~58~

9.8K 491 50
                                    

Başım ağrıyordu ve psikolojim çökmüştü. Kendimi iyi hissetmiyordum. İlaç içtikten sonra öğlene kadar yatmıştım ve kahvaltı etmemiştim, zaten kahvaltı etmeyi sevdiğim söylenemezdi...

Canım sıkılmıştı ve aynanın karşısında soluk tenimi renklendirmek için makyaj yapmaya başlamıştım...

Yaklaşık yarım saattir makyaj yapıyordum ve bu sanat eserimi silmek istemiyordum. Başımın ağrısının geçtiğini fark ettiğimde abiye elbiselerimin arasından siyah dar ve kısa olan dantelli elbisemi seçtim.

Üzerime geçirdiğimde resmen kendime aşık olmuştum. Gözlerimi aynadan alamıyordum...

Saçlarımada maşayla vakit ayırdıktan sonra neredeyse akşam olmuştu. Acıktığımı fark ederek mutfağa indim bu makyaj ve kıyafetle. Umarım
bi an önce aradığımı bulur ve kimse beni bu halde görmeden odama kapanırdım.

Atıştıracak bir şeyler bulduğumda ağzıma tıkadım ve rujum bozulmuştu ama umrumda değildi. Sabahtan beri doğru düzgün bir şey yemiyordum...

"Hayırdır nereye böyle?" Sesi duyduğumda irkildim.
Hızlıca ağzımdakileri yutmaya çalışarak dudağımın kenarını silmeyi başardığımda arkamı döndüm.

"Bilmem... Belki de çıkarım dışarıya."

"Bu kılıkta olmaz seni ben bırakırım. Veya beni kabul etmezsen dışarıdaki adamlara söyle. Başına bir şey gelsin istemiyorum."

"Kuzey, beni düşünür tavırlarını bırak. Dün gece odasına kız atan ben değildim! Sanki beni düşünüyordun bir şeyler yaparken öghh kusucam şimdi.." Dedim tiksinircesine.

"Aynı şeyler başına gelsin istemiyorsan eğer ben uyarımı yaptım, dikkate almalısın bence." Bakışlarını vücudumun üzerinde gezdirdiğinde rahatsız olmuştum,

"Bakma bana.!"

"Eski sevgilim değil misin? Bakarım."

"Unuttun mu? İki harika kardeşiz? Bakamazsın."

"Pekala. Nereye gittiğini söylemeyecek misin?"

"Hayır." Diyerek hızlıca evden çıktım. Aslında nereye gideceğimi bile bilmiyordum. Siyah topuklularımla nereye gidebilirdim ki? Doğru düzgün yemek bile yiyememiştim !

Her zaman gittiğim restauranta gitmekte karar kıldım. Ama tek başıma bu halde yemek yemek saçmaydı! Selin'i çağırmalıydım. Evet, evet! En iyisi Selin'i çağırmaktı.

Telefonumdan Selin'in numarasını tuşladıktan sonra açmasını bekledim.

-Efendim kanka?

+Selin müsait misin? Birlikte dışarıya çıkalım mı? Takılırız biraz?

-Delfinim yaa ben Kaan'la buluşmak için hazırlanıyordum tam on dakikaya kapının önünde olur. İstersen üçümüz birlikte takılalım?

+Hayır, hayır gerek yok. Siz eğlencenize bakın. Kaan'a da selam söyle.

-Delfin, bir sorun yok değil mi?

+Yok merak etme öylesine aramıştım.

- Peki, kendine iyi bak bebeğim

+Sende öylee gülümseyerek telefonu kapattım.

Saat 11 olmuştu ve aklıma gelen yerle sırıttım.
Lisede sürekli arkadaşlarla gittiğimiz barın yolunu navigasyondan emin olmak için açtım ve ardından
oraya doğru süreceğim sırada güvenlik kapının camını tıklattı,

SAPLANTI 2: Tehlikeli OyunlarWhere stories live. Discover now