다섯

337 45 17
                                    

Gülüşmeler, sessiz sohbetler, içeri dolduran aydınlık hava ve o vardı. Elinde tuttuğu kitaba bakıp kitap hakkında konuşuyordu. Kitabı bana uzatmıştı. Kitap Küçük Prens'idi. Kitapta birkaç yeri işaretlediğini ve bu bölümler üzerine tekrardan düşünmemi istemişti.

Tekrardan? Bu kitabı okuduğumu nereden biliyordu. Dakikalar geçiyordu ve konuşmamızdan asla bıkmıyorduk. O farklıydı, ben herkesle aynıydım.

'' Benden önce kimse yıldızlara sahip olmayı akıl edemediğine göre, yıldızlar benimdir. Ne güzel bir söz değil mi Min? ''

''Belki de bizden önce o yıldızlara ulaşmış birileri olabilir Renjun''

''Yapma bunu Min. Onlarca duygu ve düşünceler bile insandan insana farklı iken neden sadece yıldızlar onların olsun ki? Senin, benim, bizim yıldızlarımız.''

Bizim derken sesi alçalmıştı. Çok tatlı görünüyordu. Utanmıştı ve gülümserken şişen yanakları pembeleşmeye başlamıştı.

''Tekrardan oku, düşün.''

''Okuyacağım.''



-

Akşam olmuştu ve ben halen kafedeki olanları düşünüyordum. Gerçek olamayacak kadar güzel bir rüyadaydım. Düşüncelerimden beni ayıran telefonun zili olmuştu, Jaemin arıyordu.

''Tatlı belamız bakıyorumda birileri ile geziyor. Sonunda kabullenebildin bunu.''

''Neyi kabullenebildim?''

''Renjun'i sevdiğini.''

''Bu nereden çıktı Jaemin!''



''Bunu benden saklayamazsın Soo Min. Herkes bakışlarının farkında. Neden bunu gizliyorsun? Chenle uğraşır, Jisung ve Jeno güler ama ben seni her zaman dinlerim Min. Biz ne yaparsak yapalım bunu kabullenirdik.''

''Neyin ne olduğunun farkında değilim Jaemin... Bilemiyorum mutluyum ama kafam dolu.''

''Mutluluğunu bizimle paylaşabilirsin Min...''

''Farkındayım Jaemin, sadece gerçekten güzel olamayacak kadar güzel bir-''

''Rüya mı?''

''Bunu nasıl tahmin edebildin?''

''Seni tanıyorum rüya kaçkını. Rüyandan kaçma Min. Renjun gerçek, senin için bir rüya kadar güzel olan insan aslında bir gerçeklik bunu unutma.''

''Özür dilerim Jaemin, saklamamalıydım.''

''Sorun değil ama birazdan şan dersine gireceğim. Bir şey olursa yaz olur mu?''

''Teşekkür ederim Jaemin, yazarım.''



Ne kadar saklamış gibi görünsem de bilmek istemeleri normaldi. Masama dönüp çizimime devam ediyordum. Kolay bir tablo değildi bu. İdam kararı almış bir insanın iç dünyasında savaş verir iken yaptığı bir tabloydu bu. Ölüm ile rüya her zaman bağdaştırılırdı. Ölüm kadar gerçek bir rüya kadar güzel sevmek. Bir hayat felsefesi olacak kadar doğru bir düşünceydi bu. Caravaggio kendi doğrusunda ve kilisenin baskısı altında bu tabloyu yapmıştı, biz ise kendi duygularımıza göre toplumun yaptığı baskı ile yaşamaya çalışıyorduk.

Odanın içini karakalem sesi dolduruyordu. Çalma listemden çalan piyano müziği çizimime yön veriyordu. Birden gözüme Renjun'in verdiği kitap takılmıştı. Birkaç yeri işaretlediğini ve tekrardan okumamı istediğini söylemişti. Çizimi kenara bırakıp kitabı elime almıştım. Teker teker işaretli yerleri bir deftere yazmaya başlamıştım. Yazarken işaretlenmiş bir bölüm gözüme takılmıştı.

"Eğer bir insan, milyonlarca yıldızın arasındaki tek bir gezegende yetişen bir çiçeği severse, bu onu mutlu etmeye yetecektir. Çünkü yıldızlara baktığında, 'benim çiçeğim oralarda bir yerlerde, ' diyebilir."

Hafif bir gülümseme yüzüme yerleşmişti. O derin bir çocuktu, bu belliydi. Kitaba baktıkça işaretlemediği bir yer gözüme çarpmıştı.

"Kimseye ait olmayan bir elmas bulduğunda, o senindir. Kimsenin olmayan bir ada bulursan, senin olur. Bir fikir ilk senden çıkarsa, gider patentini alırsın ve sana ait olur. Yıldızlar da benim; çünkü benden önce onlara sahip olmayı hiç kimse düşünmedi."

Aynı fikri paylaşmadığı bir bölümdü bu. Kitabın alıntısının aynısını yazarak ona mesaj atacaktım.

Atmalı mıydım?

Bilmiyorum ama atıyordum.

Dakikalar geçmişti ve atmanın verdiği pişmanlık beni boğmaya başlamıştı. Bir süre sonra bildirim sesi ile irkildim. Mesaj Renjun'den idi.

''Bir yıldıza tek başıma bağlı olamam. Ben aydınlıksam bir karanlığa ihtiyaç duyarım ki biz geceye ve yıldızlara sahip olalım. Karanlığım benden uzaklaştıkça boğuluyorum, onun benden uzaklaşmasını izliyorum. Acının çığlıklarını atıyorum ama beni duyuyor mu bilmiyorum bile. Bir karanlığa ihtiyacım var, senin gibi.''

''Ya çiçek?''

''Ben aydınlığım demiştim Min. Sence hangi çiçek bir karanlığın sahip olmayı isteyeceği bir güce sahip?''

''Beyaz bir Zambak''

''O zaman karanlığıma bir Zambak çiçeği olma zamanım gelmiştir demektir.''

Selam^^ Hikaye nereye varacak ben bile bilmiyorum...

Selam^^ Hikaye nereye varacak ben bile bilmiyorum

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
•Thanatos• Huang RenjunWhere stories live. Discover now