Bölüm 63

142 17 0
                                    

Gece yarısı kapısının hem zili avaz avaz çalıyor hem, kapısı yumruklanıyordu. Hiç sesini çıkartmadı. 

"Melisa, aç kapıyı,lütfen. Kartal yaraları kanayarak gelecek. Zor zapt ettik,haydi kardeşim evdesin biliyorum. Bizim değilse bile ,Elifin hatırına aç şu kapıyı."

Melisa, ses çıkarmadan yatıyordu ama,kalbi pimi çekilmiş el bombası gibiydi.Patladı patlayacak. Çok güzel bir şey oldu,yandaki komşu kapıyı açıp seslendi.

"Oğul, ne vuruyon alacaklı gibi kız evde yok. Aaşamnan bir taksiyle geldi, sonra evden bir şeyler alıp apar topar aynı taksiylen gitti. Yavrucak neler yaşadı bu gün. Sende mahalleyi ayağa kaldırmadan git."

Doğan, çaresiz geldiği gibi arabasına binip gitti.

"Aferin kadın sana, bir gün buraya geldiğimde sana kocaman bir hediye alacağım. Beni ikinci kurtarışın". Hava aydınlanırken kalkıp gerekli olanları sırt çantasına koydu. Ayaza karşı iyice sarındı. Hasta olmak, şu zamanda en son isteyeceği şeydi. Paraları evrakları toparladı sessizce evden çıktı. Zarfa koyduğu yüz liranın içine *Her şey için teşekkürler* yazdı komşunun kapısının altından attı.

Gerçekten de Aralık  ayı, tüm zalimliğiyle dışarıdaydı. Beresini sadece gözleri açıkta kalacak şekilde yüzüne indirdi. Gözlerinin içi bile üşüyordu. Hem ısınmak hemde bir an önce anne ve babasına veda edebilmek için koşar adımlarla mezarlığa kadar yürüdü.

Önce babasının mezarını buldu ,üç Kulhü,bir Fatiha okuyup, duasını etti. Sonra helallik isteyip onu ne kadar çok sevdiğini ve özlediğini anlattı. Annesinin mezarını biraz aramak zorunda kaldı. Yeni mezarlara bakındı,yirmi dakikanın sonunda buldu. Dizleri büküldü ve mezarın ayak ucuna adeta çöktü.

"Annem beni bağışla öldüğünde bile yanında değildim. Hakkını helal et annem". Onun içinde duasını etti bir süre daha annesiyle dertleşti ona Kartalı anlattı. Hava iyice aydınlanmıştı, "Söz veriyorum tekrar yine geleceğim ve babamla yan yana yatmanızı sağlayacağım. Annem seni çok seviyorum".

Koşar adım mezarlıktan çıkıp,Kartal için simit aldığı fırına girdi. *Oh sıcacık*, bir masaya ilişip aldığı simidi  çayı ile  bitirdi. Karnı doyunca morali daha bir yerine geldi. Çarşıya uğrayıp Türksel mağazasına girdi, en ucuz ve kullanışlı bir telefonla,  hat aldı. Kontör yükletti.

Beresini yüzüne indirip,belediye binasına kadar yine koşar adım gitti. İkinci kata çıkıp,okul arkadaşı Şule'nin çalıştığı odanın  kapısını çalıp girdi.

"Aman Allahım! kızım sen yaşıyor musun ya? Gel buraya özledim valla."

İki arkadaş sarmaş dolaş. Öpüş koklaş bir süre ayakta durdular, ilk kendine gelen Şule oldu.

"Gel buraya hayırsız, anlat bakalım nerelerdeydin bu zamana kadar.Dur,önce ne içersin onu söyle."

Melisa sütlü ve bol şekerli bir kahve istedi. Kahvelerini içerken Melisa, detaya girmeden kaza geçirdim falan diye anlattı. "O nedenle annemin cenazesine gelemedim. Doktorlar çıkartmadığı gibi, ben tam düzelmeden de söylemediler. Şuleciğim senden ricam var. Elimde bir kaç tane tapu senedi var ne olduğunu bilmiyorum ne yapacağımı da bilmiyorum, bana yol gösterir misin. Annem, bir çok evrak bırakmış,tabi kadın öleceğini nereden bilsin. Yoksa beni mutlaka bilgilendirirdi."

"Sen meraklanma canım,bana biraz izin ver şimdi hallederiz. Şule, bir kaç yere telefon etti bir süre söylenenleri dinledi.

"Haydi tapuya gidelim, Hüseyin bey, bu işleri en iyi bilendir bize yardım edecek."

Gittiklerinde adam onları ilgiyle karşıladı,Melisanın babasının adını öğrenince kalkıp ona sarıldı, "Arkadaşımın yadigarıymışsın sen. En son babanın cenazesinde görmüştüm,ufacık kara kıvırcık bir şeydin. Hangi ara bu kadar büyüdün ve güzel bir kız oldun. Annene de çok üzüldüm başın sağ olsun kızım."

Adam tapuları inceledi,"Kızım senin memlekete gitmen lazım,oradaki arazilerinde tapusu var. İki tane ev ,iki dükkan ve bir tane yüz dönüm arazi var. Buradaki evde senin üzerine. Senin bir de abin vardı ona bir şey bırakmamış. Ha birde babanın üzerinde ortaklı  üç katlı bir ev var.Dur ekrandan bazı şeylere bakmam lazım. Şule kızım, sen içecek bir şey söyle ben biraz araştırayım."

"Sağ olun, sizi de uğraştırıyorum. Teşekkürler az önce içtik. Abim, geçen sene  trafik kazasında hayatını kaybetti."

"Başın sağ olsun kızım çok fazla kaybın olmuş Allah sabır versin" ,diyerek işine geri döndü.

Yarım saate yakın, Hüseyin beyin araştırması ,bazı yerlere telefon etmesiyle geçti.

Melisa, kendisine kalanları öğrendikçe şaşkınlığı arttı. Birde Zile de halası olduğunu öğrendi! Onu en çok şaşırtan da bu oldu. Belediyeden çıkışı,saat ikiyi bulmuştu  ve çok işine yarayacak şey öğrenmişti. Bankaya gidip hesap açtırdı,dövizlerini ve nakit parasının bir kısmını yatırdı.

Emniyet müdürlüğüne gidip,komiser Mustafayı buldu ve ona telefon numarasını verip gideceği yeri bildirdi. 

"Kızım, benim Tokatta devre arkadaşım var.  Sana polis evinden bir yer ayırttırayım. Otur hele biraz, bir arayayım bakarsın tayini çıkmıştır."

Melisa, işlerinin bu kadar yolunda gitmesine hem şaşırmış, hem mutlu olmuştu. Yeri de ayrıldıktan sonra teşekkür edip ayrıldı.

İstanbul'a gidip oradan uçakla gitmeyi planladı,akşam olmuştu.Bir esnaf lokantasına girip yemek yedi. Telefonundan uçak için araştırma yaptı uçak ancak yarın öğlen vardı. Otobüslere baktı .Darıcadan direk otobüs olduğunu öğrendiğinde, neredeyse sevinçten uçuyordu. 

Taksiye binip terminale gitti. Otobüse bindiğinde yorgunluktan ve heyecandan bitkin düşmüştü.

KAR KELEBEKLERİ (HARİKA HİKAYE, BİTTİ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin