10.bölüm

174 88 13
                                    

Yalnızca onun gözlerine baktığımda böyle hissediyordum ve bu dünyanın en güzel hissiydi...

   Daha sonra komutanlığa geri dönmeye başladım.Yol boyunca buraya geldiğim için şükrettim.Burası için böyle hissedeceğim hiç aklıma gelmezdi ama gerçekten burada olduğum için çok mutlu hissediyordum.Sanırım alışmaya başladım.Bölüğe geri döndüğümde kızlar doğruluk-cesaretlilik oynuyorlardı.Bende onlara katıldım.Birkaç el sonra sıra bana geldi.Kızıl saçlı bir kız bana soracaktı.Geldiğimden beri ondan hoşlanmıyorum.Çünkü hareketleri çok itici ve dün madde kullandığını öğrendim.Bu yüzden her türlü dengesizliği ondan beklerek :

'' Doğruluk.''

'' Hm...Demek doğruluk.''

Korkunç bakışlarla beni süzüyordu.Ben ne soracak diye düşünürken :

'' David'le aranda ne var ? ''

''David'le mi ? Hiçbir şey.''

Dedim ve güldüm.

'' Emin misin ? ''

''Evet,neden olmayayım ki ? Onunla birkaç kez konuşmuş olmam aramızda bir şey olduğunu göstermez.''

''Ama ben onun yastığının altında senin fotoğrafını gördüm.Yanlış gördüğümü düşünmüyorum.''

Bütün kızlar şaşkın bakışlarla bana bakıyordu.

'' Hadi ama.Böyle bir şey olmayacağına hepimiz eminiz.Ayrıca erkeklerin bölüğüne girmen yasak.Orada ne işin vardı ? ''

'' Soruyu sorma sırası bende.Sende değil.''

''Aslına bakarsan yalan söylediğini herkes anladı.Bence daha fazla zorlamana gerek yok.David'le aramızda bir şey yok.Cevabımı verdim.Devam edelim.''

''Hayır,yalan söylemiyorum.İstiyorsan bu akşam gidip beraber bakalım ? ''

''Bence harika bir fikir.Hem yalancılığın ortaya çıkmış olacak.Bu gece senin için zor geçecek.''

Birkaç el daha oynadıktan sonra oyunu terkettim.Acaba o kız söylediklerinde haklı mıydı ? Haklı olma payı çok yüksek.Hatta haklı olduğuna eminim.David'in yanına doğru ilerlemeye başladım :

'' David,seninle konuşmamız gerek.''

''Birbirimizden uzak duracaktık.Ne çabuk unuttun.''

''Hiçbir şeyi unutmadım.''

''Eee.O zaman gitmeye ne dersin ? ''

''Bana bir konu hakkında söz ver.Bende gidiyim.''

''Neymiş o konu ?''

''Fotoğrafımı yastığının altından kaldır ve yak ya da bana getir.Senin yüzünden rezil oldum.''

Kıpkırmızı olmuştu.

''Ne ? Senin fotoğrafın mı ? ''

Bunu gülerek söylemişti.

''Evet,kızıl saçlı bir kız söyledi.''

'' Şu madde bağımlısı egomanyak Jessie'den mi bahsediyorsun ? O kız manyak.Ayrıca kafası da yerinde değil.Buna mı inandın yani ? ''

''Bu gece bana göstereceğini söyledi.''

''Tamam gelin ve bakın o zaman .''

Dedi ve gülümsedi. Bunu çok gergin söylemişti ve neler olduğunu anlamam uzun sürmedi ama üstelemedim.Ardından büyük bir patlama sesi duyduk ve ikimizde irkildik.Babam geldi ve :

'' İngilizler anlaşmaya uymadı.Hemen silahlarınızı alın ve Max'in olduğu noktaya gelin.''

Evet,hayatımda ilk defa bu kadar panik olmuştum.Çatışma yaşanıyordu ve ben silahı düzgün tutamıyordum bile.Hemen bölüğe koşarak silahımı aldım ve Max'in olduğu noktaya geldim.Herkes oradaydı.Max :

''Önünüze kim gelirse gelsin vurun.Hepsini öldürme yetkisine sahipsiniz.Hadi çabuk olun.''

Birilerini öldürecektim.Bunu yapabileceğimden emin değilim.Tam tepkisiz bir şekilde bekliyordum ki yanımda ki bir çocuk vuruldu.

'' Hey,iyi misin ? ''

Konuşamıyordu.Hemen onu biryerlere götürmeliydim:Onu aldım ve sürükleyerek ormanın içine getirdim.Çok kan kaybediyordu ve hala silahlar patlıyordu.Ya burada durup öldürülecektim ya da birilerini öldürecektim.En azından korkutma amaçlı silahla rastgele ateş açtım :

'' Sen burada bekle.Buraya gelmezler.Ben ileride olacağım.Sadece yaralandığın yeri sıkıca bir şeyle kapat.Kan kaybetme.''

''Tamam,sağol Amy.''

Sanırım bu çocuğu tanıyordum.Evet evet  bu Enrique'ydi.Şimdi konuşabiliyordu ve biraz önceki kadar kötü görünmüyordu.İyi olacağına emindim.Bu yüzden onu arkamda bıraktım ve koşarak yüksek bir yere çıktım.Oradan da ateş etmeye başladım.Sanırım bir kişiyi vurmuştum.Peki ya ölmüş müydü ? Şu an bunu düşünecek halim yoktu ve ateş etmeye devam ettim.O sırada bizden birkaç kişinin vurulduğunu gördüm.Yere çömeldim ve ağlamaya başladım.Hayatımda ilk defa bu kadar korkunç bir şey yaşıyordum ve gözlerimin önünde bir sürü insan vuruluyordu.Hemde engel olamıyordum.Bunların çoğu arkadaşımdı.Bu yüzden onları korumalıydım.Büyük bir korkuyla koştum ve Kate'lerin yanına geldim.

''Amy,iyi ki geldin.Şu an sana ihtiyacımız var.Şu ağacın yanına git ve tam karşına ateş etmeye başla.''

Dediğini yaptım ve ateş etmeye  başladım.İki kişiyi vurmuştum ama ölmemişlerdi.Olmamam gerekiyordu ama ölmedikleri için çok mutlu oldum.Daha sonra neredeyse saatler süren bir çatışma yaşadık ve sonunda her şey bitmişti.Karşı taraf çekilmişti.Çoğu kişi yerde kanlar içinde yatıyordu.Aklıma Enrique geldi.Koşarak onun yanına gittim ve bayılmış olduğunu gördüm.Onu ayıltmaya çalışırken yanıma David geldi :

''Çok kan kaybetmiş.Onu bölüğe kadar taşıyamayız.Bana ilk yardım malzemelerini getir ve yardım çağır.Çabuk ol.''

''Tamam.''

Dedim ve var gücümle koşarak bölüğe döndüm.İlk yardım malzemelerini aldım ve geri geldim.

'' Sen bunları al.Bende yardım çağıracağım.Başka bir şeye ihtiyacın var mı ? ''

''Hayır.''

Daha sonra gördüğüm ilk birkaç sağlık görevlisine yerlerini gösterdim ve diğerlerine yardım etmeye başladım.Ne kadar da çok yaralanan vardı böyle.Hepsine mümkün olduğunca yardım etmeye başladım.O tepedeyken birini vurmuştum ve onu vurduğumda hareket etmeden yere yığılmıştı.Acaba kimdi ? Evet.Bizden biri değildi ama ölü mü yoksa yaşıyor mu emin değildim.Bu yüzden silahımı da aldım ve sessiz adımlarla oraya doğru ilerlemeye başladım.Çok yaklaşmıştım.Tam vurduğum noktaya gelmiştim ki düşmanımı gördüm.Elinde silah vardı ve yaşıyordu.Kilitlenmiştim.Hareket edemiyordum.Daha sonra bana baktı ve onunla gözgöze geldik...

SAVAŞIN ORTASINDAKİ AŞKWhere stories live. Discover now