4

20.4K 1.6K 1.3K
                                    

Gözümde yeni gözlüğümle eve geldiğimde mutluydum. Zaten eskimişti diğeri. Gerçi pek farklı bir model değildi yenisi ama... Kemik gözlük işte. Suratı saklamakta birebir. Hele ki büyük çerçeveli alınca...

Odama geçip üzerime rahat bir şeyler giyindim. Kapı tıklatılınca "Gir." diye seslenip elime bir kitap alarak yatağıma oturdum. Annem elini beline koymuş, bana bakıyordu.

"Otobüs rahat mıydı?" Başımla onayladım. Rahat? Tıklım tıklım, insanımızla iç içe gayet ter kokulu rahat bir yolculuk yapmıştım. Ayrıca iki sokak yürümek zorunda kalmıştım. Oflayarak yanıma geldi, yatağıma oturdu. "Ne oldu aranızda?"

"Hiçbir şey." dedim elimdeki kitabın kapağını ilk kez görüyormuş gibi inceleyerek.

"Bana doğru söyle." dedi annem gözlerini gözlerime dikip. Göz göze gelmekten nasıl rahatsız olduğumu biliyordu. Elim ayağıma dolaşırdı istemsizce. Hayır utanmak değildi bu. Aşırı rahatsız ediciydi. Elimde olsa insanların yüzüme bakmasını imkansız kılardım.

"Doğru söylüyorum."

"Artık otobüsle gidip geleceğini söylemişsin." Başımla onayladım. "Neden?"

"Canım öyle istiyor. Kağan'a göre hareket etmek zorunda kalıyorum ve esnek davranamıyorum."

"Sen her şekilde her servise uyum sağladın ortaokul boyunca. Şimdi bu senin için çok rahat olmalı. Yalan söylüyorsun."

"Sana ne söyledi?"

"Senin otobüsle gitmek istediğini."

"Başka?" Göz devirdi annem.

"Halimi hatrımı sordu." diye alay etti. Doğru. Soğuk Kağan. Sessiz Kağan. Söylemesi gerekeni söyler ve arkasına bakmadan odasına geçip kapıyı kapatır. "Neden otobüsle gitmek istiyorsun?" Hafifçe omuz silktim.

"Benden hoşlanmıyor."

"Bir zararın yok ki. Aynı saatte eve geliyor, aynı saatte okula gidiyorsunuz." Omuz silktim. "Senin okuluna giden tek bir otobüs var. O da çok dolanıyor, 1 saat sürüyor. Kalabalıktan binmen de zor tabi. Bayağı erken kalkman gerekir. Kağan'ı da önceden baban ya da ben bırakırdık. Bilirsin." Başımla onayladım. "Abinle git okula. Yaşın geldiğinde sen de kendi arabanla gidersin okuluna hm?" Başımla onayladım tekrar. Saçlarımı karıştırıp çıktı odamdan annem.

*

Sonraki gün yine okula birlikte gittik ama ikimizden de çıt çıkmadı. Çıkışta Ahmet'le yürüdük açık otoparka kadar. Kağan arabasına kalçasını yaslamış, kollarını göğsünde birleştirmiş bana bakıyordu.

"Yarın görüşürüz." diye mırıldandım. Ben Kağan'a ulaşamadan Yakup geçti yanına. Kısa bir an duraksasam da devam ettim yürümeye. Görkem bir yandan, Ezgi diğer yandan kolunu omzuma attı. Beni ortalarına almış, birbirlerine sırıtıyorlardı.

"N'aber?" dedi Görkem. "Görüşmeyeli nasılsın?"

"İyi." diye kestirip attım. Bu insanlarla arkadaş olamazdım. Arkadaşlar birlikte vakit geçirirdi. Biz takıldığımız zaman Kağan da hep yanımızda olacaktı ve Kağan beni arkadaş grubunda istemiyordu. Bu insanlara karşı içimde oluşan sempatiden kurtulmam gerekiyordu.

"Bizimle geleceksin, değil mi?" Şaşkınlıkla duraksadığımda onlar da durdu. O eve mi gidiyorlardı yine?

"Ben otobüsle geçerim eve." diye mırıldanıp arkamı döndüm ama omuzlarımdan yakaladılar beni.

"Nereye kaçıyorsun?" dedi korkunç bir sesle kulağıma Ezgi. O an benim için canavardan farksızdı.

Neredeyse sürüklerek arabaya götürdüler beni. Önceki sefer olduğu gibi yerleştik. "İstersen seni eve bırakabilirim." dedi dikiz aynasından bana bakan Kağan.

Kağan (Gay)Where stories live. Discover now