"ipler benim elimde, Vural keskin!"

27.7K 899 64
                                    

Halil amca'nın muzip bakışları aslan'a döndü. "Gelin kızımız'ı sonunda görebildim." Kesinlikle bu işin sonu, aslan'ın utanç anlarıyla bitecekmiş gibime geliyor. Ve tabikide..hiç olmadığım kadar güleceğim kesin.

"Gökçeyi de mi tanıyorsunuz?"diye sordum, Halil amca'ya.

Güldü. "Aslan'ın telefonunda resimleri var."Bişey demiştim hani. Heh! buldum. Utanç anları. "Birde öyle bir anlatıyor ki, kızımın gülüşünü bile ezbere öğrendim. Tanımamam mümkün değil, "

Yazık..Bu adamda benim gibi, akşama kadar aslandan Gökçeyi dinlemiş. Ama benim işim daha sor kabul edin, ben birde Gökçe'den aslan salağını dinledim. Şuan sevgili arkadaşlarımın suratı aynen şöyleydi;

Aslan kıpkırmızı bir suratla babasına bakıyor, Gökçe alaylı ve sevimli bir şekilde Aslan'a bakıyor.

Bense bu duruma kahkaha atmamak için kendimi zorluyorum. "Siz tanışıyor musunuz?"diye sordu Vural abim. Gelde şimdi bunu tekrar birine anlat. Anlatmamak daha iyi ama, herkes açıklama için tek bir kişiye bakarken bu pekde mümkün olmuyor. "Şimdi şöyle abicim..Biz Aslan'la aynı okulda okuyoruz. Hatta malesefki aslan benim arkadaşım. Ama biz daha önce nereli olduğumuzu yada bu benzeri konularda konuşmadığımız için, haliyle ikimizin ailesinin'de Mardin'de yaşadığını bilmiyorduk. Yani tamamen bir 'tesadüf' "

Ben kısa açıklamamı yaptıktan sonra Gökçe ve aslan aynı anda 'kader' diyerek düzeltiler beni. İkiside bu durumdan hoşnut olmadığımı ve olmayacağımı da bildikleri için sırıtıyorlardı. Gökçe kayınpederiyle tanıştıktan ve bütün bu soru işaretleri yanıtlarını bulduktan sonra normal sohbetimize dönmüştük. "Yani siz şimdi benim annemlede mi arkadaşdınız?" Bir az önce, Halil amca'nın babamla aynı okulda ama ayrı kampüslerde okuduğunu öğrendim. Ve şöyle ki, Halil amca benim annemle aynı kampüsteymiş. "Evet kızım,  Annenle babanı ben tanıştırdım."

Vay canına...Bu adamı sevdim. "Peki ben sizi nereden tanıyorum?"

Şuan cevabını merak ettiğim ikinci önemli soruda buydu. "Sizi ziyarete ingiltereye gelmiştim. Sen o zaman 4-5 yaşlarındaydın. Tabiki mardin'e geldiğinde de seni ziyaret etmiştim. Çok zeki bir çocuktun."

Gülümsedim. Bu gerçekten de Kader olmalı. "Biliyor musun buralarda kızlara pek değer verilmez, bende sen doğana kadar bu düşüncedeydim. Şansa da iki oğlum olmuştu. Sonra sen doğduktan sonra, kız çocuğum olmasını çok istediğimi fark ettim. Çok kibar ve Şirin bir kızdın. Size geldiğim zaman  bir kaç hafta sizde kaldığımda, şirinliğinle öyle hayran bıraktın ki kendine, benimde bir kızım olmalı dedim. Neyseki allah bana Dilan gibi bir kız evlat nasip etti."

Sonlara doğru Dilan'a dönüp gülümsemişti. Nelere vesile olmuşum ya. Gerçekten topluma yararım çok benim çok. Egoistlik mod on.

Sohbet iyice koyulaşırken aklıma gelen soruyu sordum. "Madem siz çok iyi arkadaştınız. Neden Vural abime Dilan'ı vermediniz, ve böyle pürüzler ortaya çıktı?"

Sanırım can alıcı noktayı bulmuştum ki, Vural abim bana ters ters bakıyordu. Babam ve Halil amca birbirine bakarken, 'BayHayalet' olarak adlandırdığım Azad soruma cevap verdi.

"Çünkü bu iki ger- yani kardeşim dilan ve abin Vural, birbirlerini seviyorlarmış ama bunu aileden kimseye söylemeye tenezzül etmemişler. Dilan'ı istemeye geldiklerinde, saçma bir nedenden dolayı

dilan başka biriyle evlenmeyi kabul etmiş. Sonrasını biliyorsunuz zaten, Düğün günü Vural, arka kapıdan Dilan'ı kaçırdı. Normalde böyle bir olayda Töre 'Berdel' yapılmasını öne sürer." Azad'ı hayla Hayalet modunda görsemde anlatıklarını can kulağıyla dinlemiştim. "Tabi bizim durumumuz daha farklı. Biz iki aile dost olduğumuz için çözüm bulmamız daha kolay oldu. Önceden kararlaştırılmış bir evliliğe yol açmış oldu böylece. Yani 'Berdel' olmuş gibi oldu ama aslında tam olarak öyle olmadı."diyerek son açıklamayıda Halil amca yapmıştı.

BerdelWhere stories live. Discover now