Avjin?

26.9K 895 68
                                    

Kahvaltıdan sonra yukarı çıkıp üstümü değiştirdim. Akşamki yemeğe daha çok vardı ve ben geldiğimden beri çeşitli sorunlar yüzünden buraları gezmeye vakit bulamamıştım. Üstüme sade bir elbise geçirdim ve saçlarımı topuz yaptım. (Multimedia'da var) Chanel-5 parfümümü üzerime neredeyse boşaltım. Son olarak valizimden fotoğraf makine'mi çıkartıp odadan çıktım.

Mardin'e birdaha ne zaman geleceğim meçhuldu. Zaten bu yaşananlardan sonra da uzun süre gelmeyi düşünmüyordum. Kaldı ki kimsenin uzun süre beni isteyeceğinide sanmıyorum. Hatıra bir kaç fotoğraf çekmek iyi olurdu.

Merdivenlerden inerken aşağıdaki bağrışmaları duydum. İleriye baktığımda Gökçe ve Aslan tartışmaya başlamışlardı. Aslan sinirden kudurmuş bir şekilde Gökçeye bakıyordu. Arkadaşken de böyleydi bunlar. Sevgili oldular yine böyleler. Bu sefer sorun ne acaba?

"Hey millet!"dedim dikkati üzerime çekerek. Avluda sadece ikisi vardı ve aynı anda bana döndüler. "Ne var?!" Aynı anda söylediklerine mi takılsam yoksa beni terslediklerine mi takılsam bilemedim doğrusu. Tek kaşımı kaldırdım ve derin bir nefes alarak başımı çevirdim. Hemen ardından tekrar onlara döndüm. " Tanrı aşkına! Sizin sorununuz ne sabah sabah?"

Aslan pis pis Gökçe'nin eteğine bakarak konuşmaya başladı. " Hanfendiye iki saattir buralarda bu kadar kısa giyemeyeceğini anlatmaya çalışıyorum! Mardin'i geçtim benim sevgilim bu kadar kısa giyemez! Adam'a sormazlar mı sen nasıl adam'sın diye!"

"Beyefendiye iki saattir benim özgür bir kadın olduğumu anlatmaya çalışıyorum! Buda demek oluyor ki istediğimi giyebilirim. Sevgilim olabilir ama ne giydiğime karışmaya hakkı yok!"

"Göstericem sana şimdi özgürlüğü  Gökçe! Git değiştir şu üstünü hemen! Adam akıllı bişeyler giy!"

"Değiştirmiyorum işte! Gelde değiştir!"

İster istemez Gökçe'nin söylediğine gülmüştüm ve bu iki sinirli arkadaşımın kızgınlıkla bana dönmesini sağladı. "Komik bişey mi var Nerissa?"dedi Gökçe. Kaşlarını çatmıştı ama çok komik gözüküyordu.

Kendimi toparladım. "Uhm... Gelde değiştir dedi ya ona güldüm"

Ne dediğin farkına varan Gökçe kırpkırmızı olmuş, Aslan ise kahkaha atmaya başlamıştı. "Sağol Nerissa!"diye mırıldanan Gökçeye baktım. "Rica"diye mırıldandım onun gibi.

Aslan sulu şakalarını yapmaya başlamıştı bile ve Gökçe her dakika daha da kızarıyor, bozarıyor ve sinirleniyordu. "Aşkım sen iste memnuniyetle yapacağıma emin olabilirsin!"

"Aslan!"

Avluya giren Azad'a kaydı gözlerim. Bu adam'ı görmekten ciddi anlamda nefret ediyordum. Şu kelebek olayı hiç başıma gelmedi ama kalbim durcakmış gibi oluyordu. Ve bu sizi sevmeyen bir adama karşı hissedilebilecek en kötü duygu.

"Yine ne oldu?"dedi kızarmış domates'e dönmüş Gökçe'yi işaret ederek.

Ve konu tekrar başa sarmıştı. Aslanın siniride öyle...

"Giydiği eteğin boyuna bakar mısın abi?! Hiç giymeseymiş! Buradaki insanlar yine aynı şekil bakıcaklar zaten!"

Abi kardeş arkadaşımı sinir etmelerine izin vermeden konuya girmeliydim. Zaten Azad'ın ne söyleyeceğide belliydi. Abi kardeş odundular işte. Hemde yaş olanından.

"Aslan... Kardeşim sen bu kızla sevgili olmadan öncede kız böyle giyiniyor muydu? Giyiniyordu değil mi? Şimdi sen onu o haliyle sevmedin mi? O haliyle sevdin. Peki neden sevdiğin kızı değiştirmeye çalışıyorsun anlamıyorum..."

BerdelWhere stories live. Discover now