0.6

80.9K 4.3K 801
                                    

2 hafta.

Burak'ı engellememin üzerinden 2 hafta geçmişti. Aslında engellemeyi hiç istemiyordum ama yazılı haftası olduğu için kendime iyilik yapmıştım. Yani başka bir açıdan bakınca bu böyleydi, ama başka bir açıdan baktığınızda da acıdan ölüyordum.

Neden böyle olmuştu ki?

Ders fizikti, yazılılar açıklanıyordu. "Defne Keskin!" Hocanın sesini duyduğumda olduğum yere sindim. "Kaç bekliyorsun?"

"Hocam aslında 10 falan bekliyorum ama siz iyi bir insansınız." Sınıfın gülme sesini duyunca Perihan Hoca masaya vurdu. "Şakanın sırası yok, Defne! Bu nasıl bir yazılı kağıdı Allah aşkına? Resmen 'Hocam ben hiç çalışmadım, notum da umurumda değil,' demişsin." Gözlerim fal taşı gibi açıldı. İyi de, yazılıyı hep sınıf birincimiz Metehan'dan kopya çekerek yapmıştım. Nasıl düşük alabilirdim?

"Hocam..." Perihan Hoca gülmeye başladı. "Korkma Defne, şaka yapıyorum. 87 aldın, ama sınıfta çözdüğümüz birkaç soruyu yapamamışsın. Çok şaşırdım." Yaşasın! Aferin lan Metehan, ilk defa bir boka yaradın.

Telefonumu çıkarıp whatsappa girdim ve Burak'ın engelini kaldırdım.

"Çok şükür be!" yazdı 5 dakika sonra.

"Pusuda beklediğin konusunda haklıydım!" Beni umursamadan mesaj attı.

"Yazılıların nasıl geçti?"

"Son anda oturma sırası değiştiği için güzeldi. Önüme Metehan oturdu ve çoğu yazılımı ondan bakarak yaptım. Senin üniversite sınavına çalışma tempon nasıl gidiyor?"

"Kötü," diye yanıtladı. "Ne zaman ders çalışmak istesem, aklıma geliyorsun. Sonra da dikkatim dağılıyor."

Ne diyeceğimi bilemeyerek aklıma ilk gelen şeyi yazdım. "Aklına geldiğim için kusura bakma." Dünyanın en aptal mesajıydı!

"Hayır, aklıma gelmen sorun değil, kalbimin ritmini değiştirmen sorun!" 

Yine ne yazacağımı bilemeyerek sadece gülücük gönderdim. ":)"

"Engeli neden kaldırdın?"

"Canım sıkıldı galiba," yazdım ama doğruydu! Burak'la konuşmaya şu kısa zaman içinde bile alışmıştım.

"Özledim demiyorsun da..."

"Hayır! Hem, beni tanıdığını söyledin. Ben birini özlesem bile ona asla bunu söylemem!"

"Bu özledim demek mi?" Ekrana bakarak aptal aşık gibi gülümsüyordum. Tek sorun, aşık ya da aptal olmamamdı.

"Nasıl anlamak istiyorsan öyle anlayabilirsin!"

"Pekala, ama ben seni özledim!" Suratımdaki sırıtış gittikçe genişliyordu.

"Sağ ol, biliyorum." Biraz egomu tatmin etmekten ne zarar gelirdi ki?

"Siğ il, biliyirim," yazarak ağzımı oynattı.

"Salak," yazdım, hemen sonra bir gülücük gönderdim.

"Salak mı? Baya alındım şu an." Resmen dalga geçiyordu!

"Öyle değil misin?" 

"Öyleyim, ayrıca çok aşığım!"

"Böyle bir mizah seviyen olduğu için aşık olduğun kişi baya şanslı!" 

"Şanslı olduğunu daha önceden bilmiyor muydun?" Ne yani? Bana mı aşıktı? "Her neyse, şu an gitmem gerek. Seni seviyorum!"

"Ben de seni seviyorum," yazıp 'gönder' tuşuna bastım.

Görünce nasıl bir tepki vereceğini merak ediyordum.

Gizli Numara (Düzenleniyor)Where stories live. Discover now