3

377 43 13
                                    

Hammerfall - Fallen One

~

Neden herkes mutlu, anlayamıyorum. Savaşlar oluyor, insanlar ölüyor ve yaşayanlar bunun farkında bile değil. Masum bir çocuk çok uzaklarda ölüyorken ben neden yaşıyorum?
-Yasemin'den.

~

Medya, Ali.

~

Zühre kazadan önce öğretmen olmak istese de, kalbini kaybedip başka bir tanesiyle yaşamak zorunda kalınca fikri değişmiş.

Öğretmenlik, doktorlukla yer değiştirmişti.

Bunun için lisede çalıştığından çok daha fazla çalışmalıydı, bunun farkında olduğu için iyileştikten sonra ilk işi iyi bir kurs bulmak olmuştu.

Geceleri yirmi dört saat açık olan bir hazır yemek dükkanında çalışıyor, kazandığı parayı kursa verip kısa bir uykudan sonra oraya gidip ders çalışıyordu.

Bir gün kurstan çıktıktan sonra telefonu çaldı, arayan doktoru Koray'dı. Sıradan birkaç cümleden sonra adam ağzındaki baklayı çıkarttı.

"Biliyorum kararlaştırdığımız gün değil ama bugün bir ara yanıma uğrar mısın?"

Ameliyat öncesi ve sonrası Zühre'ye çok fazla yardımı dokunmuştu bu adamın ama şimdi söyledikleri kızı korkuttu.

"Koray Bey... Kötü bir şey yok ya?"

Zühre daha şimdiden en kötü senaryoyu yazıp oynamıştı, o senaryonun sonunda ölüyordu.

"Hayır hayır, kalbin sağlam, zaten biliyorsun benim uzmanlık alanım beden değil ruh. Konuşmak istediğim konu şeyle alakalı... Kalbi bağışlayan kişiyle."

Zühre çantasını toplayarak zaten boş olan sınıftan çıktı ve doktorun yanına gitti, çıktığında nefes almak ona zor geliyordu.

"Tamam... Hâlâ güzel şeyler olabilir."

Genç kadının titreyen dudaklarından dökülen cümlenin amacı kalbini rahatlatmaktı ancak bu sefer bir cümleden fazlasına ihtiyaç duyuyordu. Doktorun cümlelerine ihtiyacı vardı, otobüsle yaptığı yarım saatlik bir yolculuk sonunda Koray Bey'in kapısının önündeydi, sekreterle konuştuktan sonra zaten onu bekleyen adamın odasına girdi.

Koray Bey'in odası, mavi ve kahverengi ağırlıklı döşenmişti ve ahşap işçiliği belli olan bir masanın etrafında şekilleniyordu, masanın arkasındaki adam gülümsedi. Öndeki iki dişinin arasında küçük bir boşluk vardı ve bunun sayesinde samimi bir görüntü oluşuyordu, üzerinde kısa kollu bir gömlek vardı. Bir tek gözüken kıyafeti oydu.

Genç kız doktorun anlattıklarını dinleyip binadan çıktığında elinde tanımadığı bir numara ve omuzlarına yüklenmiş bir yük vardı. Hıçkırdı, bunun anlamını biliyordu, eğer bir şeyler yapmazsa gözyaşları yanaklarına dökülecekti.

Binaya girmeden önce söylediklerini, bu sefer daha yüksek sesle söyledi.

"Hâlâ güzel şeyler olabilir."

Bir filmden almıştı bu fikri, filmdeki düşünceye göre kötü olayların karşısında kalbi kandırmanın yolu kelimelerden geçerdi ve işe yaramıştı da, yalanlara inanmaya meraklı yapıdaki organ, ona fısıldanan kısa bir cümleyle bile sakinleşebiliyordu.

Az önce otobüsten indiği durağa yeniden gitti ve banka oturarak sırt çantasından telefonunu çıkardı, ona yardım edebilecek birinin ismini arıyordu.

Annesi ve babası işte, kardeşi okulda, Ali ile Cemile ise kendi dertlerindeydi.

Kimi meşgul edebilirdi ki?

Derin bir nefes alıp üçünün içinde olduğu mesaj grubuna girip bir iki kelime yazdı.

'Bu akşam işiniz var mı, ben işe gitmeden önce bize gelir misiniz?' - Zühre

Telefonunu daha kapatmadan bildirimi duydu, mesaj Ali'dendi, Cemile'ye ise iletilmemişti bile.

'Bana uyar, iş çıkışı gelirim size.' -Ali

'Tamamdır, bekleyeceğim.' - Zühre

İnternetini kapatıp kulaklığını telefona takıp bir şarkı seçmişti ki telefonu çaldı. Arayan teyzesiydi.

Gözyaşlarıyla dolan gözlerini kısıp teyzesi Aylin'i düşündü, kadını aklında hep çiçeklerle bütünleştirmiş ve gördüğü her yeşil yapraklı şeyde teyzesini hatırlamıştı.

Teyzesi Aylin'e göre herkesin dünyayı kurtarmasının gereği yoktu, birileri de kapısının önüne çiçek koymalıydı. Dünyayı kurtarmak kadar onu güzelleştirmek de gerekliydi.

"Alo?"

"Zühre n'aber, nasılsın?"

"İyiyim Aylin Abla, Koray Bey'in yanından ayrıldım şimdi eve gidecektim."

"Ne dedi ruh doktorun, bizden daha çok görüşüyorsun o adamla, arayacağın geleceğin falan yok..."

"İşi ve kursu biliyorsun, söz en kısa zamanda geleceğim yanına."

"Hemen yarın gelsene, ben seni arabayla bırakırım işe."

"Bu ara kurs çok yoğun, ben sonraki hafta gelsem?"

"Olur... Uyar bana, hem bu hafta bitkilerle uğraşacağım sen geldiğinde hepsi çok güzel olur."

"Nesi var çiçeklerinin?"

Aylin, genç kız kendini bildi bileli çiçeklere aşık ve onlara bağlıydı. Hayatını yalnız ama mutlu bir şekilde geçiriyordu ama Zühre'nin aklının bir köşesinde Koray ile ne kadar yakışacakları düşüncesi vardı.

"Sorma, bahçenin her yanında güveler var, bu zamanlarda hep oluyor. Yaprakların yarısını yemişler de onları temizleyeceğim yarın, ilaç aldım onlar için. "

Güveler... Kaşlarını çattı genç kız, tanıdık geliyordu bu his ona. Sanki bir avuç güve dadanmıştı mutluluk yapraklarına.

"Anladım, kolay gelsin, haftasonu tatilinde gelirim belki yanına."

"Peki sen bilirsin, haber verirsin bana, sesin bir tuhaf geliyor o doktor seni üzecek bir şey söylemedi, değil mi?"

Zaten kızdaki farklılığı anlamasa olmazdı, kötü gidebilecek her şey kötü gitmeli ve Murphy haklı çıkmalıydı.

Olumsuz birkaç cümle mırıldanıp kapattı telefonu Zühre, gözlerini de aynı şekilde... Birden bire yorulmuştu.

Sökük Ruhların İlmeğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin