5

329 44 23
                                    

Rihanna - What Now

~

Beni mutlu eden adamdan bahsetmiştim ya sana, ona yetmediğimi hissediyorum ama reddediyor. Bu insanı hak etmek için ne yaptım?
-Yasemin'den.

~

Medya, Zühre.

~

Ali ile Cemile evinin kapısını çaldığında Zühre de yeni gelmiş ve acıktığını fark etmişti.

"Gelsenize içeri."

Gülümsemek istedi ancak bunun için fazlasıyla yorgundu, hâl hatır sorma işleri için de öyle. Cemile içeri girerken konuştu.

"Zühre, sende bir hâl var ama..."

Neyse ki karşısındaki insanlar önemsemezlerdi, anlarlardı Zühre'yi.

Kalbi, bedenine yetmemeye başladığından beri bir hâl vardı kızda sorunlar peş peşe gelmişti ama bu seferki hepsinden çok daha farklıydı, belki sorun bile sayılmazdı ama...

"Evet var, anlatacağım ama ondan önce bir şeyler yiyelim. Dışarıdan geliyorsunuz."

Akmaya başlayan burnunu çekti, gözleri yine dolmuştu. Ciğerlerine derin nefesler alarak mutfağa yürüdü ve dolabın içine göz attı, elini yumurtalara uzatırken konuştu, ne yiyeceğine karar vermişti.

"Omlet yapıyorum, itirazı olan?"

Biberli omlet için gereken tüm malzemeleri çıkartırken Cemile çay için su ısıtmaya başladı, bu sırada Ali de eksiklere bakıyordu.

"Yorgun görünüyorsun, sen bırak Ali'yle biz hazırlarız şimdi."

Cemile'nin söylediğinden sonra Zühre oturdu ve genç kızın yağı eritmesini, Ali'nin biberleri yıkayıp doğramasını izledi.

Cemile çaycıya üç bardaklık çay atıp gözlerini Zühre'ye dikti, henüz genç kız bir şey söyleyememişti.

"Zühre korkutma beni, ne oldu?"

Göğsünde bir başkasının kalbini taşıyan kız başını salladı tamam anlamında ama hiçbir şey tamam değildi.

Masaya üçer çatal, bardak ve ortaya yumurta kondu, sonunda Zühre eve gelince arka cebine koyduğu kartı çıkardı. Kız korkuyordu ama bu duygu ona fayda sağlamayacaktı, boşta kalan eliyle çay dolu bardağı kavradı.

"Bağış yapan kadının oğlu benimle görüşmek istiyor."

Yaşayabilmek için bir başkasının kalbini almıştı ve artık ona kalbini veren insana karşı da sorumlulukları vardı.

Şapkacı diye seslendiği çocuk bunda büyütülecek bir şey olduğunu düşünmüyordu ama o ne anlardı ki?

Ne söyleyeceğini bilemeyerek Cemile'ye baktı, o kesin bir cümle bulurdu Zühre'yi rahatlatacak...

Gözlerini yardım ister gibi genç kızın gri gözlerine çevirdi ama o da Ali'deki ifadenin aynısına sahipti.

Gökyüzü kolleksiyoncusu, morarmış göz altları ve titreyen dudaklarıyla tıpkı bisikletten düştüğü zamanki gibiydi şimdi, ağlamamak için kendini zor tutuyordu.

Küçükken de böyleydi onun teni, en ufak bir damla göz yaşından sonra tıpkı gözleri gibi yanakları ve burnu kıpkırmızı kesilirdi.

Hatırlıyordu Ali, zaman ona diğer insanlardan iyi davranmıştı, güzelliğin bir lanet olduğu düşünülürse bile Zühre bu lanetlilerin başında geliyordu. Çok fazla değişmemişti.

Bazı insanlarla nasıl tanıştığınızı hatırlamazsınız ya, Ali ve Zühre de bu insanların arasındaydı. Anneleri arkadaş ve babaları ahbaptı, arkadaş olmaları kaçınılmaz olmuştu ki onlar büyüdükten sonra bile ayrılmamıştı.

"Ne yapacağım?"

Cemile konuştu. "Sen ne yapmak istiyorsun?"

Zühre yüzündeki kararsız ifadeyle genç kıza döndüğü sırada Ali de onunla aynı cümleyi kurmuştu.

"Bilmiyorum Cemile, aklım öyle karışık ki..."

Ali içine üç şeker attığı çayından bir yudum alıp konuştu, konuşma daha iyi bir yöne gittiği için mutluydu.

"İstersen seçenekleri eleyebiliriz, konuşmaya gitmek istiyor musun istemiyor musun?"

Zühre bir an tarttı adamın söylediklerini, korku ve suçluluk duygusuna öyle yoğunlaşmıştı ki doktorun yanından çıktığından beri net bir şekilde düşünmemişti.

"Aslında içimde merak var, bana kalbini veren kişiyi merak ediyorum."

Cemile elini kaldırdı, konuşurken basen kendine hakim olamaz ve dudaklarının yanına ellerini de eklerdi.

"İşte! Eğer buluşmayı kabul etmezsen hep bu merakla yaşayacaksın."

Kalp naklinin gerçekleşmesinin haberi geldiğinde neler hissettiğini hatırlıyordu, sevincini ve umudunu. Aklına ölen kişi gelmemişti, kalbini aldığı insan...

"Ya mutsuz olursam, suçlarsa beni çocuk?"

Kalbini taşıdığı kadının oğlu, onunla görüşmek istiyordu ve çocuğun bilmediği şey Zühre'nin bir korkak olduğuydu.

Genç kız tanımadığı biri tarafından suçlanmaktan korkuyordu.

Cemile'nin sözlerine Ali devam etti, aklına güzel fikirler gelmişti.

"Tamam... Diyelim ki kötü bir şekilde bitti buluşma ve mutsuz oldun, istersen yanında olabilirim?"

Ali çoktan aklında bir plan yapmıştı, Zühre de ona uymaya karar verdi. Cemile bir şey söylemiyordu, yarın katılması zorunlu bir dersi vardı.

"Sonrasında ben de gelirim hatta, olur mu?"

Tüm bu can sıkıcı, kıza hüzün veren düşünceleri dudaklarının arasından çıkan nefesle dışarı attı ve başını salladı kız, gülümsüyordu artık.

Önce Ali'ye baktı.

"Tamam, yarın arayıp ne istediklerini öğreneceğim ama oraya gittiğimde yanımda olacaksınız."

El sıkıştılar.

"Anlaştık."

~

Merhaba, oralarda birisi var mı? Yorum yapsanız ne güzel olur...

Sökük Ruhların İlmeğiWhere stories live. Discover now