Kutup Yıldızı

16.Reverans

"Imm yok öpmiyim de kan tutar biraz beni evet neyse ben masayı şey yapayım." diyerek dolaba yöneldim.

Tamam yalan attım kan tutmaz beni ama ne yapabilirdim :( öpse miydim ?

Olaydan sonra kahvaltıyı hazırlama ve yapma aşaması çok sessiz ve tuhaftı. Ben duşa girdim o da odasına geçti. 1saat falan duştan çıkmadım. Suyu özlemişim yeminlen pisim bee

Üzerimde bornozla banyodan çıktığımda tolga mutfakta karşımda göbeğini kaşıyarak buzdolabını açmış izliyordu. Çok şeker aynı zamanda göbişinden ötürü seksi duruyordu... Abaza ben...Bana dönüp "Times Meydanına gidiyoruz değil mi bugün?"

"Imm bilmem istersen gidebiliriz farketmez"

"Ya aslında buranın stadyumunda beyzbol maçı var üniversiteler arası sanırsam ben de bilmiyorum ama eğlenceli olabilir zaten saat de geçti. Times a erkenden gidip tüm gün takılalım bence yarın?" diyip benden gelecek cevaba odaklandı.

Ah siz erkekler yok mu maç olsun top olsun erkekler oynasın aklınız hemen ona gidiyor....

"Tamam bana uyar,kaçta maç?"

"4te."

"Tamam 4te görüşürüz ben giyineyim" diyip odama geçtim. Saat zaten 2:30 a geliyordu. Ne giyeceğimi kararlaştırıp giyineyim diye düşünerekten. Koyu kot rengi yırtık mini şortumu (hava bugun güneşli ve sıcaktı) tişört olarakta üzerinde 'biz bir aileyiz kenetlendikçee daha da büyüyen' yazan ve 'Galatasaray' ın kadrosunun karikatür resmi çizili olan ablemli beyaz tişörtümü giymeye karar verdim.

Evt gsliyim sorn mu vr ? Diğer takımlara da saygımız var tabi hele gurbetteyken hepsi bebeklerim yaşasın ülkem... Herneyse

Saçımı düzleştirip hafif makyaj yapmayı da planlarken Tolga kapımı tıktıklayıp içeri geldi. "Sahanın orda buluşalım bulamazsan ararsın ben biraz kampüsü gezeceğim buralardayım 3:30 gibi çık anca" diyip gitti.

Ne bu trip ablassıaaa ?

3:30 a kadar odamda yattım. Yaşasın tembellik!!!

3:30'da yurttan çıkıp kampüse indim kocaman bir yer napsak diye etrafıma bakıp yürüyen çimlere oturan ögrencileri artiz malak amerikan gençliğini süzerken karşıdan benim seksi Damonım gelmesin mi elinde dosyasıyla allahım daş ya bildiginiz adamın üstüne atlayasım geliyor o derece ama büyük işte :/

En iyisi ben buna söyliyim beni sahaya bıraksın. Bu arada ben ona Damon diyom falan ama adı alex ama ben size damon diye anlatcam. Herneyse "hi!" diye önüne atıldım. "hi defne" oha lan defne dedi adımı dedi ay tutmayın beni atlıcam. Ben şimdi beni sahaya götür dicem nasıl dicem ımm hadi bakalım saha ne demekti lan hass ya stadyum desem zaten stadyum deniyor ingilizcede de oh mis "okey okey do you know baseboll stadium? i want to go to this place." gibisinden birşey saçmaladım ama anladı. Yolumun üstü gel beraber gidek hacı gibisinden birşey dedi halghalxja ama ingilizce dedi siz anlayamazsınız ben anlarım.... Yol boyu türkiyeden burda nerelere gittigimden falan konustuk ama bebe bebe konustum yani karizmam çizik o konuda. 'Yaa alexcim dil dile değmeden dil öğrenilmezmiş napsak yaa?' Diye sorsam mı ama ona da ingilizcem yetmez...

Tolga aradı.

-alo nerdesin defne aramadın bulabildin mi ben sahanın ön kapısındayım

+ dur geldik biz de oraya bekle diyip telefonu kapattım.

Abi ben bu çocuğa niye ters davranıyorum. Aslında seviyorum hatta şuan öyle konuştuğum için kıyamıyorum bile sorun ne bilmiyorum belki de erdem malı tüm dengeleri bozdu. Tolgaya daha iyi davranmalıyım.

Karşından alexle tolgaya doğru yürürken Tolganın yüzü görülmeye değerdi. Yani dışardan beni kıskandığını kim görse anlardı. Bu cidden çok hoşuma gitmişti daha çekici gelmişti. Hmmm.Hatta alex bana dönüp erkek arkadaşın mı diye bile sordu ama cevap vermeye zaman yoktu Tolganın yanına varmıştık bile. Alexle vedalaşıp sahaya girdik. Orta sıralardan bir yere oturduk. Tolganın gerginliği geçmiş bir de üstüne bana bakarak gülüyordu.

"Noldu yaa??" dedim şaşkın şaşkın

"Tamam ben de galatasaraylıyım da şimdi neden bu tişörtü giydin buraya ne alaka hayır beyzbol maçı bir de." diyerek kahkahayı bastı. Harbiden lan neyin gazına geldim ? Olsun tişörtümle gurur duyuyorum.

"Ya ne bileyim ben spor şeysi diye ya gülmesene bir de galatasaraylıyım diyo gurur duy benle gurur." diye atara geldim. "Tamam tamam atarlanma tatlı şey" diyip yanağımdan makas aldı.

"Sahayı da hemen buldun." diyip imalı bakış attı.

"Hmm evet öyle oldu" diyip pis pis sırıttım.

Nihahhahaha.

Biz muhabbet ederken saha epey kalabalıklaştı 1000-2000 kişi rahat vardı o kadar kişi var mı ki burda dışardan da gelmişlerdir tabii.. ve maç başladı. Tolga tamamen maça odaklandı. Bense bi bok anlamamakla beraber sahanın tepesinde bulunan 4tane dev ekrandan sporcuların tiplerini inceliyordum. Yaşasın yakın çekim. Gerçi kask vardı birşey anlamadım ama olsun. Devre arasında o kocaman ekranlarda bi anda "kiss cam" yazdı ve pembe kalpli çerçeve belirdi. Bunu filmlerde görmüştüm. Bir tane çift belirlerler ve onlar öpüşür. Bütün seyirciler onları izleyip alkışlar falan film işte burda nasıl olur bilemem hayırlısı diye düşünürken bir yandan ön sıradakilere hot dog satan adamı kesiyordum. "Tolgaa ben açıııaaam" diye tolgaya döndüğüm sırada Tolga gözlerini pörtletmiş tepeye bakıyordu kaşlarımı çatıp baktığı yere doğru baktım. Dev ekranda O kalpli pembe çerçevenin içinde Tolga ve Ben. Biz vardık. Bizi çekiyolardı. Etrafımda kamera aradım ama sizce bunun bir faydası varmıydı? Yoktu.Bir anda sahada "kiss kiss kiss" diye bağrıklar başladı. Tolgaya döndüğüm sırada beni elimden tutup ayağa kaldırdı ve belime sarıldı sahada sesler iyice yükselmişti alkış, ıslık, tezahürat...Gözlerimin içine bakıyordu. Sıcacık nefesini yüzümde hissettim,açıkcası ben de istiyordum. Dudaklarımız birbirine yaklaştı ve öpüşmeye başladık. Çok güzel öpüyordu. Yavaş,nazik ve yumuşak. Ellerimi boynuna dolayıp parmak ucumda yükseldim.40saniye falan öpüştük. Hiç almadığım kadar alkış aldım daha da bu kadar fazlasını alamam heralde. Sahadaki oyuncular dahi alkışlamışlardı. Tolgayla reverans yapıp yerimize oturduk. Yani ben eteklerimi tutarmışçasına eğilip piremses selamı verdim. Tolga da bir elini arkasına bağlayıp diğer eliyle selam vererek eğildi anladınız siz prens selamı aldhalxjla.

Sonrasında hiç konuşmadık ama maç bitene kadar elimi tuttu.