35 × Boom

4.8K 487 252
                                    

BTS - Fire

Yazar

"Merhaba," demişti Yeri'yi acımasızca yere çarpmak üzere olan kız. Belli ki bir cadıydı. "Ben Joy."

Yeri havalanan bedeninin sertçe yere çarpacağını, hayatında hiç yaşamadığı kadar şiddetli bir acının tüm vücudunu saracağını düşünüyordu. Fakat öyle olmamıştı. Yere düşmek üzere olan bedeni son anda yavaşlamış ve bir bulut kadar yumuşak bir şeyin üzerine konmuştu. Yeri neler olduğunu anlayamayarak etrafa bakındı, yerdeki çimlerin üzerinde yatıyordu. Hızlıca ayağa kalkarak kendisine büyü yapan kızın nerede olduğunu anlamaya çalıştı. Yere düşmüş cadı şapkasını aldı. Bu şapka olmazsa büyület kolay kolay işe yaramazdı. Koşarak ağaçların arasına sapıp, Joy'u bulmaya çalıştı.

Ağaçların arkasında minik bir çiçek topluluğu vardı. Joy'u gördüğünde hemen tanımıştı. Gözleri şaşkınlıkla büyürken yutkundu ve kendini ağaçlardan birinin arkasına attı. Joy'un yanında başka bir kız daha vardı. O da cadıydı ve ikisi de Mavi Taraf'a ait bir üniforma olan mavi ceketlerden giyiyorlardı. Fakat, anlaşılmaz derecede garip bir olay yaşandı. Başta normal bir şekilde konuşuyor gibi görünüyorlardı. Sonra, çok değil yalnızca bir dakika sonra, Joy ani bir hareketle kızı kavramış ve parmakları arasından yayılan siyah sarmaşıkların kızın beline bir bıçak gibi saplanmasına izin vermişti. Kızın çığlığı ormanda yankılandığında, Yeri şaşkınlıkla elini ağzına kapatmıştı. Sarmaşıklar genç kızın vücudunu yavaş yavaş sarmaya başladığında Joy, hafifçe kıza bakmış ve arkasını dönüp koşarak uzaklaşmıştı. Mavi Tarafta öğrenci olan bu cadı muhtemelen ölmeyecekti ama biri gelip onu oradan kurtarıncaya dek ızdırap çekecekti.

Yeri saklandığı ağacın arkasından çıkarak sarmaşıklar her tarafını sardığı için artık çığlık bile atamayan kıza doğru birkaç adım attı. Ona yardım etmesi gerekerdi. Kız zor durumdaydı. Kıza doğru emin adımlarla ilerlerken bir an duraksadı. Yerde yatıp acı çeken arkadaşları aklına gelmişti, onları revire gönderişi... Ve bu devam edecekti. "Özür dilerim." diye mırıldandı gözleri dolarken..

Sonra arkasına bile bakmadan geldiği yoldan okula doğru koşmaya başladı.

***

"Jin Hyung nerede?" dedi Taehyung Yoongi'ye yaklaşarak. İkisi de oldukça yorgun görünüyordu. Ordan oraya koşturuyor, arkadaşlarına yardım etmeye çalışıyorlardı. Etraf gittikçe daha da dağılıyor, hırpalanıyor; kazanma umutları tükeniyordu. "Bilmiyorum." dedi Yoongi arkasındaki ağaca zorlukla tutunarak. "Lanet olsun." Sinirle yumruğunu ağaca geçirmişti. Sanki azalmak yerine gittikçe çoğalıyorlardı ve o Rose için çok endişeliydi. Yeni bir vampirdi bu yüzden hareketlerini kontrol edememesinden çok korkuyordu.

"Daha Mahşerin Dört Atlısı gelmedi bile." dedi Taehyung. "Jin Hyungu bulmalıyım Jisoo sürekli onu sorup duruyor." Yoongi'nin cevap vermesine fırsat bırakmadan koşmaya devam etmişti. Yasaklı ormanın kıyısına geldi ve hızlıca etrafı kontrol etti. Okulun her yerine bakmıştı ama Jin Hyungu göremiyordu. Geri dönüp, ilerideki Mavi Taraf öğrencilerinden birine saldırmak üzereydi ki, duyduğu seslerle duraksadı. Sesler ormanın biraz ilerisinden geliyordu. Merakına engel olamayarak ormanın içine doğru koşmaya başladı. Ne kadar koştuğunu bilmiyordu ama seslere iyice yaklaşmıştı.

Sağ taraftaki derenin kıyısından ilerlediğinde, karşısına Jimin çıkmıştı. Jimin bir taraftaydı ve karşısında beş mavi taraf öğrencisi vardı. İkisi kurt, ikisi vampir ve biri de büyücüydü. Taehyung panikle onlara doğru ilerledi. Öğrenciler, Jimin'i kapana kıstırmış görünüyordu. Jimin, Taehyung'u henüz fark etmemişti ve ne yapacağına dair hiçbir fikri yoktu. Taehyung koşarak büyücünün üzerine atlayıp, Jimin'in hemen yanına geçmişti. Jimin şaşkınlıkla Taehyung'a bakıp birkaç küfür savurdu. "Aptal mısın sen?" dedi. "Kendim halledebilirim."

house of cards ❅ bts•bp ✓Where stories live. Discover now