MELİSA:
"Kız Tenzile, bu kız yine temizlik yapıyor. Baksana avaz avaz türkü söyler."
"Anası kapıdan çıkdımıydı, buda başlıyo temizliğe."
"Anam sesi de pek güzel soykanın. Baksana süpürgenin sesini bastırıyor."
Yazın sıcağında,sabahın serinliği daha taşlıktan gitmemişken kadınlar yemek yapacakları sebzeleri kaplara kor, kapı önünde hem ayıklar hem de günlük konuşmalarını yaparlardı. Bu onların sıkıntılı ve karmaşık bir günü karşılama terapileriydi.
Melisa, tüm bu konuşulanlardan habersiz ve annesinin sürekli uyarılarına rağmen her sabah evlerini baştan aşağı süpürüp silerdi.
Şunun şurasında üç ay hemen gelip geçiyordu.Darıcada bahçe içindeki evleri iki oda bir salondu. Aslında tozlanmıyordu bile ama ,Melisa kötü anılarını başka türlü yok edemiyordu. Bu evde bu mahallede doğup büyümüştü. Komşuları onu sever ,mahallenin delikanlıları gözetirdi.
Babası ölünce annesi, onu İstanbul'a Darüşşafaka'nın sınavlarına götürmüş,orada okumasını istemişti. Okumayı sevdiği için de ses etmemişti. Arada, annesi hafta sonları görmeye gelirdi. Tatillerde de Melisa.
Her yaz olduğu gibi yine çarşıdaki markette çalışmaya başlamıştı. Vardiyası öğlen başladığından sabahları boş oluyordu.Evde tek başına kalmak onu huzursuz ettiği için temizlik yapıp bağırarak şarkı söylerdi.
Annesi Darıcanın dışında bir evde temizlik yapıyor,evde olduğu zamanlarda da dikiş dikiyordu.Mahallenin kadınları tüm dikişlerini annesine getirirlerdi.Yinede hiç bir zaman çok paraları olmamıştı.
Babasının sağlığında durumları çok iyiydi.Annesi sevdiği için dikiş dikerdi.Hatta babası kaç kere buna ihtiyaçları olmadığını söylese de annesi, "Seviyorum ,hem boş boş oturmak olmak. Kızıma çeyiz parası biriktiriyorum", diyerek ona takılırdı.
Babası onu öyle çok severdi ki. Abisi bu yüzden belkide Melisaya düşman olmuştu. Annesi onuda çok sevdiklerini söylese de , "Varsa yoksa kızınız. Bu kara şeyi neden bu kadar seversiniz anlamadım!"diyerek karşılık verirdi.
Evet, Melisa ailedeki kimseye benzemiyordu. Abisi babasının kopyası gibiyken,Melisa koyu tenli kıvırcık saçlı ve siyaha yakın koyu renk gözlüydü. Oysa annesi pamuk gibi beyazdı. Gözleri ela saçları kumral ve dalgalıydı.
Çocukken hep annesinin saçlarına özenmişti. Babası,"Sen benim nineme benziyorsun,sütlü kahvem"diyerek onu teselli ediyordu.
İlk okul son sınıftaydı ,Şubat tatilde okul gezisiyle Abant'a gitmeyi isteyip istemediğini sorduklarında sevinçten yerinde duramıyordu. Gerçi, her fırsatta babası onları İstanbul'a götürüyordu ama, bu arkadaşlarıyla gideceği, ailesinden uzak ilk tatiliydi. Tatilde ve sonrasında tüm hayatı değişecekti. Bunu bilse ,çocuk aklıyla ne yapardı orası da meçhul?
Tatil hafta sonu olarak planlanmıştı ve başka illerden de çocuklar olacağı için hepsi daha bir heyecanlı ve neşeliydi.
Kaldıkları yerin oldukça büyük bir bahçesi vardı ve her yer bembeyazdı. Melisanın dikkatini çeken ilk şey,bir ağaç kütüğünde oturmuş ağlayan çok güzel bir kız çocuğuydu.
"Bizimle oynar mısın?."
"Teşekkür ederim ,canım oynamak istemiyor".
"Ben Melisa Çağlayan, Darıcadan geliyoruz ,adını söyler misin?"
Kız isteksizce,"Elif Özdoğan Ankara dan geldik,"dedi.
"Elif neden ağlıyorsun?! Bak ne güzel kar yağıyor, daha yeni geldik anneni mi özledin? Aslında bende özledim ama,kocaman kız olduğum için belli etmemeye çalışıyorum,"diyerek Elifin yanına oturdu. Önceleri rahatsız olan Elif, o konuştukça sesinin sıcak tonu daima gülen gözleri ve kıvırcık saçlarıyla dikkatini çekince, bir anda ona içini döküverdi.
![](https://img.wattpad.com/cover/148675790-288-k116247.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAR KELEBEKLERİ (HARİKA HİKAYE, BİTTİ)
Romance23 yaşına kadar onun için kurgulanmış hayatı yaşadığını, hatta aşkının bile onun için hazırlandığını anladığında Melisa, bakışları içinde buzdan sarkıtlar oluşturup içine içine batan aşkı ,Kartalı bile bırakıp gitti,