† Lanet †

46.9K 4.7K 7.7K
                                    


Periler ilk görüşte aşık olur ve olduklarında bunu hissederler. Eğer aşık olduğu kişi, aynı aşkla kendisine karşılık vermezse o peri kısa bir süre içerisinde ölür.

Bu perilerin lanetidir. Zamanında güzelliklerinin, güçlerinin ve ölümsüzlüklerinin kıymetini bilmeyen periler, daha fazlasını isteyip orman tanrıçası Feronia tarafından lanetlenmiştir.

Her köşesini ezbere bildiğim ormanı trilyon kere turlayıp bir aksaklık olup olmadığını kontrol ediyordum. Diğer orman perileri her seferinde tüm işleri bana yığıyor kendileri hiçbir işe karışmıyordu.

Hepimizin yaşı on sekiz olsa da aralarından en çelimsiz ve kısa olan ben olduğumdan sürekli işlerini yapmak zorunda kalmak canımı sıkıyordu.

Bir orman perisinin ortalama boyu bir yetmiş iken benim boyumun bir elli beş olmasının nasıl bir duygu olduğunu kimse bilemezdi.

Orman perileri diğer tüm periler arasında en şanssız toplumdu. Kanatlarımız yoktu, güzel değildik, gözlerimiz veya saçlarımız renkli değildi. Ağaçları ve çiçeklerin hızlı büyümesini sağlamak, hayvanlar ve bitkilerle konuşmaktan başka yapabildiğimiz bir şey yoktu.

Ormanın son kısmını da dolaşmayı bitirdikten sonda bir sorun olmamasının verdiği mutlulukla göl kenarındaki büyük taşın üzerine oturup ayaklarımı suya sokmuştum.
Tüm yorgunluğum bir anda uçup giderken suyun içinde kıvrılan bebek mavisi kuyruğu görünce gülümsemiştim.

"Jimin, seni görüyorum" demiştim sesimi incelterek. Jimin güneş ışınlarının ısrarla parlattığı kuyruğunu savurarak suyun içerisinden çıkıp eşsiz gülümsemesini sunmuştu bana.

"Yorgunsun Taehyung" tatlı sesiyle söyleyip yürümekten ağrıyan bacaklarıma ellerini koymuş ve göl suyunun tüm bacaklarımı sarmasını sağlayıp ağrımı şifalı su yardımıyla almıştı.

Su perilerini çok kıskanıyordum. Beyaz tenleri, mavi gözleri, her renkte güzel kuyrukları ve ipeksi parlak saçları vardı. Suyu kontrol edebiliyorlardı. Suyu kullanarak insanları iyileştiriyorlardı ayrıca çok da güzellerdi. Her cinsten varlığı kendilerine hayran bırakacak kadar güzellerdi hem de.

Jimin güçlü kollarından yardım alarak oturduğum kayanın boş kısmına oturmuş ve bakışlarını yüzüme çıkarmıştı. "Taehyung, artık seni kullanmalarına izin vermemelisin"

"Deniyorum Jimin ama hepsi birden üstüme geliyor"

Derince iç çekip gözlerime bakmıştı. Sevgisini ve şefkatini hissedebiliyordum. Onun da hissettiğinden şüphem yoktu. Yeteneklerinden biri de duyguları hissetmekti zaten.

"Keşke boyunu uzatacak bir yeteneğim olsaydı" dedi ciddi bir şekilde. Anında kaşlarımı çatıp dudaklarımı büzmüş ve omzuna hafifçe vurmuştum.

"Sürekli yüzüme vurma şunu!" demiştim yüksek bir sesle ama ciddi ifadesi hala yüzünden silinmemişti.

"Ben ciddiyim Taehyung! Sana bunu yapmalarından bıktım! İnan bana bacaklarım olsa hepsini teker teker pataklardım"

Abartılı gülümsememi gözleri önüne sererken ıslak olmasını umursamadan iri gövdesine sarılmıştım.

"Yapacağını biliyorum Jimin. Seni seviyorum" dediğimde kıkırdamış ve sarılışıma karşılık vermişti.

Uzun bir süre soluksuz konuştuğumuz için havanın karardığını çok geç fark etmiştim. Panikle yerimden kalkmış, üstümdeki tozları silkelemiştim.

Curse •taekook•Where stories live. Discover now