Büyük Kumar

34.4K 1.2K 79
                                    

Gözlerimi açtığımda azad'ın kucağındaydım. Düşünebiliyor musunuz azad'ın kucağında! Uyuya kaldığım için o taşımış olmalı. Peki niye aslan değil de azad? "Gerçekten ağırsın"dedi beni yatağa bırakırken.

Nefesi boynuma değerken bir kaç dakika öyle kaldı ve sonra kendini toparlamak istercesine doğruldu.

Alayla sırıtırken gözlerimi açmış aptal aptal ona bakıyordum. "Sen çok güçsüzsün"dedim kendimi toparladığımda. Gerçi ne güçsüzsün adam bildiğin kaslardan oluşmuş. Sırıtmaya devam etti. "Şuna kiloluyum"demiyorda. "Hey"dedim sinirle. "Benim vücudum gayet orantılı!"

"Ona hiç şüpem yok"dedi beni süzerken. Yerimde rahatsızca kıpranırken o hayla beni inceliyordu. Gözlerini gözlerimi dikerek arsızca gülümsedi.

"Ablam nerede?"diye sordum konuyu dağıtmak istercesine. Yüzü gerilirken "Yandan üçüncü odada."dedi düz bir sesle. "Hımm..peki ya aslan ?"

"Oda sevgilisini görmeye gitti."

Pis hain. Gökçeyi görmeye gitmiş ve beni götürmedi yani.

"Gökçe?"

"Evet sanırım adı buydu "dedi. "Her neyse ben yan odadayım birşeye ihtiyacın olursa geliceğin yeri biliyorsun."

Uyduruktan bir teşekkür ettiğimde gülümseyerek odayı terk etti.

Bacaklarımı süre süre banyoya gittim. Duşa girmek gerçekten iyi gelmişti. Bütün kaslarımın gevşediğini hissetim. Duştan çıktıktan sonra sürdüğüm kremin etkisiyle daha çok gevşedim. Siyah mini geceliğimi üstüme geçirdikten sonra saçlarımı kurulayarak yüz kremimi sürdüm.

Otelin nasıl bir şey olduğunu bilmiyordum ama odaları gerçekten büyüktü. Ve büyük bir balkonu vardı.  Ve birde mini bir mutfağı vardı. Kendime kahve yaraparak elime aldığım laptopla balkona çıktım.

Laptobu masaya bırakırken yan odanın balkonundaki azad'ı gördüm.

Sorun şu ki yutkunmama neden olan vücdünda pantolondan başka bişey yoktu.

Ve ben ona bakmaktan zor vazgeçerken oda beni fark etti.Tanrım.. bide şu süzme işini yapmazsa çok mutlu olurum. Her baktığında vücdum alev alıyor gibi hissediyorum çünkü.  Dudaklarını yalayarak balkon tırabzanlarına yaslandı. "Düşündümde şu orantı konusunda gerçekten haklıymışsın."

Gerçekten dengesiz bir yapıya sahip azad'a baktım. Bir yakın bir uzak.

Hayır bende dengesizim onu kabul ediyorum. Hem yakınımda çok yakınımda olmasını istiyorum. Hemde ondan olabildiğince uzak olamak istiyorum. Gerçekten dengesizim hemde.

Sanırım buda bizim ne kadar uyumlu bir çift olabileceğimize bir işaret ama çift olamayacağımızı düşünürsek çok gereksiz bir varsayım olacak. "Ben her zaman haklıyımdır"dedim bütün kendini beğenmişliğimi göstererek. "Hele konu kendim olunca"

Güldü. "Hiç ablana benzemiyorsun.. Aslında bakarsan ailendeki hiçkimseye benzemiyorsun"diyerek bana uzun uzun baktı. "Yani bana çok özel birisin demeyemi çalışıyorsun"dedim sırıtarak.

"Hayır"dedi gülerek. "Ailendeki herkes senin aksine mütevazi insanlar.."

Evet şuan suratımın ifadesini gerçekten merak ediyor olabilirim. Eminim kireç gibidir. Ama bende nerissay'sam bunun acısını fena çıkarırım. Örneğin şöyle;

"Ailem fazla mütevazi insanlar evet"dedim kabul etmiş gibi gözükerek.

O sırıtırken söylediğim şey üzerine benim suratımdan daha beter hale gelmişti suratı. "Senin gibi dengesize kızlarını verecek kadar mütevaziler. Şahsen ben olsam seninle asla evlenmezdim"

Bir an olsun yüz kaslarını  seğirdiğini fark ettim ama normale dönerek cebinden sigarasını çıkardı. Sigarayı dudaklarına götürürken dudaklarını gerçekten öpmek istemiştim. Asla evlenmezmişim! Yalan.

Gerçekten bazen boş konuşabiliyorum. Dumanın araladığı dudaklarından çıkışını izlerken içimden resmen birşey kopmuştu.

Onu umursamamaya çalışarak içeri girecektim ki. Söylediği o cümle beni yerime zincirlemişti.

Eski haline gelen sırıtmasıyla bana baktı. "Annem seni gelin olarak almaz zaten"diyerke güldü. Gözlerimi kısarak ona baktım. "O ne demek o?"

"Fazla sosyetiksin annem öyle burnu havada insanlardan hiç hoşlanmaz. Çok süslüsün annem bir kız makyajsız güzelse güzeldir der. Ama sen sürekli makyaj yapıyorsun ve hiçte yakışmıyor zaten. Dur daha dolu madde var;

Çok kısa giyiniyorsun ve gittiği  her yerde olay yaratıyorsun ama annem hanım hanımcık kızları sever ve sen annemin o tanımınada uymuyorsun. Bir kere annem erkeğine hürmette kusur etmeyecek tam bir ev kızı ister. Sen daha yemek yapmayı bilmiyorsun. Temizlik hayır, ev alışverişi hayır terbiye belki birazcık ama saygı sıfır. Bir kere sen daha bana karşı saygı duymuyorsun. Ağzında edebinde bozuk Açık saçık konulardan gayet rahat bahsedebiliyorsun. Hemde yanında abin dahil erkekler varken. Kısacası annem seni almaz"

Onu boğma isteğimi geri tepip alayla konuştum. "Var mısın iddasına bir ayda anneni bu halimle kendime hayran edicem"

"Peki varım kaybedersen istediğim gibi bir kız olarak benimle evleneceksin."

"Evlenmek?"dedim garip garip ona bakarak. Onunla evlenecek miydim yani! "Hayatta olmaz!"dedim bir anda.

Yine ve yine güldü. "Kazanırsanda ablanlada seninlede evlenmicem"dedi. Bak bu büyük bir gelişmeydi işte. "Peki ya babam onu nasıl ikna edicez?"

"Benle bu kadar evlenmeye meraklısın yani.."

Alayla söylediği cümle karşısında gözlerimi devirdim. "Herneyse. Nasılsa ben kazanıcam."

"Nasıl düşünmek istiyorsan.."dedi gülerken. "Baban işi kolay düğün gününe kadar kimseye bişey söyelmicez. Eğer kazanırsam seçimin tekrar yapılmasını sağlicam ama eğer kaybedersem düğünü iptal edip sizin aileden benimle evlenmek isteyen herhangibi bir kızla evlenicem."

"Var mısın?" diye sordu.

"Varım."dedim kendimden emin bir şekilde. Büyük bir kumar oynamıştım. Ortaya kendi hayatımı koyarak hemde.

Umarım beğenmişsinizdir. Oylamayı ve yorum yapmayı unutmayın..

BerdelOnde as histórias ganham vida. Descobre agora