12-Çığlık

1.3K 94 47
                                    

Merhaba arkadaşlar. Bu bölümün biraz geciktiğini düşünüyorum ve sizi beklettiğim için özür dilerim.Ancak yazdığım bölüm silindi ve tekrar yazmak zorunda kaldım :((( Yazdıklarım silindikten sonra gerçekten çok üzüldüm ve hevesim kırıldı.İlhamda kaçınca tekrar yazmakta zorlandım.Benim için zorlu geçen bir bölümdü diyebilirim.Umarım sizler beğenir, oy ve yorumlarınızı esirgemezsiniz.İyi okumalar...

"Çok beklettim mi?"

Sesi duymamla hissettiğim ürperme bir olmuştu.Yanlış duymuş olamazdım değil mi? Nasıl olabiliyordu bu... imkansızdı.Bu ses...olamazdı...

Çok tanıdık geliyordu.Neredeyse her gece gördüğüm o lanet kabuslar.Ve her seferinde beni korkutan o ses.Şimdi de duyuyordum o sesi ancak bu sefer canlıydı.Rüya değil, gerçekti.Bu nasıl mümkün olabiliyordu? İçimi ürperten bu sesin o lanet ses olduğuna emindim.İnsan her gece duyduğu sesi nasıl unutabilirdi? Yanılıyor olabilir miydim? Gözlerimi kapatıp sese odaklandığımda gördüğüm kabus tekrar zihnimde canlanıyordu.Aynı sahneyi o kadar çok görmüştümki artık kabustan çok, bir anım gibiydi.Bıçağın karnımda bıraktığı acı ise rüyadan öteydi.

"Senin için geleceğim...Sadece bekle...Zaten oldukça yaklaştım..."

Bu sesin telefondaki ses olduğuna nasıl bu kadar emin olabiliyordum? Belki gerçekten benziyordu ama hissettiğim korku ve ürperme neden aynıydı? İçim titriyor ve kalbim sıkışıyordu.Duyduğum sesin analizini yapmayı bırakıp cevap vermem gerekiyordu.Ama ne diyeceğimi bilemiyordum.Korkmuş ve şaşırmıştım.Kendime gelmeye çalışarak cevap verdim.

"Kimsin...? "

Yine cevap yoktu.Sanki bilerek yapıyor gibiydi.Birkaç saniye sonra cevap geldi.

"Senin için geldiğimde öğreneceksin." demesiyle titremem bir oldu.Bedenime hakim olamıyordum.Dizlerim titriyor ve ayakta durmakta zorlanıyordum.Artık dizlerime hakim olamadığımda kendimi bıraktım.Tam düşüyordum ki Atlas beni tutmuştu.Saşkın gözlerle bana bakıyordu.

"Azra iyi misin, arayan kim?" diye sordu endişeli bir şekilde.Ama ben cevap verecek durumda değildim.Donup kaldığımı farkettiğinde telefonu elimden aldı ve konuşmaya başladı.

"Kimsin sen? Ne istiyorsun? " dedi sinirli bir şekilde.Gözlerindeki öfke beni şaşırtmıştı.Adamın ne cavap verdiğini bilmiyordum ama Atlas'ın birkaç küfür savurmasından iyi bir şey olmadığını anlamıştım.Sonra telefonu kapatıp tekrar bana döndü. "Kim bu piç? Tanıyor musun?" dedi.

Tanıyor muydum? Hayır.Ama sesi tanıyordum.Daha önce duyduğum bir sesti.Ona rüyamda duyduğum ses olduğunu söylesem bana inanır mıydı? Bunun ne kadar saçma ve mantıksız olduğunu biliyordum.Ama gerçek buydu.O buna inanmayacak olsa da söylemeye karar verdim.

"Tanımıyorum ama her gece bu sesi duyuyorum." dediğimde bana şaşkın şaşkın bakıyordu. Gözlerindeki "devam et" mesajını aldığımda konuşmaya devam ettim. "Gördüğüm kabuslardan bahsediyorum."Senin için geleceğim" diyordu.Bana inanmayacaksın belki ama bu ses aynıydı. " dedim inanmasını umut ederek.Deli olduğumu mu düşünüyordu? Bana inanmasını beklemiyordum zaten ama yine de inanmalıydı.

"Tamam Azra.Sakin ol!" dedi ve eliyle gözyaşlarımı sildi. O bunu yapmadan önce ağladığımın farkında değildim.Beni omuzlarımdan tutarak kaldırdı.Hala telefonun etkisindeydim.Bunu atlatmam zaman alacaktı.

"Korkma! Yalnız değilsin."dedi.Yalnız olmadığımı düşündüren neydi? Ailemi kaybettikten sonra artık kaybedecek bir şeyim kalmamıştı.Yalnızdım.Atlas yalnız olmadığımı söylediğinde kendinden mi bahsediyordu?

KİMSİN SEN?Opowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz