† Annesinin biricik oğlu †

24.2K 2.4K 2.5K
                                    


"Kalk hadi minik bebeğim" Kocaman sevgilimin güzel sesi uykumdan uyanmamı sağlarken inatla gözlerimi açmamıştım.

Uzun bir sessizlikten sonra kıkırdamış ve dudaklarını dudaklarıma bastırmıştı. Bu yaptığı beni gülümsetirken Jungkook geri çekilmiş ve ellerini saçlarıma atıp okşamaya başlamıştı.

"Şu cadı kahine gidiyoruz giyin hadi" alnımı öptükten sonra ne zaman aldığını bilmediğim elbiseyi elime tutuşturup yataktan kalkmıştı.

Bir süre Kesici aletlerin bulunduğu dolabı karıştırmasını izlemiş ve zaman kaybetmemek için üzerimdeki geceliği çıkarıp uyuşuk hareketlerle pembiş elbisemi giymiştim.

Yataktan kalkıp kılıcını kılıfına koyan sevgilimin yanına zıplayıp kollarımı havaya kaldırmıştım.
"Kucak!"

Genişçe gülümseyip tek eliyle minik bedenimi kucaklamış ve masanın üzerinden kan kırmızısı bir elma alıp bana uzatmıştı.

Elmayı elinden çekip koca bir ısırık almış ve Çiğnemeye başlamıştım. Jungkook gülüp şişen yanağımı öpmüş ve kapıyı açıp temiz havanın yüzümüze çarpmasına sebep olmuştu.

"Kolyeyi göreyim" kız elini uzattığında Jungkook uzun bir nefes verip keseyi kızın avcuna bırakmıştı. Kız kolyeyi kesenin içinden çıkartıp tiksindiğim gülümsemesini dudaklarına yerleştirmiş ve kolyeyi boynuna takmıştı. Bu muydu yani? Ben sevdiğim adamı soğuk ayazın ortasına bu sürtük için kolye getirsin diye mi göndermiştim?

"İstediğini aldığına göre artık söylesen?" sinirimi belli ederek konuştuğumda, kız yarım ağız gülmüştü.

"Her peri toplumunun bir melez taşı vardır, biliyorsunuz değil mi?" Jungkook onayladığında anlamayarak ona bakmıştım. Kahin sürtük bu halime gülmüş ve bilmiş bilmiş konuşmaya devam etmişti. "Bu taşlar Her peri toplumunun Koruma taşı olarak bilinir. Bir araya geldiklerinde çok büyük bir güç ortaya çıkar. Tanrı Zeus bu taşları perileri olası bir kaos'a karşı korumak amacıyla yaratmıştır. O taşları çalıştıracak anahtar da Nesilden nesile elflerin başına verilir. O taşları almak için tüm peri topluluklarını gezeceksiniz. Önce orman perilerinin başına, sonra hava perilerinin başına, sonra da su perilerinin başına gideceksiniz, bu sırayı sakın ama sakın bozmayın. Tüm taşları topladıktan sonra Zeus dağındaki kutsal mağaraya gideceksiniz o mağaranın merkezinde dört delikli bir taş var. üç delik üçgen oluşturuyor ve ortasında da anahtar için kalın bir çizgi var. Melez taşlarını da gezdiğiniz topluluk sırasına göre üstten başlayarak dizeceksiniz. Bunları karanlık çöktükten sonra yapmalısınız yoksa hiç bir işe yaramaz" nefes nefese arkasına yaslanmıştı.

"Bir dakika" Junkook kaşlarını çatıp kıza bakmıştı "su perisinin başıyla nasıl görüşeceğiz? Su altında nefes alamayız" kız gülüp küçümseyen gözlerle bana bakmıştı.

"Senin şu küçük sevgilin Tanrıça Feronia'nın ilk göz ağrısı olduğu için ondan ne dilerse gerçekleşecek. Suya girip bir kuyruk dilemesi yeterli" Ben şok olurken Jungkook gülmüş ve belimi okşamıştı. Madem her dilediğim oluyor kehanetin gerçekleşmemesini dilersem gerçekleştirirdi.

"Bak işte o dediğin imkansız" tırnaklarına bakmayı kesip konuştuğunda lanetler etmeye başlamıştım. Benim şimdiye kadar dediğim her şeyi duymuş muydu yani? Ay ben şok!

"Feronia bu konuda bir şey yapamaz. O da oğlunun kehanete kurban gitmesini istemedi ama ne yapalım? Yazmışım bir kere" Şokumu atlatamadan ikinci bir şok yaşamıştım. Ben Feronia'nın oğlu muydum? Jungkook şaşkınlığını belirten sesler çıkardığında kaşlarım çatılmıştı. "Ne demek istiyorsun?"

Curse •taekook•Where stories live. Discover now