Nedvetu'l-Ulema

223 27 1
                                    

Leknev’e doğrudan uçak olmadığından Delhi’ye indik. Havaalanında Sihler daha fazla göze çarpıyordu. Şükür ki Delhi’de, Hindistan’ın Ankara Konsolosluğunda olduğu gibi, “Niçin Hindistan’a gidiyorsunuz? İnsanları İslam’a davet etmek gibi bir niyetiniz var mı?” türünden garip sorulara muhatap olmadık. İkindi vakti Leknev’e ulaştık. Yusuf en-Nedvî kardeşimle havaalanından Nedvetu’l-Ulema’nın merkezine doğru yola çıktık. Yolda yoğun bir trafik vardı. Bisiklet, motosiklet, inek, üç tekerlekli taksi, kamyon ve otobüsten oluşan bilcümle canlı ve cansız varlıkların seyrettiği yol, vasıtalara göre çok dardı. Hiç susmayan kornolar ve sabrı tükenmeyen sürücüler arasından geçerekNedve’ye vardık. Yemek vaktiydi. Doğruca büyük bir salona geçtik. Yerde serili sofra örtüsünün, sağlı sollu iki tarafında Sünnet-i Seniyye üzere oturan hocalar ve misafirler vardı. İçeriye girince salonun dip tarafına düşen masada misafirlerden ya da hocalardan hastalıktan dolayı yere oturamayanlar yemek yiyordu. Fakat yer sofrasına da, masaya da sadelik ve tevazu hâkimdi.

Her Çocuğun Adı Muhammed

Nedvetu’l-Ulema’nın lideri Mevlana Muhammed er-Rabi’nin odasındayız… Allah Rasulü’ne olan muhabbetinden dolayı bütün çocuklarınaMuhammed adını veren bir babanın dördüncü evladı O. Pederi birinci oğluna Muhammed el-Evvel, ikinciye Muhammed es-Sani, üçüncüyeMuhammed es-Salis, dördüncüye Muhammed er-Rabi’, beşinciye ise Muhammed el-Hamisadını koydu. er-Rabi’ aynı zamanda Nedve’yi bütün bir aleme tanıtan büyük mütefekkir ve davetçi Hakîmu’l-Umme Ebu’l-Hasan en-Nedvi’nin kız kardeşinin oğlu. Muhammed er-Rabi’ küçücük bir odada kardeşi Muhammed el-Hamis(Vadıh)le birlikte kalıyor. Beş Muhammed’ten geriye kalan bu iki kardeş birbirinden hiç ayrılmıyor.

Hindistan’da gerek ulemadan, gerekse halktan bütün çocuklarına “Muhammed “ adını koyan, bir Muhammed diğerleriyle karışmasın diye her birinin adını bir peygamber ismiyle terkip edipMuhammed Yahya, Muhammed Yusuf, Muhammed Zekeriyya diyen babalar da var.

Mevlana Muhammed er-Rabi’iLeknev’de defaatle, Tekaya’ köyündeki Ebu’l-Hasan en-Nedvi’den kalma evde de bir defa ziyaret ettik, birlikte aynı sofraya oturduk. Her defasında aynı zerafet, aynı nezakete şahit olduk. Bir Osmanlı evladını mihraba geçirip, selamdan sonra kalkıp namazını tamamlayacak kadar Devlet-i Aliyye muhabbeti olan bir âlim. Haftada altı akşamNedve’de, bir akşam evde kalıyor. Akşam yemeğini mütevazı bir odada Nedve’deki kibârı ulema ile birlikte yiyor. Fakat yemek Nedvetu’l-Ulema’nın mutfağından değil de, evlerden geliyor. Herkes evinden ne getirdiyse sofraya o koyuluyor.

  İhsan ŞENOCAK..

Bizim Boş Vaktimiz Yok!-1  [ Bitti ]Where stories live. Discover now