20

16.7K 1.1K 303
                                    

"Nasıl karşıladı ilk duyduğunda?" dedi Hakan parmaklarını saçlarımda gezdirirken. Kıpırdandım rahatsızca. Yalan söylemek hoşuma gitmiyordu ama asıl ilk aşık olanın Kağan olduğunu söylemek istemedim. Olur da babamların kulağına giderse ben bu evden gitmek zorunda kalırdım. Ama Kağan'ın hisleri babamın kulağına giderse, muhtemelen oğlunun katili olurdu. Bu kadar dar kafalı olması bazen can sıkıcı oluyordu.

"Kızdı." dedim sadece. İç geçirdiğinde Hakan, başım göğsüyle birlikte yükselip geri indi.

"Yani, sadece kızması bile iyi. Kağan gibi soğuk ve sinirli bir çocuktan daha fazlasını beklerdim ben."

"Aslında senin gördüğün gibi biri değil. Çok hassas ve duygusal." dedim hafifçe omuzlarımı kaldırarak.

"Kağan mı?" dedi alayla.

"Onu cidden tanımıyorsun."

"Bana fırsat vermiyor ki." diye homurdandı.

"Çünkü ona sürekli öfkeyle yaklaşıyorsun. Suyuna gitmen gerek." Kapı tıklatılınca doğruldum göğsünden, ıslak suratımı aceleyle kuruladım. "Gir." Annem girince içeri, geri yerleştim Hakan'ın göğsüne. "Kirlilerini alayım mı?" Başımla onayladığımda kirli sepetine yaklaşıp içini boşalttı, tam çıkacakken bize dönüp gözlerini kıstı. "Hayırdır siz sarmaş dolaşsınız? Bir şey mi oldu?" Genelde modum kötü olduğunda Hakan'a ya da anneme sırnaştığım için...

"Yoo..." diye mırıldandım. Omuz silkip çıktı dışarı.

"Anneme sakın söyleme. Hele ki babama..."

"Yok, söylemem zaten." dedim yüzümü tişörtüne sürterek. "Evden cesedimin çıkması için çok küçüğüm." Güldürdü bu onu.

"Ne zaman fark ettin? Eşcinsel olduğunu?"

"Kağan'a ilgim hep vardı. Okula birlikte gitmeye başladığımızda hislerimin ne yönde olduğunu fark ettim." Odaya biri çat kapı girdiğinde göz devirdim. Bakmadan bile Kağan olduğunu anlayabilirdim. Yatakta doğrulup ona döndüğümde o da Hakan'a bakıyordu.

"Evet, biliyorum." dedi Hakan da ona bakarak. Kağan iç geçirip yanımıza adımladı.

"Kalk." dedi bana bakarak. Ayağa kalktığımda beni kolumdan tutup dışarı çekti. En son Hakan'ın çatık kaşlarla doğrulduğunu görsem de umursamadım. Beni sürükleyerek odasına götürüp kapıyı çarptı. Sırtımı duvara verdiğimde tek elini yanıma koyup yüzünü yüzüme eğdi.

Başımı aşağı eğdim. "Kızmadı."

"Senin bu ifadeni biliyorum. Ağlamışsın sen. Doğru söyle bana." Gözlerimi parmaklarıma çevirdim.

"Şey, biraz kötü davrandı başta. Sonra gelip özür diledi. Ben de sana aşık olduğumu söyledim. Senin hislerini bilmiyor, sakın pot kırma."

"Neden kendini ateşe attın? Ben seni seviyordum başta, seni bu hâle getiren de benim. Niye bütün yükü sen alacakmışsın?"

"Çünkü babam öğrenirse-"

"Bulut!" Hakan odaya girdi o sırada. Kağan gözlerini gözlerimden ayırmadı bile. Hakan ise hızla yanımıza gelip Kağan'ı duvara dayadığı elinden kavrayıp çekti, kendine çevirdi.

"Çocuğu rahat bırak."

"Sen karışma buna. Çık dışarı." dedi Kağan kapıyı işaret ederek. Araya girmek istedim ama ikisinin gözleri arasından çıkan kıvılcımı görmek beni ürküttü.

"Kağan-"

"Hemen şimdi sevgilimle yalnız konuşmak istiyorum." dedi gözlerini sertçe bana çevirerek. Sertçe yutkundum. Hakan'ın yüzünden şok dolu bir ifade geçti. Silkinip kendine geldi.

"Bana yalan söyleme Kağan." dedi Hakan çatık kaşlarla. Kağan ona alaylı bir bakış attı.

"Kağan lütfen." dedim titrek bir sesle. Gözümdeki gözlüğü yukarı ittiğinde yapacağı şeyin bilincinde elimi göğsüne koydum hemen. "Hayır." dedim daha net bir sesle.

"Neden? Ahmet haklı mıydı yoksa?" dedi alaylı bir sesle. Sinirinin sebebini yeni fark ederken gözlerimi irilttim. Kıskanacağı aklımın ucundan bile geçmemişti. Hakan'la beni muhattap etmemek için böyle davranıyordu. Bulut benim sinyali yolluyordu ama Hakan asla bana öyle bakmazdı ki zaten! Boşuna kasıyordu yani...

"Gerçekten yalnız kalıp konuşmamız gerek." dedim şok dolu bir sesle. Sonra Hakan'a çevirdim gözlerimi. Hakan göz devirip dışarı çıktı, kapıyı çarptı. Kağan'ın gözleri bir kez daha gözlerimi delerken bana döndü. Kendimi yine onunla duvar arasında bulduğumda sıcakladığımı hissettim.

"Evet?" dedi kollarını göğsünde birleştirerek.

"Kağan Ahmet'e seni Hakan olarak anlattığımı zaten söylemiştim. Biliyorum, bir kere o fikir aklına girince doğru olmadığını bilsen de şüpheleniyorsun ama bu gerçekten çok saçma. Hakan tamamen hetero ve Hakan'la ben, seninle benim aksime tam olarak kardeş gibi büyüdük. Yani bu imkansız."

"Aranızda bir şeyler olmasından korktuğum için rahatsız oluyorum demedim. Sadece sana daha yakın olduğunda katlanamıyorum. Odana girdiğimde göğsüne yatmıştın." diye homurdandığında gözümde annesini diğer kardeşten kıskanan bir çocuğu andırdı. Fazla sevimli geldiğinden sanırım, durumun ciddiyetini unutup elimi saçlarından geçirdim. Gözleri şaşkınlıkla yüzüme geri döndüğünde hızla elimi çekip başımı yere eğdim.

"Ben..." Lafımı elini yanağıma koyarak böldü. Başımı ona doğru kaldırmamı sağladığında sevimli bir ifadeyle bana bakıyordu hâlâ. Dudaklarına bir gülümseme oturduğunda gülümsemesini sık göstermediğinden sanırım, şaşkınlıkla dudaklarımı araladım. "Bir şey mi oldu?"

"Hayır, güzel geldin gözüme." dedi gülümseyerek. Utanıp tekrar eğdim başımı. Kıkırdadığını duyduğumda daha çok şaşırdım. Eğilip çenemin sol kulağıma yakın köşesini öptüğünde titredim. Öpücük biraz daha aşağı inip boynuma oturdu bu kez. Sonra kulağıma. "Sadece bana böyle güzel görünmeni isterdim." diye mırıldandığında gözlerimi odada gezdirdim, titrek bir nefes aldım.

"Güzel değilim. Sadece sana güzel geliyorum muhtemelen." derken utançla kıkırdadım.

Yüzünü boynumdan çekip gözlerini gözlerime dikti. "Sen hayatımda gördüğüm en güzel şeysin. Bırak seni onlarla paylaşmayı, seni güzel bulmalarına bile katlanamam." Birkaç dakika önce alnımın üzerine çıkarttığı gözlüğümü tekrar burnuma oturttu. Sonra omuz silkti. "En azından biraz saklıyor yüzünü." dedi gülerek. Aklıma lenslerimi çıkarıp gözlük takmamı söylediği gün gelince bininci kez şaşkınlıkla boğuştum son bir saattir. "Bu gece benimle uyusana." dedi yarım ağız sırıtarak.

"Ha-hakan?" dedim telaşla. Hakan fark ederse sevgili olduğumuzu anlardı ve o zaman Kağan da yanabilirdi!

Kağan'ın yüz ifadesi anında soğuklaştı, gülücüklerden eser kalmadı. "Boşversene." diye homurdanıp geriye iki adım attı, bana arkasını dönüp kitaplığına adımladı. "Çıkarken kapıyı kapat." dedi buz gibi bir sesle. Göz devirip elimle alnıma vurdum. Aptal Bulut.

"Öyle değil-"

"Çıkarsan kitap okuyacağım." diye homurdandığında odadan çıktım. Of ya!

Ya benim acilen aşık olmam ve hayal kurmam falan gerekiyor yoksa kafayı yiyeceğim. Son birkaç haftadır ciddi anlamda duygularımdan sıyrılmış durumdayım ve sevgiye dair hiçbir şey hissedemediğim gibi sevimli ya da romantik hiçbir şey hayal edemiyorum. Ama karamsar bir şey yazacak olsam oturur sayfaları doldururum. Öyle bir kafadayım. Kitabın içine sıçıyormuş gibi hissediyorum... Üzgünüm :(

(Hiçbir şekilde betimleme yapamadığıma, düşüncelere hiç yer vermediğime ya da bedensel tepkileri belirtmediğime de ayrı dikkat çekerim. Ciddi anlamda yazmak konusunda sıkıntı yaşadığım bir dönemdeyim.)

Kağan (Gay)Where stories live. Discover now