51 × Almost

4.3K 472 213
                                    

Medya; Seafret - Be There

Lisa

Garip bir şekilde sanki bir dakikalığına başka bir evrene gidip geri gelmiştim. Öyle hissettirmişti. Başım dönmüştü ama bu his, geldiği gibi hızla gitmiş ve geriye merakla ve endişeyle beni izleyen Jungkook'u bırakmıştı. "İyiyim, Jungkook. Gerçekten." dedim. Bu cümleyi kaçıncı kez kurduğum hakkında bir fikrim yoktu. Düne kadar cadıyla yaşadığım ev aslında okuldan o kadar da uzak değildi ama Jungkook tüm yol boyunca iyi olup olmadığımı sormuş, bana sürekli bir şeyler yemeyi teklif etmiş, hatta nereden bulduğunu dahi bilmediğim bir yastığı arkama koymam için ısrar ederek beni otobüsteki insanlara rezil etmişti.

"Emin misin?"

"Eminim." dedim iç çekip gözlerimi devirmemek için kendimi zor tutarken. "Zaten senin yüzünden otobüsteki insanlara rezil olduk."

"Ne yapabilirim?" dedi omuz silkerek. "Daha önce hiç otobüse binmedim ki. Hem onlar sadece insan, rezil olmuş sayılmayız."

Jungkook'a cevap verme gereği duymamıştım. Kaldırıma çıkıp, önceden yaşadığımız evin bulunduğu ara sokağa daldığımda sadece cadıya neler söyleyeceğimi nasıl bir açıklama yapacağımı, aslında daha doğrusu cadının benim için bir yol bulup bulamayacağını düşünüyordum. Benim için geçmiş koca bir delikti. Karanlık bir tünel gibiydi, dolayısıyla ne zaman geriye dönmeye çalışsam korkmuş, önümü göremeyerek takılıp düşmüş kendimi incitmiştim. Ben de vazgeçmiştim bu yüzden ve bir süre sonra umrumda bile olmamıştı. Geçmişin yarım yamalak izleri bedenimi ve ruhumu terk ederken neyi geride bıraktığımın farkında bile değildim.

Evimizin önüne geldiğimizde kirpiklerimin altından Jungkook'a bakmıştım. İlk defa gözleri benim üzerimde değildi. Dikkatli bir şekilde evi inceliyordu. Hafifçe tebessüm ederek kapıyı tıkladım. 

Kapı yavaş bir şekilde gıcırtıyla açıldığında heyecanım büyümüştü. Cadıyla sadece dün vedalaşmıştım ama onu özlediğimi hissediyordum. Kapı ardına kadar açıldı.

Fakat, kapıyı açan düşündüğüm gibi cadı değildi. Tanımadığım bir kadındı.

"Siz de kimsiniz?" dedi bana ve Jungkook'a bakarken.

"Burada bir cadı- yani şey burada bir kadın vardı. Burada yaşıyorduk biz." Cümlelerimin saçmalığından ötürü bir iki saniye duraksamış ve gözlerimi kapatmıştım. "Demek istediğim burada yaşayan bir kadın var. O nerede?"

"Neyden bahsettiğinizi anlamadım." dedi kadın sorarcasına bize bakarak. "Biz buraya taşınalı beş yıl oldu."

Gözlerim şaşkınlıkla kocaman olurken Jungkook'un da benden bir farkı olmadığını biliyordum. Ama bizim evimiz burasıydı. Her bir santimini, her bir karışını hatırlıyordum. Bu nasıl olabilirdi ki?

Yazar

"Nasıl yani?" dedi Jennie şaşkınlıkla Lisa'ya bakarken. "Gittiniz ama yaşadığınız evde beş yıldır başka biri mi oturuyormuş?"

Lisa dudaklarını birbirine bastırarak kafasını aşağı yukarı sallamış ve Jennie'yi onaylamıştı. Jisoo diyecek bir şey bulamayarak gözlerini yere diktiğinde Jennie de onun sessizliğine katılmıştı. "Yardıma ihtiyacın var mı Rose?" diye sordu Jisoo, birkaç dakika sonra. Sessizliği dağıtmaya ihtiyaç vardı.

"Hayır, hallettim!" Rose, heyecanla cevapladığında üç kız da oturdukları yerden kalkarak saçma bir perdeyle yaptıkları deneme kabininin önünde durmuşlardı. "Umarım bu gelinliği beğenirsin Rose," diye söylendi Jisoo. "Yeri ile yapalım derken canımız çıktı."

house of cards ❅ bts•bp ✓Kde žijí příběhy. Začni objevovat