SAPLANTI 2: Tehlikeli OyunlarDär berättelser lever. Upptäck nu