bölüm-3

323K 11.3K 1.3K
                                    

Multimedyada Uygar EZELOĞLU..

İlk bölümler tanıtım amaçlı olduğu için kısa...
Sonraki bölümler öyle olmayacak.

Keyifli okumalar...

******

Bazen, kendimi bu kurulu düzene ait olmayan bozuk bir yapboz parçası gibi hissediyorum. Hiçbir yere ait olmayan bozuk bir parça. Hiç bir yere sığamıyordum. Evim vardı ama yuvam gibi hissetmiyordum. Sabırlı olmaya mecburdum. Annem için her şeye katlanmak zorundaydım.
Derin bir nefes aldım ve beynimdeki düşüncelerden kurtulmak için başımı sağa sola salladım.

İşlerimi nihayet bitirmiştim.
Son olarak elimdeki paspası kenara bıraktım ve sızlayan bacaklarıma aldırmadan, dolabı açarak montunumu giyindim.

Çok yorulsam da çalışmaya mecburdum. Haftada bir kaç günde olsa buradan aldığım paraya ihtiyacım vardı.
Çantamı açıp telefonumu elime aldığımda hüzünle iç çektim.
Telefonumun camı ne yazık ki geçen hafta çatlamıştı. Hâlâ da yaptırmamıştım. Bu gidişle de imkansız gibi görünüyordu.

İki cevapsız arama ve bir mesaj görünce gülümsedim. Beni pek arayan olmazdı. Çünkü numaramı çok az insan biliyordu. Hemen ekrana dokundum ve kim olduğuna baktım.

Tabiki Derin aramıştı. O benim tek dostumdu. Bana ulaşamayınca da kısa bir mesaj atmıştı.
"Çok özledim"
Bende özlemiştim onu.
Hemen cevap yazdım.
"Ben de özledim canım. Eve varınca arayacağım. "
Gülümseyerek mesajı gönderme tuşuna bastım. Eve varır varmaz onu aramak zorundaydım. Yoksa canımı okurdu. Eşyalarımı alarak odadan dışarıya çıktım. Bizim işimiz bitmişti. Ama Vedat amca hala hesap yapıyordu. Hüzünle ona baktım.

Bu akşam çok yorulmuştu. Elindeki kağıtlara ve hesap makinasına yorgun gözlerle bakıyor, gün sonu hesabı yapıyordu. O mükemmel bir insandı. Bütün çalışanlarına bir baba gibi davranırdı.

Bende son bir kez etrafıma baktım ve unutulan bir kaç bardağı fark ettim. Onları da toparlayıp bulaşık makinesine yerleştirdim ve makineyi çalıştırdım.

Mutfaktan çıkınca Vedat amcanın diğer elemanlara haftalıklarını dağıttığını gördüm. Doğru ya! Bugün cumaydı. Bende yanlarında ki yerimi alarak sıranın bana gelmesini bekledim.

Çok yoğun bir gün olmuştu. Bugün kafede bir müşterinin süpriz 18.yaş doğum günü partisi kutlanmıştı. Hepimiz koşturup durmuştuk. Çok şükür ki günü sorunsuz bitirmiştik.
Ama tabii bizde bitmiştik.

Sıra bana gelince Vedat amca bana da haftalığımı vererek yüzüme hüzünle baktı. Biliyordu. Bu para o ayyaş adama içki parası olacak ve ben yine kendim için hiçbir şey alamayacaktım. Ama benim hiç sorun değildi. Annem üzülmesin istiyordum. Bu bana yeterdi.

Aslında Vedat Amca'nın en çok üzüldüğü şeyin farkındaydım. Bu soğukta otobüse binebileceğim küçük bir miktar parayı bile o üvey babamın benden esirgemesine katlanamıyordu. Ama o da herkes gibi çaresizdi. Adam gaddardı ve yapacak bir şey yoktu. Ufacık bir sorunda hıncını hem annemden hem de benden çıkarıyordu.

İyi akşamlar dileyerek arkamı dönecekken, elimdeki haftalığın her zamankinden fazla olduğunu fark ettim. Vedat Amca'ya dönerek sordum.
"Ama bu para fazla. Yanlış mı Saydın Vedat amca?"

Ama Vedat amca oralı olmadı ve cevap verdi.
"Hayır! Doğru saydım Zeynep. Hem ben daha o kadar yaşlanmadım."
Şaşkınlığımı fark edince de gülümsedi ve açıklama yaptı.
"O senin otobüs paran. Bir daha bu soğukta o kadar yolu yürüyerek gelme,sonra bozuşuruz!"

Ben itiraz ederek, fazla olan parayı geri vermek isteyince de yalandan bağırdı.
"İtiraz istemem. Hem sen bugün çok yoruldun. Bu para senin hakkın kızım. Ayrıca otur şöyle. Seninle konuşmam gereken bir konu var."

KESKİN (Raflarda)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin