13 × Forever

7.1K 643 207
                                    

Medya; EXO - Forever

Rose

Kafam öyle saçma sapan şeylerle doluydu ki, çıkış yolu bulamıyordum. Her şeyi bırakıp, koşarak kaçmak istediğim zamanlardan birindeydim. Yoongi kafamı çok karıştırıyordu. Ona karşı hissettiğim şeylere engel olamıyordum ama hissettiklerim fazlasıyla aptalcaydı. Kendi oyunumun içine düşüyordum.

Yoongi benimle okulun kenarındaki nehrin yan tarafında buluşmak istemişti. İçimi garip bir heyecan sararken yavaş adımlarla nehre doğru ilerliyordum. Hava açıktı, Güneş havada ışıl ışıl parlıyordu. Yoongi'nin sihirli yüzüğü olmasa bu havada kesinlikle zarar görürdü. Sonunda nehrin yanına vardığımda; Yoongi'yi çimenlerin üzerine oturmuş, gözlerini kapatıp kafasını geriye atarak anın tadını çıkarırken bulmuştum.

Ona bakmak bile kalbimi göğsümden söküp vermek istememe neden oluyordu. O yanımdayen hiçbir şeyin önemi kalmıyordu. Sanki ölsem bile sorun değildi. Onun yanında öldüğüm, onun için öldüğümden dolayı. İşte, beni korkutan da tam olarak buydu.

"Yoongi," diye mırıldandım. Muhtemelen benim geldiğimi çoktan fark etmişti ama yine de bir şeyler söylememi bekliyordu.

"Sevgilim," dedi. Gözlerini açıp, ellerimden sıkıca tutarak hemen yanına oturmamı sağlamıştı. Bana öyle büyük bir sevgi ve şefkatle bakıyordu ki; sanırım bunun altında eziliyordum.

"Nasılsın?" dedi hafifçe saçlarımı okşarken. Zorlukla gözlerine baktım. Utandığımdan dolayı yanaklarımın kızardığına emindim. O da bunu fark ederek, gülmüş ve eli saçlarımdan yanağıma kaymış; aynı şekilde zarar vermekten korkarcasına okşamaya başlamıştı.

Bu an sanki bir cennetten kopup gelmiş gibiydi. Ama bana ait değildi. Vicdan azabı kalbimi yakıp, kavururken kurumuş dudaklarımı araladım. "İyiyim. Ya sen nasılsın?"

"Bugün biraz zordu." dedi iç çekerek. "Taehyung ve Jimin yine kavga etmişler. Jungkook bana söyledi."

"Yine mi?" dedim şaşkınlıkla. "Neden bu kadar sık kavga ediyorlar?"

"Bunu şimdilik kafana takma," dedi omuz silkerek. "Sana sonra anlatırım, tamam mı? Tam da şuan güzelce dinlenmeye ihtiyacım var."

Onu kafamı aşağı yukarı sallayarak onaylamıştım. Yoongi, tekrar bana bakarak güzelce gülümsemiş sonra da kafasını dizlerime yaslayarak gözlerini kapatmıştı. Kalbimin heyecandan çoktan uçuşa geçtiğini hissederken, Yoongi'nin bunu fark etmemesini umuyordum. Ama bu imkansız gibi bir şeydi.

Güneş'in tam da gözlerine geldiğini gördüğümde, yüzüğü olsa bile rahatsız olacağını düşünerek elimi kaldırmış ve tam gözlerine siper ederek Güneş'i engellemeye başlamıştım. Dudakları büyük bir neşeyle kıvrıldığında, gözlerini açmadan bileğimden tuttu ve avcuma minik bir öpücük kondurdu.

"Rahatsız olmuyorum," dedi tuttuğu elimi yavaşça kendi karnına bırakırken. "Kolun ağrıyacak."

"Ama-"

"Elimi tut." diyerek elimi sıkıca kavradı. "Böyle kalalım bir süre."

"Böyle kalabilir miyiz gerçekten?" dedim yutkunarak. Bu mümkün olabilir miydi? Yoongi ve ben.. Daima birlikte olabilir miydik?

"Elbette." dedi. "Sonsuza dek böyle kalabiliriz."

Jisoo

"Jin, yeter ama!" dedim sinirle. "Bana hiçbir şey anlatmıyorsun. Bu bizim projemiz sanıyordum."

"Zaten öyle," dedi Jin omuz silkerek. "Ama benim araştırdığım şeyler proje dışı Jisoo. Bununla ilgili sana bir şey söylemeyeceğim."

Hafifçe gülümsedikten sonra yanımdan öylece geçip giderken gerçek anlamda salak gibi bakakalmıştım. Cidden ne yapıyordu bu?

Derin bir nefes alıp, okulun çıkışına doğru yürüdüm. Tek isteğim odama girip biraz uyumaktı. Lisa muhtemelen denizdeydi ve Jennie de unicornu ile oynuyor olmalıydı. Benim minik ejderham Dalgom da biraz hasta olduğundan revirdeydi. Sürekli öksürüp etrafa minik ateşler saçıyordu ben de kimseye zarar vermesin diye onu revire yatırmıştım. Yarın sabahsa erkenden gidip ziyaret etmem gerekiyordu.

Rose'a gelince. Nerede olduğuna dair en küçük bir kuşkum bile yoktu. Şu vampir çocuğun yanında olmalıydı. İç çektim. Bir de başımda bu bela vardı, bir türlü rahat olamıyordum.

"Hey, Jisoo!"

İsmimin seslenilmesiyle arkama döndüm. Yeri koşarak bana doğru geliyordu. Kaşlarımı çattım çünkü yüzündeki ifadeden bir şeyler olduğu belliydi. Merak etmiştim.

"Neler oluyor?" dedim yanıma geldiğinde.

"Benden araştırmamı istediğin şey vardı ya," dedi derin derin nefesler alırken. Koştuğu için yorulmuş olmalıydı.

"Evet," diyerek onu onayladım. Belki gözden kaçırdığım bir şeyler olabilir diyerek şu aşk büyüsünü Yeri'nin de araştırmasını istemiştim. Tabiki Yoongi ve Rose ile olan olaydan haberdar değildi, bunun sadece projem olduğunu zannediyordu.

"Buldum Jisoo," dedi Yeri mutlulukla. "Sonunda o aşk büyüsünü bozacak olan büyüyü buldum."

***

Yeri'ye en büyük teşekkürlerimi yolladıktan sonra Rose'a mesaj atmış ve hemen yanıma gelmesiji söylemiştim. Tahmin ettiğim gibi Yoongi'nin yanında olduğunu söylemişti ama ben ısrarla onu yanıma çağırmıştım. Bu çok acildi. Kaç gündür ilk defa rahatladığımı hissediyordum. Artık, yaptığım hatadan kurtulup da Rose'u düştüğü durumdan kurtarabilecektim.

"Ne oldu Jisoo?" diyerek odama girdi Rose. Telaşlanmışa benziyordu.

"Sana iyi haberlerim var." dedim kocaman gülümseyerek. Onun da rahatlayacağından emindim. Yoongi'den rahatsız oluyor olmalıydı ve eski günlere geri dönecekti.

Neler olduğunu anlayamayarak bana bakarken ona kağıda yazmış olduğum büyüyü uzattım. Büyüye öylece bakmış sonra kaşlarını çatarak gözlerini tekrar bana odaklamıştı.

"Büyü," dedim heyecanla. "Bulmamı istediğin büyüyü buldum. Yoongi'ye yaptığımız aşk büyüsünden bu büyü sayesinde kurtulacaksın. Böylece artık seni seviyormuş gibi davranmayacak. Eskisi gibi olacak her şey. Dahası, hiçbir şey hatırlamıyor olacak. Bizim ne yaptığımızı anlayamayacak." Heyecanla yerimde zıpladım. "Bu harika, değil mi?"

Neşeyle Rose'a bakarken, o düşündüğümün aksine mutlu olmamış koltuğa çökerek hayal kırıklığıyla büyüye bakmaya başlamıştı. "Rose," dedim. "Ne oldu? Sevinirsin zannetmiştim."

"Ben," dedi güçlükle. "Ben ne yapacağım Jisoo? Yoongiden hoşlanıyorum."

Gözlerim şaşkınlıkla kocaman olurken öylece kalakalmıştım. Biz kesinlikle mahvolmuştuk.

×××××

Geciken bölüm için yazarınızı affedersiniz umarım💙💙

house of cards ❅ bts•bp ✓Where stories live. Discover now