bölüm-5

292K 10.8K 1.2K
                                    


Keyifli okumalar...

******

Elimdeki yaprak sarması ile hem bir şeyler yemeye, hem de meraklı arkadaşım Derin'e bütün gün neler yaptığımı anlatmaya çalışıyordum.

Derin öfkeyle söylendi
"Şu sarhoş ve asalak üvey baban hayatınızdan çıksa her şey ne güzel olurdu değil mi Zeynep?"
Sonra ellerini açtı ve dua ederek nefesini sağa sola üfledi.
Suratı öyle bir şekil almıştı ki aniden gelen gülme krizi ile ağzımda ki lokmayı yutamadım.

Derin sinirle gözlerini kıstı ve elini beline koyarak söylemeye devam etti.
"Ben burada sizin için dua ediyorum, sen bana gülüyor musun? Yani Zeyno farkındaysan çarpılmana iki adım kaldı."

Derin'e gülümsedim ve sevgiyle yaklaşarak cevap verdim.
"Bana kalırsa bu bir işaret Derin.
Düşün bir kere, bu kadar derdimin içinde gülebiliyorsan eğer duan kabul oluyor demektir. Hem, sen ve Ömer bana bütün acılarımı unutturmak için gönderilmiş iki armağansınız. İyi ki varsınız sarı papatyam."

Derin hemen yelkenleri suya indirdi ve bana sarılarak konuştu.
"Sende iyiki varsın mis kokulum."

O an gözlerim doldu ama Derin görmesin diye gözlerimi kaçırdım.
Varlığına şükrettiğim insanlar vardı ve bu benim tutunduğum tek daldı.

Şükran teyze mutfağa girerek tabağıma baktı ve işaret parmağını sallayarak bana yalandan kızdı.
"İyice doyur karnını. Bak zaten bir avuç kalmışsın kızım. Hem o kasede ki yoğurt bitecek! Kızarım sonra bak"

Derin'le birbirimize baktık ve aynı anda yemeğe saldırdık.  Bu güzel insanlar bana iyi geliyordu.
Annemi düşündüm ve özlemle iç çektim. Elime geçecek parayla taburcu olabilecekti ve anneme kavuşacaktım. Sadece tek bir gece daha kalmıştı.

Derin saate baktı ve gözlerini açarak heyecanla bağırdı.
"Bir saat kaldı."

Hızla ayağa kalktım ve boş tabağımı makineye koyarak duş almak için banyoya koştum.
Derin arkamdan seslendi.
''Acele et! Daha saçlarını örecegim"
Koşarken ona cevap vermeye çalıştım.
''Sadece 10 dakika!''

Allah'tan Derin'in odasında küçük bir banyo vardı ve duş almak daha rahat oluyordu.
İç çamaşırlarımı ve havlumu yanıma alarak, banyoya girdim. Üstümdeki camaşıları çıkardım ve kendimi sıcak suyun altına bıraktım.

Sıcak su tenime değdiği an gözlerimi kapatarak huzuru diledim.
Uzun gür saçlarıma biraz şampuan dökerek elimle ovaladım ve köpürmesine yardımcı oldum.
Burnuma dolan şampuan kokusu beni inanılmaz derecede rahatlamıştı.

Son olarak vücudumu da sabunladım ve bol suyla durulandım. Havlumu aldım ve bedenimi kurulmaya başladım. Kullanırken  gözlerim aynadaki yansımama takıldı.

Boynumdaki morluk hala belirgindi. Ama ince bir çizgi halini almıştı.
Son zamanlarda iyice bakımsız bir kız olup çıkmıştım. Yaşıtlarım kuaförlerde, o renk senin bu renk benim, en yeni moda trendlerini ilgiyle takip ederken, ben ise en son ne zaman saçlarını kestirdiğimi bile hatırlamıyordum. Hem bu şartlarda kuaföre ayıracak paramda yoktu.

Üstümü giyinmeden önce kurumuş vücudumu yağlamaya başladım. Özellikle kışın kullandığım bu yağ, soğuk havalarda cildimi koruyor, bebeksi bir yumuşaklık veriyordu.
Bu yağ oldukça ucuz ve uzun zaman kullanabildiğim bir yağ karışmıydı. Sandal ağacı ve misk yağının karışımını vücuduma sürerken, burnuma dolan kokuyla gülümsedim.

Küçüklüğümden beri kullandığım bu mistik koku, adeta benim için yaratılmış ve tenimle mükemmel bir uyum sağlamıştı. Bir çok arkadaşım bana bu kokunun kaynağını sorsa da hiç kimseye bu kokunun sırrını  vermemiştim.
Bu ucuz ama etkisi büyük olan yağ karışımını bir gün olsun çantamdan ayırmamıştım. Bu koku bana annemden yadigardı...

KESKİN (Raflarda)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin