12

220 25 20
                                    

Antimatter - Can Of Worms

~

Bir gün, dünyaya geliş amacımı bulacağım.
-Yasemin'den.

~

Zühre'nin ilk planı ders çalışmaktı, buna yemin edebilirdi.

Kursun kantinine çıkıp bir sandalyeye otururken de, kitaplarını önüne dizerken de bunu düşünüyordu ama çantasındaki defteri görünce kendini kullandığı kalbin asıl sahibini hayal ederken buldu.

Genç kız, defterle olan kavgasına son veremediği gibi kendi hayatına da dâhil olamıyordu.

Her şeyden soyutlamıştı yine kendini, ders ya da içinde olduğu insanların varlığını umursamıyordu, sadece kalbini taşıdığı kadının kelimeleri ve kendi bedeni vardı hissedebildiği.

Belki abartıyordu, belki sadece okuyup geçmeliydi ona yazılmış yazıları ama nabzını her duyduğunda cümleler daha önemli bir hâl alıyordu onun için.

Bunu daha fazla ertelemeyeceğini bilerek ilk defa etrafına baktı, defteri kimsenin görmesini istemiyordu. Sanki defter bir başkasının kalbini çaldığının kanıtıydı ve herkes anlayacaktı.

Neyse ki kantinde onun dışında sadece bir kişi vardı ve o da kendi hâlinde bir şeyler yazıyordu. Zühre dikkat çekmediğini düşünerek defteri araladı.

İlk sayfada bir isim ve bir alıntı vardı.

~

Yasemin Arkan.

"Maskelerinizi kuşanıp yalanlarınızı kuşanın, hepiniz mezarısınız kendinizin." -Nilgün Marmara

~

Gözlerini ve defteri aynı anda kapattı korkan kız, nefesi boğazında takılı kalmıştı. Mürekkepli kalemi tutan ellerin artık toprağın altında olduğunu bilmek bile başlı başına bir kâbus konusuydu Zühre için.

Yine de kendini kısa zamanda toparlayıp satırlara geri döndü. İkinci sayfada bir mektup vardı ve doğrudan Zühre'ye sesleniyordu sanki.

~

Sevgili dostum,
Umarım varsındır, umarım mutlu ve sağlıklısındır. Umarım başarmışımdır.
Tüm yaşamım boyunca neden yaşadığımı sordum, cevap gizliydi ve yalnızım, yaşadıklarımı birine anlatmam gerekiyor, hissettiklerimi...
Ben de anlatmak için seni seçtim, satırlarım sana ve amacımı bulduğumda kalbim de senin.
Organlarım... Benim işe yaramaz hayatım için fazlalar ve onlardan birini senin, umarım benimkinden daha bir güzel hayatın olur.
Kullan onu.
Tek istediğim, beni unutmaman, en büyük korkum. Kendi aileme fazlaydım, bu çağa da ama sen yaşamayı başar.
Lütfen, yaz bana.
-Yasemin'den

~

Küçük kâğıtta bunlar yazıyordu, Zühre az çok tahmin etmişti sonraki sayfaları ve gözleri kelimelerle buluştuktan sonra tamamen emin oldu.

Yasemin, senelerce kendini anlatmıştı Zühre'ye, henüz onu tanımıyorken bile.

Bir sayfalık mektuplar, iki kelimelik cümleler, tarih ve saati belli olan ya da olmayan milyonlarca cümle vardı sadece bu defterde.

Genç kız evdekileri düşündü ve bunca zamandır kendi kendine boşuna üzüldüğünü farketti. Yasemin'in tek isteği anlaşılmaktı ama bunu gelecekteki birine bırakarak risk almıştı.

Zühre ne anlardı ki? Kendini yetersiz hissediyordu ama yine de deneyecekti.

Tam bu sırada uzağında çalan bir telefonla dikkati dağıldı ve gözlerini sesin kaynağına, ona bakmakta olan çocuğa dikti.

Çocuk telefonunu umursamadan Zühre'ye bakıyordu ve genç kız neler olduğunu anlamaya çalıştı. Çocuğun derdi neydi?

Defterlere olan tüm ilgisini kısa süreliğine kaybeden kız gözlerini utançla başka bir yöne çevirse de çocuğu yeterince inceleyebilmişti.

Sandalyeye hatta masaya sığmayan uzun bacaklı çocuğun sarıya yakın kumral saçları vardı ve koyu yeşil bir tişörtü.

Çocuk toparlanıp giderken bakışlarını yeniden ona sabitledi ve geç de olsa bir defter düşürdüğünü gördü.

Doğru olan, kantinden giden çocuğun arkasından bağırmaktı belki ama Zühre son zamanlarda kendine yabancı olan şeyler yapmıştı ve şimdi de gözden kaybolan çocuğun ardından yavaş adımlarla yürüyüp yerdeki deftere eğildi.

Defteri alsa da içini açmamalıydı, farkındaydı ama bir şey doğruyu yapmasını engelledi ve yerine geçip defteri açtı.

Bir güne iki yabancı defter kıza fazlaydı ama Zühre çocuğun kelimelerine de merak duydu.

Yasemin'kiyle kıyaslamak imkânsızdı, çocuğun yazıları günceden çok hikâyeyi andırıyordu. Gözlemler vardı ve betimlemeler... Yazısı kötü olsa da çocuk, güzel yazmıştı. Rastgele bir sayfayı açtı.

~

Hastanenin girişinde otururken taksiye binen bir kız dikkatimi çekiyor, burnumda çam kokusu...

Birkaç dakika sonra neden burada olduğumu düşünüp cevabı bulamıyorum ama sonra aklıma geliyor. Annem...

Burnumu çekerken tarihi ve tanıyamadığım kadını düşünüyorum.

Elimde, insanlara dağıttığım sulardan kalan çöpler ve tabii, defterim var.
Hava çoktan karardı ve yarın işe gitmem gerekiyor.

İnsanın başına kötü bir olay geldiği zaman dünya durmalıydı, işler ertelenmeli ve sorumluluklar beklemeliydi, bu düşünceyi sonuna kadar savunacaktım...

~

Defteri aniden kapattı Zühre, pişmanlığı fayda etmeyecekti çünkü çocuğun en özeline burnunu sokmuştu. Ama öyle güzel yazmıştı ki... Çocukla tanışmayı aklına koydu, onun karşısına çıkacak ve neden bazen kelimesi yerine bağzen yazdığını soracaktı. Tabii bir de yaşadıkları, onları da öğrenmek istiyordu. Belki Yasemin'e yazacağı yazıda Zühre'ye yardım ederdi çocuk.

Çantasını toplarken yabancının defterini de Yasemin'inkinin yanına koydu.

Kantinden çıkacakken çocuğa nasıl ulaşacağı aklına geldi ve kantindeki görevliye numarasını bıraktı, elbet çocuk defterini aramaya gelecekti.

Ve geldiğinde, Zühre'yi bulması gerekecekti.

~
Hikâyeyi okuyan birileri var mı, ne düşünüyorsunuz bu iki karakter hakkında?

Sökük Ruhların İlmeğiWhere stories live. Discover now