*14* Hate

2.1K 169 10
                                    

Bu saatte bölüm yayınladığıma inanamıyorum sahiden ama yazdım ve koymak istedim. Bu bölümden sonra her şey çok değişecek arkadaşlar. Sebastian, çok farklı birine dönüşecek. Kısaca her şeyin boka battığı andayız... Umarım beğenirsiniz. 

Hikaye Zayn'den devam etmektedir...

"Benimle küstün mü?" dedi Thomas, umutsuz bir şekilde. Seb, altımda gerilmişti ve abisinin bu hali için üzüldüğüne emindim. Benim yüzümden abisiyle kötü bir duruma gelmişti ama Sebastian'ı arzuladığım için zerre kadar pişman değildim. Erkeklerin gözü kördü. Sebastian'ı görmemeleri çok acıydı. O çok seksi bir kızdı. Sadece erkek gibi takılıyordu. O, çok özeldi. Tecrübesiz olması hoşuma gidiyordu çünkü ona seks hakkında her şeyi ben öğretmek istiyordum. Onun ilkini, ona ben yaşatmak istiyordum ve kimse bana engel olamazdı.

"Cebimden telefonumu çıkar Sebastian," dedim sessiz olmaya çalışarak. Üzerinden inmemiştim ve inmeye de niyetim yoktu. İnmeyeceğim için de telefonumu bana onun vermesi gerekiyordu.

"Ne zırvalıyorsun sen ya? İn üzerimden ve telefonunu kendin al," dedi aksi bir tavırla. Onu bu hali bile beni yeterince tahrik ediyordu. Dişimi tenine gömmek, dudaklarımla dudaklarını sömürmek, onu baştan çıkarmak istiyordum. Tabii şu an, hiçbir için uygun bir zaman değildi.

Bedenimi, bedenine biraz daha eğdim ve dudaklarına dudaklarımı sürttüm. Ardından gözlerinin içine baktım. "Eğer şimdi cebimden telefonumu çıkartmazsan kapıyı açıp, abine seninle yattığımı söylerim. Zaten bana sikik bir cevap bile vermedin."

Gözleri kocaman açılırken Thomas'ın üzüntülü sesini işittim. "Tamam, seni rahatsız etmiyorum ve gidiyorum."

"Abim gitti ve elimi cebinin içine sokmayacağım," dedi sert bir şekilde. Üzerine abanmamak için kullandığım ellerimden bir tanesini kaldırıp bornozunun ipine yerleştirdim. Hayretle aralanan güzel dudaklarını, yarım ağız gülerek izledim. "Eğer şu telefonu cebimden çıkarmazsan, o bornozu açar ve..."

"Sus," dedi ve eliyle ağzımı kapattı. "Sana bu haldeyken yumruk atamayacağım için şanslısın ama bil ki; seni fena benzeteceğim Zayn. Şimdi," dedi elini ağzımdan çekerken. "Telefon hangi cebinde?"

"Arka cebimde. Bana göre sol, sana göre sağ," dedim sırıtarak. Bana sinirli bir bakış attı. Teorik olarak kıçımı elleyecekti ve bundan hiç memnun olmadığı açıkça belli oluyordu.

Elini kaldırıp kalçamı, telefonu bulmak için yokladı. Ben halimden gayet memnunken, o iğrenç bir şey yapıyormuş gibi yüzünü ekşitmişti. Keşke telefon onun cebinde olsaydı ve ben onun kalçasını elleyebilseydim. Aslında istesem şimdi de yapabilirdim. Hassiktir ya, ben bunu neden daha önce düşünememiştim?

Telefonu güç bela cebimden çıkarttı ve resmen gözümün içine soktu. Gülerek elimi bornozunun ipinden çektim ve tekrar yatağa dayadım. "Şimdi rehberden Doniya'yı bulup, onu arıyorsun..."

"Başka emriniz var mıydı efendim?" dedi alaycı bir tonda. Kafamı olumlu bir şekilde salladım. "Benimle sevişmen. Bunu da yapmayacağın için, sen direk Doniya'yı arayabilirsin."

Ona göz kırptım ve bana, beni öldürecekmiş gibi baktı. Ardından rehberden Doniya'yı buldu ve onu arayıp telefonu kulağıma tuttu. Aslında bunu söylemem gerektiğini düşünüyordum ama ben söylemeden, kendisi yapmıştı. Bunu tebrik ediyordum.

"Ne var seni geri zekâlı?" dedi Doniya, telefonu açar açmaz. Gözlerimi devirdim. "Sadece bu akşam Thomas ile çıkmanı rica etmek için aramıştım. Hani eski günlerdeki gibi..."

Sebastian, bugünkü yüzlerce şaşkınlığından bir tane daha geçirirken gülümsedim. Doniya da şaşırmış gibiydi. "Neden onunla çıkacakmışım? Hem her zaman ilk adım erkeklerden gelir."

"Sebastian ve ben çıkıyoruz. Bu akşam onu yemeğe çıkarıyorum ve Thomas bize engel," dedim. Seb kaşlarını çattı ve sessizce "Ben teklifini kabul ettiğimi söylememiştim," dedi. Ardından Doniya, "Ne?" diye haykırdı. "Seb ile sevgili anlamında çıkıyor musunuz yani? Sonunda küçük kardeşimi adam edebilecek bir kadın çıktı! Thomas ile hemen bir buluşma ayarlayacağım."

Telefonu yüzüme kapattı. Sırıtarak Sebastian'a baktım. Dudağını dişleyerek, suratımı inceliyordu. "Seninle çıkmanın mantıklı bir fikir olduğunu sanmıyorum Zayn."

"Seninle yapmak istediğim tek şeyin seks olmadığını anlaman için daha ne yapmam gerekiyor? Diz çöküp evlenme mi teklif edeyim?" dediğimde kaşları çatıldı. Onu belinden yakaladığım gibi, dönerek üzerime çıkmasını sağladım. Elindeki telefonum ise yatakta sekerek yeri boylamıştı. Aman, canı cehennemeydi. Zaten seks için kullanıp numaramı verdiğim kızlar ararsa, rezil olurdum.

"Evlenme falan teklif etmeni istemiyorum. Ben hâlâ beni bu halimle nasıl istediğini çözmeye çalışıyorum," dedi dudak büzerek. Bu sefer ben kaşlarımı çattım. "Ne varmış halinde? Bence sen, çok güzelsin. Siktiğim erkekleri, sendeki güzelliği fark edemeyecek kadar aptal."

Güldü. İlk defa böyle içten güldüğünü görüyordum. Üstelik yanakları kızarmış ve gözlerini gözlerimden kaçırmıştı. Elimi yanağına yerleştirdim ve yanağını yavaşça okşadım.

"Seninle çıkacağıma beni pişman etmeyeceksin," dedi gülümseyerek. Sevinçle onu kendime çektim ve dudaklarımı dudaklarına bastırdım. "Seni asla pişman etmeyeceğim."

***

SEBASTIAN

Zayn ile bir randevum vardı! Tanrım! Hâlâ inanasım gelmiyordu. Bana çıkma teklif etmişti ve biz onunla, resmen sevgili sayılıyorduk. Birkaç dakika sonra burada olacaktı ve beni bir yere götürecekti. Thomas ise Doniya ile birlikteydi. Aslında onlar, gerçek anlamda çıksalar gerçekten de çok hoş olabilirdi. Zayn, ben, Thomas ve Doniya, her şeyimizi birlikte yapar, belki birlikte lunaparka bile giderdik. Bunların çok eğlenceli olacağından emindim ama ilk önce Zayn ile işleri yoluna koymam gerekliydi. Yani beni seks için kullanmadığına ikna etmek zorundaydı. O, benden hoşlandığını göstermek zorundaydı.

00:00

Saat on ikiye gelmişti ve o, ortalıkta yoktu. On beş dakika önce burada olmalıydı ama yoktu. Belki bir işi çıkmıştır, diye düşündüm. Beklemeye devam ettim. Sonuçta özel bir hazırlık yapmamıştım ve beklemeye devam etsem, iyi olacaktı.

00: 30

Hâlâ ortalıkta yoktu. Benimle dalga mı geçiyordu? Kırk beş dakikadır onu bekliyordum ben ve o hâlâ ortalıkta yoktu. Onu arayabilirdim belki ama bunu yapmadım. Yapmayacaktım. Zayn eğer gelmiyorsa, kendi kaybedecekti çünkü.

01:00

Ve... Saat bir oldu. Dudaklarımı birbirine bastırdım. Neden bana çıkma teklifi etmiş ve beni almaya geleceğini söylemişti ki? Yani gelmedi ve gelmeyecekti? Şimdi kim bilir neredeydi? Hata bendeydi aslında. Onunla çıkmayı asla kabul etmemeliydim. Beni yarı yolda bırakmıştı.

Sinirle, elime telefonumu aldım ve Doniya'yı aradım. Telefonu açan ise Doniya değil Safaa oldu. "Sebastian," dedi tatlı sesiyle.

"Merhaba Safaa," dedim ve Doniya'ya soracağım şeyleri Safaa'ya sormaya karar verdim. "Zayn'in nerede olduğunu biliyor musun, tatlım?"

"Zayn mi?" dedi ve ardından hemen beni cevapladı. "O geri döndü. Grubunun yanına yani..."

Ağzım beş karış açılırken, Safaa'ya zoraki bir 'hoşça kal' dedim ve telefonu kapadım. Sonra gözlerimi duvara dikip tepkisizce duvarın rengini inceledim. Zayn Malik, geri dönmüştü. Beni burada, onu beklerken bırakıp, grubunun yanına dönmüştü. İçimdeki bütün duygular çekilmiş gibi hissediyordum. Öylece durdum. Hayatımda ikinci defa bir erkek tarafından yüz üstü bırakılıyordum. O'ndan ve bütün erkeklerden nefret ediyorum...

I Know You Want MeWhere stories live. Discover now