19.Gece Mavisi

372 14 3
                                    

Duramadım yeni bölüm yazdım for you babies. Vote&Yorum istiyorum. Hikaye reklamı yapmayın yorum olarak be bacım kıyamıyom silesim de gelmiyo ama yapmayın pls. İyi okumalaar :*

Yoldan bir taksi çevirdik ve Tolga şoföre gideceğimiz yeri söyledi. O değil de zaten kafam hafif güzel ya da değil bilmiyorum aslında ama bildiğim tek şey AÇ olduğum. Şimdi mi aklına geldi diceksiniz evet kıçımı bir yere koyunca farkettim ayrıca ayakkabı da ayağımı acıtmaya başladı. Süslenmek zor iş,zahmetli...

Acıktım desem yaptığı planı bozar mıyım acaba? Tam ona doğru dönüp konuşacağım sırada o da bana birşey diyecekti. Susup aynı anda güldük.

"Seen konuş" dedi gülerek.

"Hayır seeen" dedim

"Acıktın de mi" dedi sorgular birşekilde tatlı tatlı gülüyordu.

Beni çok iyi tanımış bu çocuk ya şaka gibi.

"Aslına bakarsan eveet ya nasıl anlıyosuun" dedim açlığın verdiği masumiyetle bakarak.

Gülüp beni kendine yasladı "az kaldı sabret aşkım" dedi ve saçımdan öptü.

Ohohohoho aşkım mı dedi o bana az önce yemin ederim kalbim bi ayrı hızlandı bir değişik oldum yalnız ay harika kelebekleer kelebeeekleer aç midede de kelebek uçuşu daha fazla hissediliyor.

~•~

Taksi bir parkın önünde durdu ve indik. Ayakkabı iyice acıtmaya başlamıştı ayağımı,oturup tekrar kalkınca daha da hissetmeye başladım acısını. Durup durup ayakkabımı düzeltmemden de bu durumu anlayan Tolga "çok mu acıttı ayakkabı çıkar istersen" dedi yemyeşil ormanlık parkın içine çoktan girmiş yürüyorduk bile. "Aa hayır ya ayağıma birşey falan batar karanlıkta" dedim ve ayağımı burktum. "aah tekrar düşmene izin vermicem" diyip durdu ve beni tek seferde kucağına aldı.

Lan bu beni nasıl kucakladı allah allah yemek yemedim acaba ondan mı hafifim şuan diye sorgularken göğsündeki o müthiş parfüm kokusunu soluyup kendimden geçtim bu koku beni huzurlu hissettirmişti ve mayışmıştım. Kollarımı boynuna dolayıp gözlerimi kapattım ve yolun sonunda beni neyin beklediğini düşündüm. Beni kucağından indirdiğinde göl kenarında minik sevimli bir restaurantın önündeydik. Tıpkı filmlerdeki gibi... Seni seviyorum NewYork. Bu güzel şeyleri bana yaşatan şehir...

Gölün hemen kenarında yuvarlak iki kişilik pembe örtülü minik bir masaya oturduk. Sessiz,romantik bir şekilde gözlerimizin içine bakıyorduk. Herşey masal gibiydi... Taa ki benim midemin gurultusu duyulana kadar. Tolga gülerek "tamam söyleyelim hadi yemeklerii" dedi. Susmayı tercih ettim. Yemekleri söyledik,geldi ve yedik. Yemek konusunda anlatıp detaya girmeyi sevmem ben yeme kısmındayım canınız çeksin istemiyorum. Ne kadar düşünceli bir yazarınız var yaa bilin değerimi :*

Yemeği yedik ve kaltık. "Yürüyebilecek misin?" dedi endişeli bir bakışla. Daha iyi hissediyordum gece bozulmamalıydı,sabretmeliydim. "Evett daha iyiyim merak etmee" dedim ve elini tuttum. Ağaçlık yolda elele yürümeye başladık. Epey yokuş çıktık. Çok afedersiniz ama küfretmek zorundayım en iyi öyle açıklayacağım yokuş çıkarken resmen ebem s*kildi diyebilirim ama sabrettim. Ayağımın arkasının kanadığından eminim ama olsun herşey çok güzeldi ve güzel devam etmeliydi. Biraz önce hemen kenarında yemek yediğimiz gölü gören bir tepedeydik. Anam bu cavurlar da ne park yapıyo be. Bizdeki parklara bakın bi de kaydırak var ona da işiyolar falan... Herneyse manzara çok güzeldi. Bir banka oturup manzarayı seyretmeye başladık. Koyu mavi ama bir o kadar da yıldızlı ve parlak gökyüzüne dalmıştım ki.

Tolga derin sessizliği bozarak "gökyüzü ne kadar güzel değil mi?" dedi.

"Evet,harika" dedim derin bir iç çekerek. Aklıma kutup yıldızı geldi bir yandan da ona bakıyordum ama zaten bütün yıldızlar parlaktı hangisi oydu ki ?

"Rengi çok güzel değil mi?" dedi bir yandan cebini kurcalıyordu.

"Evet,senin gözlerinin bi kaç ton koyusu,büyüleyici.." dedim ona bakıp gülümseyerek. O sırada elinde bir kutu belirdi içini açtı. İçinde kolye vardı ucu tıpkı gecenin mavisi gibi mavi renkli kalp şeklindeydi. (Kolye Medyadaa) Çıkardı ve "umarım beğenirsin Defne,hep boynunda kalsın olur mu?" dedi.

Kolye çok zarifti. Tolga çok romantikti ve düşünceliydi. Ayrıca zevki de çok güzeldi.Diyecek pek birşey yoktu. Büyülenmiştim. Kolyeyi takması için saçımı elimle toplayıp sırtımı ona döndüm. Kolyeyi taktı ve boynumdan öptü kulağıma dudaklarını yaklaştırdı ve "Seni çok seviyorum sevgilim." dedi.

Ona doğru döndüm "Ben de seni çok seviyoruum ya sen harikasın fazla romantiksin fazla iyisin sen kusursuzsun sen harikasın" dedim hızlı,heyecanlı ve yüksek sesle. Güldü ve dudaklarıma doğru yaklaştı. Ne öpüştük biz de ya bugün, ama en güzeli buydu.

Biraz oturup ağaçtan,sudan tatlı tatlı muhabbet ettik saat 01:03tü uykumuz gelmişti. Tırmandığımız yolu geri indik -ki inmek kolay derler ama o da çok acıttı- taksiye bindik ve odamıza vardık. Maşalı saçlarımı at kuyruğu yaptım. Hangi kafayla yaptın hani tipsiz oluyodun demeyin uykulu kafayla yaptım. Makyajımı sildim,pijamalarımı giydim,çişimi yaptım,elimi yüzümü yıkadım ve son olarakta dişlerimi fırçaladım. Duş almaya üşendim çünkü. Tolga benden iyi geceler öpücüğünü alıp duşa girdi. Ben de yatağıma gittim çok uykum vardı ama gecenin mükemmelliğini düşünmekten uykuya dalamamıştım. Odamın kapısını Tolga girerse çekinmesin diye yarım açık bırakmıştım ve geldi de. Üstü çıplaktı,altında şort ve boynunda duş havlusu vardı. Odam karanlıktı ama arkasından vuran ışıktan dolayı seçebilmiştim. "Uyumadın mı hala" dedi fısıltıyla. "Haayırr,gelsene" diyip kıçımı yatakta yana kaydırdım. Havluyu sandalyeye serip yanıma geldi. Üstü de çıplak çıplak tenime deyince içim bir hoş oldu yeminle. O sırt üstü yattı ben de ona doğru yan yatıp kafamı göğsüne koydum. "Herşey için çok teşekkür ederim,bu zamana kadar yaşadığım en güzel günü sen yaşattın bana" dedim kafamı kaldırıp dudağına minik bir öpücük kondurdum ve kendimi uykunun kollarına bıraktım.

Kutup YıldızıWhere stories live. Discover now