† Gel ve öp beni yakışıklı †

24K 2.4K 2.7K
                                    


"Şu Jimin'in yeni bir arkadaşı var ya MeJin. Jimin de o kızı sevmiyor ama biliyorsun fazla iyi kalpli, kızı kıramıyor"

Hoseok ağzına bir kiraz daha atıp omuz silkmişti. Yugyeom dirseklerini yatağa yaslamış ve yüzünü elleri arasına almıştı.

"Ay o kızı biliyorum" Hoseok kahkaha atınca Yugyeom da gülmüştü.

"Ya banane onun bunun kızından, ben Jungkook'umu istiyorum!"

Bir gün geçmişti ve canım sevgilim yarın akşam geliyordu. Ben burda sevgilime bir şey olacak diye korkudan ter dökerken, bunlar yanımda elalemin su perisinin dedikodusunu yapıyorlardı.

"Yah Namjoon! Al şunları başımdan" diye bağırdığımda Namjoon beni takmadan elindeki kılıcı parlatmaya devam etmişti.

"Ay biliyor musun yugie~? Bizim hava perilerinden birisi sizin elflerden biriyle oynaşıyormuş"

Hoseok elindeki kiviyi soyarken konuşmuştu. Yugyeom ağzını eliyle kapatıp peri pelinsu gülüşü yapmıştı.

"dün onları gördüm. Depoda cilveleşiyorlardı"

İkisi de peri pelinsu gülüşü yaptıklarında Jungkook'un boyum kadar olan yastığına sarılıp oflamış ve kendimi yatağa atmıştım.

"Jimin'in yanına gitmek ister misin kır çiçeğim?" Hoseok bacağımı koparırcasına sallarken sormuştu. Aslında Jimin'i özlemiştim. Ne de olsa iki gündür görmüyordum. Onunla konuşup rahatlamaya ihtiyacım vardı.

"İsterim" dedim yataktan kalkıp kapıya koştururken. Hepsi gülerek kapıda heyecanla sallanışımı izlemiş ve yanıma gelmişlerdi.

Ben kollarımı açıp dilim dışarda karanlık tarafa koştururken Namjoon beni sınır çizgisinde yakalayıp bedenimi omzuna almıştı.

"Hoop! Nereye Küçük adam? Sana bir şey olursa Jungkook ağzımı kırar" dediğinde omzunda çırpınarak gülmüştüm.

"Namjoon~ çok seviyorum onu biliyon mu?"

Gülmüş ve kılıcını kılıfından çıkarmıştı. "Sevince konuşmayı unutuyorsunuz herhalde" dediğinde "ay evet!" diye bağırmıştım ama sonra sırtıma yumruk yemiştim.

"Bağırma gerizekalı! üç buçuk atıyorum zaten"

Hoseok Yugyeom' un omzundan bana bağırdığında acıyan sırtımı tutmuştum. "Ne vuruyorsun kaka yaratık!"

sessizce söyleyip saçını çekmiştim. Bağırdığında kollarımı öne uzatmış ve son hızda önde salladığı kollarına vurmaya başlamıştım.

"Yeter! Rahat durun" Namjoon sessiz olmaya çalışarak bağırdığında ikimiz de çırpınmayı bırakıp birbirimize öldürücü bakışlar atmıştık.

"at sineği!"

"Toprak kurdu!"

"bok böceği!"

"Yer elması!"

"Yeter dedim!" Namjoon bu sefer yüksek sesle bağırdığında ikimiz de korkudan sıçrayıp susmuştuk.

"Jiminnie!" kollarımı açıp Yüzerek kıyıya gelen arkadaşımın üzerine atlayıp sıkıca sarılmıştım. Şu an ıslanmayı umursamıyordum. Sakinleşmeye ihtiyacım vardı.

Şifalı elleri anında belime yerleşmiş ve tüm kötü enerjimi bir anda almıştı. Başımı Jimin'in omzuna koyup gözlerimi kapatmıştım.

Bir süre sonra beni büyük kayanın üzerine oturtmuştu. "Jungkook ne zaman dönüyor?" kollarını kayaya yaslayıp sorduğunda şaşırmıştım.

Curse •taekook•Where stories live. Discover now