† Başladı †

22.5K 2.3K 2.3K
                                    


"Durmak yok! Karanlık yaklaşıyor!" Jungkook birbirlerine kılıç sallayan elflerin arasında gezerken bir yandan da bağırıyordu.

Bizim içimiz rahattı. Ölmeyecektim ve karanlığı yok etmenin yolunu biliyorduk ama biz Zeus dağına ulaşana kadar tüm perileri ve hayvanları korumak elflerin göreviydi.

Hatta orman perilerinin alanına karanlık çöktüğü için iki düzine elf oraya, perileri ve hayvanları korumak adına yaratıklarla savaşmaya gitmişti.

Jungkook ikide bir bağırınırken ben de tüm elflerin ortasında bana açtıkları geniş alanda oturuyor, arada çimlerde yuvarlanıyordum.

"Nasılmış benim bebeğim?"

Jungkook yanıma uzanıp beni kolları arasına aldığında, kedi gibi mırıldanıp geniş gövdesine sokulmuştum. "Nasıl olayım işte yuvarlanıyorum falan"

Gülüp daha sıkı sarıldığında böbreğim ağzımdan geldi sanmıştım. Bu adamın elinde kalacaktım bir gün.

"Böyle mıncık mıncıksın oyy"

Jungkook yanağını yanağıma sürtüp derimin alev almasını sağlamıştı. Bir an yanağım koptu falan sanmıştım yani o derece.

"Mıncık ne ya!"

Sızlanıp acıyan yanağımı ovduğumda Jungkook yanağımı ovduğum elimi defalarca öpmüş ve kızardığına emin olduğum yanağımı da öpücüklere boğmuştu.

Boğulmak güzel şey arkadaşlar. Tabi sizi öpücüklere boğan kişi Jungkook ise...

"Korkuyor musun?" gözümün önüne gelen saçlarımı geriye ittirirken sormuştu.

Korkmuyordum. Jungkook yanımda olduğu sürece hiçbir şeyden korkmazdım ki ben.

"Korkmuyorum" elimi yanağına çıkarıp okşamaya başladığımda tatlı bir gülümseme yerleşmişti yüzüne.

"Hiç bir şeyden korkmuyor musun?" kafamı iki yana salladığımda genişçe gülümsemişti.

"Jungkook! Sana inanamıyorum, indir beni!"

Canım sevgilimin kucağında debelenmeye devam etmiştim. Korkmuyorum derken şelaleden aşağı atlamayı kastetmemiştim.

Jungkook kafamı çıplak gövdesine yaslayıp durmamı sağladığında acıtmayacak şekilde göğsünü ısırmıştım.

"Niyetin beni öldürmekse, öl deseydin ölürdüm!"

Bağırdığımda sadece gülmüş ve saçlarımın arasına öpücüklerini kondurmuştu.

"Yakında karanlık çökecek. Ben sadece kafanı dağıtmanı istiyorum"

"Şelaleden atlamak mı kafamı dağıtacak?" masumca sorduğumda onaylayıp dudağımı öpmüştü.

"Şimdi" Şelalenin aktığı yerin yanında durduğunda aşağıya bakmış ve çığlık atarak Jungkook'un boynuna sarılmıştım. Jungkook bu hareketime gülüp konuşmaya devam etmişti.

"Seni sıkıca tutacağım sakın korkma kendimi bırakırım seni bırakmam"

"Kendini bırakınca beni de bırakmış oluyorsun aptal!"

Titreyen bedenimi Jungkookla kaynaştırdığıma emin olduğumda kahkahası dolmuştu kulaklarıma.

"Söz veriyorum bir şey olmayacak. Bak çok hoşuna gidecek sürekli yapmak isteyeceksin"

Ne olursa olsun ona güveniyordum. Bir şey olmaz diyorsa olmazdı. Benim doğrularım Jungkook'un iki dudağı arasından çıkanlardı.

"Tamam" dedim gözlerimi yumarken "Atla" bedenimi sıkıca kavrayıp saymaya başlamıştı.

Curse •taekook•Where stories live. Discover now